Her devirde her dinden ve her milletten zalimler çıkmıştır.
Firavun meşrepli ve şeytana taş çıkartan bu zalimler, eylemleriyle dünyayı zindana çevirmişler, insanları acı ve ıstıraba gark etmişler.
Binlerce masum insan öldürülmüş, binlerce ocak söndürülmüş, binlerce çocuk, yaşlı, kadın çaresizliğe terk edilmiş.
Merhametsizlikten kalpleri taş kesilmiş zalimlerden kimisi daha bu dünyada iken “mazlumların ahı” ile rezil-i rusvay olmuşlar.
Kimisi de hak ettiklerini –Kur’anın ifadesiyle- “Zulmedenler hangi akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir” (Şuara Suresi:227)
Geçmiş devirlerde Nemrut, Firavun, yakın geçmişimizde komünizmi kurarken otuz milyon insanı katleden LENİN.
Kızıl Çini kurarken elli milyon insanı öldüren MAOTSE-TUNG birer marksist idi.
Zalimliklerini inançsızlıklarına bağlar ve “İnançsızlar intikamcıdır, kan dökmeye meyilli bir mizaca sahiptir.” der, işin içinden çıkarız.
Lakin Kur’anda 58 Surede, 289 defa zalimlerden bahsedilir ki, zalimlere dünya ve ahrette ceza olduğu bildirilerek zulümden sakındırılmıştır.
Buna rağmen günümüzde olduğu gibi, geçmişte de İslam diyarından zulmü ile namlanmış zalimler çıkmıştır.
Halife Abdülmelik Bin Mervan’ın kumandanı olan Haccac Bin Yusuf zalim sıfatını kazanmış ve Haccac-ı Zalim olarak anılagelmiştir.
Küçük yaşlarda Kur’anı ezberlemiş ve her gece Kur’an okuduğu söylenen Haccac, Kur’ana ve Kur’an ehline çok hürmetkârmış.
Kur’anın harekelenmesi, noktalanması için gayret sarf etmiştir.
Lakin yaptığı zulümler onun iyi taraflarını tamamen gölgelemiştir.
Haccac-ı zalim, muhaliflerine çok sert davranmış, içlerinde alim, fakih,zahid, masum olan binlerce kişiyi öldürmüştür.
Şehit ettikleri için de bütün Müslümanlar arasında saygı, sevgi gören, gündüzünü oruç, gecesini ibadetle geçiren ve muhterem bir sahabi olan Abdullah Bin Zübeyr de vardır.
Abdullah Bin Zübeyr, hicretten sonra Medine de ilk defa doğan Müslüman çocuğu idi. Onun doğumu Peygamber efendimiz ve diğer Müslümanları sevince gark etmişti.
Ölümü ise bütün İslam Ümmetini mateme boğmuştur.
Haccac, Abdullah Bin Zübeyr’in ikamet ettiği Mekke’yi muhasara etti.
Hac ayları geldiği için İslam ülkesinin her tarafından Mekke’ye hacı adayları gelmeye başladı. Haccac Müslümanları Mekke’ye sokmadığı için, o sene Müslümanlar hac yapamadı.(629)
Haccac, kurdurduğu mancılıklarla Mekke’yi ateş ve taş yağmuruna tuttu.
Atılan ateşlerden biri Kâbe’ye isabet etti ve Kâbe yanmaya başladı.
Bu sırada Cenab-ı Hak tarafından yağan yağmur ateşi söndürdü.
Bu olayı gören Haccacın askerleri Kur’anın “Fil Suresini” hatırlayıp muhasaradan vazgeçmek istediler idiyse de Haccac buna musade etmedi.
Guzide sahabi Abdullah Bin Zübeyr başı gövdesinden ayrılarak feci şekilde şehit edildi.
Hacca-ı Zalimin en son kanının döktüğü isim Said Bin Cubeyr oldu.
Said Bin Cubeyr, birçok sahabe ile görüşmüş, onlardan ders almış, İslam ilimlerinde otorite kabul edilmiş, tabiinin büyüklerindendir.
O da zalim Haccacın gazabına uğradı. Zincire vuruldu.
İdamına karar veren Haccaca karşı “Benden sonra artık sen de huzur bulamayacaksın” dedi ve “Ya Rabbi kanımı Haccaca helal kılma ve onu benden sonra yaşatma” diye dua etti.
Said Cubeyrin başı gövdesinden kesildiği esnada ağzından üç defa Kelime-i Şahadet lafzını söyledi.
Buna şahit olan Haccac Bin Yusuf hayatında ilk defa pişmanlık duydu.
Büyük bir korkuya ve endişeye kapıldı.
Mazlum şehidin duasını Allah kabul buyurdu ki; Haccacta huzur kalmadı.
Said Bin Cubeyr’in şehit edilmesinden sonra Haccac’ın akıbeti çok kötü oldu.
Said Bin Cubeyr her gece Haccacın rüyasına giriyor, iki yakasını tutuyor ve “Ey Allah’ın düşmanı, beni niçin katlettin” diyordu.
Haccac kan ter içinde uyanarak “Benim Said ile halim ne olacak derdi”
Haccac kendi ölümünü isteyecek kadar büyük ruhi sıkıntılara maruz kaldı.
Sonunda dayanılmaz ağrılar ve elem içinde öldü.
Ölüm haberi duyulunca ona kimse rahmet dilemedi.
İbrahim En Nehai gibi büyük alimler sevinçlerinden ağladılar.
Ömer Bin Abdülaziz(R.A) şükür secdesine gitti.
Mezarının tahrip edilmesinden korkulduğu için, sapa bir yere gömüldü.
Ve üzerinden akarsu geçirildi. Geride Haccac-ı zalim diye anılan zulümle ünlenmiş adı kaldı.
Ne kötüdür “zalim biri idi” olarak anılmak.
Mazlum Şehit Said Bin Cubeyr ise ilim ufkunda parlamaya devam etti.
Vasat şehrindeki mezarı halkın ziyaretgâhı oldu.
1643 yılında kabri üzerine türbe inşa edilmiş, 1900 yılında cami yapılmış ve 1968 yılında ise cami daha da büyütülmüştür.
Said Bin Cubeyr hakkında birçok eser kaleme alınmış, günümüzde de hakkında yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapılmıştır.
Ne güzeldir “İyi biri idi” olarak anılmak.
Hayatını iyilikten yana yaşayanlar güzel ve saygın bir akıbete ulaşacaklardır.
Nefsinin ve şeytanın yolunda sendeleyenlerin akıbetleri felaket olacaktır.
“Zulmedenler yakında nasıl bir akıbete uğrayacaklarını göreceklerdir” (Şuara Suresi:227)
Rabbimiz akıbetimizi hayr eylesin.
23/09/2013
Behçet TOPÇU
Kaynaklar
Hukuku İslamiyye Kamusu Cilt:1,sayfa 449
İslam Tarihi(Hayati Ülkü) sayfa :417-422
İslam Ansiklopedisi Cilt:35, sayfa 552
Büyük Tefsir Tarihi Cilt:1 sayfa 269