İki Cihan Güneşi Sevgili Peygamberimiz(sav), insanların hayırlısı insanlara faydalı olandır, buyurmuş.
Prof. Adam Grant, “Verenler ve Alanlar” isimli bir kitap yayınlamış. Şaşırtıcı bir durum, kazananlar sıklıkla yardımseverler, diyor. (Geben und Nehmen, Droemer Verlag, Munchen, 448 sayfa, 19,99 Euro)
Verenler, bilgilerini cömertçe paylaşırlar, zayıfları ve yoksulları korur gözetirler, gençlere tavsiyede bulunurlar, çıkar gözetmezler, tanımadıkları insanlara yardım ederler, geniş bir dost çevreleri vardır. (Der Spiegel,30.9.13.s.112)
Alanlar ise egoistler, benciller, çıkarcılar ve sırf kendini düşünenler.
Psikolog Prof. Grant, yardımsever bir insan, henüz 32 yaşında, iki çocuk babası. Filedelfiya’daki Pennsylvanya Üniversitesinde çalışıyor. Kitabı kısa sürede çok büyük ilgi görmüş ve Almancaya tercüme edilmiş.
Uzun zamandır sürdürdüğü araştırmalar sonucu verenlerin daha başarılı olduğunu tespit etmiş Prof. Grant. Neden ve niçin böyle? Dükkânlar zinciri olan bir gözlük firması çalışanları üzerine araştırma sonuçları şöyle:
Verenlerin dükkânları egoistlere göre % 50 daha fazla ciro yapmış.
Grant’ın arkadaşı Francis Flynn, telekominkasyon firmaları üzerinde yaptığı çalışmada, verenlerin daha fazla ürettiğini tespit etti.
Psikolog Profesör Nathan Podsakoff, 3600 tim üzerinde yapılan 38 araştırma sonucunu yayınlamış. Verenler; etkinlik, hastalık hâli, müşteri memnuniyeti ve yüksek ücret verme konularında daha pozitifler. Başarı gırafikleri daha yüksek.
İyilikseverler, iyilik yaptıklarında mutlu olurlar, yardım ettikleri başarılı olduğunda sevinirler; arkadaşlarını yardımlaşmaya teşvik ederler, pastalarını büyütmek için daha çok imkân bulurlar, Allah onlara fırsat verir, sonunda kendileri huzur kazanırlar.
“Onların kazancı, başkasının kaybetmesini gerektirmez.”der Prof. Grant.
Alanlara gelince hep kendilerini düşünürler, grupta görev taksimi yaparken kendilerini gözetirler, toplu başarıda kendilerini reklam ederler, sonuçta da yeterince düşman ve kıskançlar ordusu kazanırlar. Çabuk yükselirler fakat yolda birçok insana zarar verirler, inişleri de çok hızlı olur. Kendi reklamlarını çok iyi yaparlar.
Buna rağmen neden alanlar, kuralları belirler sorusuna Prof. Grant ilginç bir cevap veriyor:
“Yıkmak, yapmaktan daha kolay.”
Grubun içine bir egoist girdi mi yardımlaşma atmosferi bozulur.
Egoistlerin arasına bir veren dâhil olursa çok etki uyandırmaz, aksine kullanılacak birini buldukları için egoistler sevinirler.
İyilikseverlik bulaşıcıdır. Beyin araştırmacıları, iyilik yapmayı beynin mutluluk hormonu dopamin salgılayarak ödüllendirdiğini keşfettiler. Allah hem iyilik yapmayı emretmiş hem de beyne iyilik yapmayı ödüllendiren bir sistem kurmuş. Beyinde için dopamin, serotonin, endorfin denilen sıvı dolu kesecikler var. Beyin iyilik yapmayı ödüllendiriyor.
“İyilik severler uzunvadede kendilerine daha çok değer verirler ve mutlu olurlar, depresyona girme ihtimalleri de zayıflar.”diyor Prof. Grant.
Veren el, alan elden üstündür, buyurur Aziz Nebi(sav).
"Bir hurmanın yarısı kadar da olsa onu sadaka olarak vererek ateşten korunun! Kim yarım hurma bulamazsa güzel bir sözle korunsun!" (Buhari, Menakıb,25)
“Kardeşine karşı göstereceğin tebessümün bir sadakadır. Emr-i bi'l-mârufun ve nehy-i anil-münkerin sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yolu gösterivermen sadakadır; gözü sakat kimse için görüvermen sadakadır; yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman sadakadır; kovandan kardeşinin kovasına su boşaltman sadakadır.” (Tirmizi, Birr 36)
İslamiyet her iyiliği sadaka sayar. Sadaka, ahirete yatırımdır.
Nefret ettiğini sev, terk ettiğine git, üzdüğünü sevindir, küstüğünle barış, vermeyene ver, dövene gül demeti götür ki bayramınız bayram olsun.
İyilik yap ki hem sevap kazan hem huzurlu ve mutlu ol.
Okuyucularımızın bayramını tebrike eder, hayır ve huzur getirmesini Yüce Allah’tan niyaz ederim.