Bu ülkede politik düşüncelerin değil, doğruların konuşulduğu an kurtuluş anıdır.
Doğruluğuna inanmasa da, politik düşüncesini temsil eden siyasal akımı yönetenler söylüyor olduğu için söyleneni olduğu gibi doğru kabul etmek, doğruluğuna inansa da politik düşüncesini temsil eden siyasal akımı yönetenler söylemiyor olduğu için söyleneni olduğu gibi reddetmek, yanlış kabul etmek, ne kötü...
"İfrat" ve "tefrit" ne kötü...
Bize böyle öğretmemişlerdi halbuki...
Bize; "her daim, doğrudan yana olacaksınız" diyenler, kendi öğretilerinden farklı tavır içindeler şimdi.
Hukuksal normları, ahlaki normları, kısaca insani normları, desteklediği siyasal akım öyle tanımlıyor ve öyle söylüyor olduğu için ters yüz etmenin vebali büyüktür.
Kim söylüyor olursa olsun, doğrudan yana olmak gerekirken, simgesine, ismine gönül verdiğimiz siyasal akımları eleştirememek, o akımın tepesindeki temsilciler ne söylüyorsa kayıtsız ve şartsız kabul etmek, "biattır" işte... Şu an çektiklerimiz bu yüzdendir işte...
Eskiden geçerli olan bu yöntemler artık geçmiyor işte...
Evde kendi evladınıza her söylediğinizi kabul ettirebiliyor musunuz da, siz, sırf destek olduğunuz siyasi akımın lideri söylüyor diye her söylediğine " aman efendim" "zaman efendim" modundasınız?
Çağımız "ortak akıl" çağıdır, zaman ilim ve teknoloji zamanıdır.
Kimse kusura bakmasın, her siyasal akımın "biatçıları" vardır.
Halbuki bize düşen; doğrudan, doğrulardan yana olmaktır.
Benim siyasal akımım; ahlaki, hukuki ve kısaca insani normları kıstas alan akımdır.
Yılda bir kez gidip oy vereceğim diye, her söylediğine, her yaptığına kayıtsız şartsız el pençe divan duracak değilim. Asıl olan onun, benim yani milletin önünde el pençe divan durmasıdır.
Sevmiyorum diye doğru söyleyeni başımdan atacak, seviyorum diye yanlış söyleyeni başım üstüne koyacak baş yok bende.
Bu prensiple hareket edilmesini ne kadar arzu ediyorum bir bilseniz.
55 yıllık ömrüm bana yani hafızama; her dönemin dalkavuklarını resmetti, öğretti. Her dönemde, her siyasal akımda "dalkavuklar" var. Kimse sütten çıkmış ak kaşık değil ki.
Gelin, siyasal akımlarınız yüzünden; hukuki, ahlaki, insani normlardan taviz vererek, insanlığa düşman olmayın. Arkadaşlarınıza düşman olmayın, kanınıza, canınıza düşman olmayın.
Bu sanal alemde kardeş kardeşi, siyasal akımlarının temsilcisi olanlar yüzünden terk ediyor, bir birlerine hakaret ediyor, küfür ediyorlar. İşte asıl bölmek, parçalamak budur. Asıl bölücülük budur. Beni oğlumdan kızımdan, emmi oğlumu benden, babamı dedemden koparıyor bu söylemler.
Bu da beni aslımdan, aslımı geleceğimden ediyor... Kimse kusura bakmasın bu değerler, sizin koltuklarınızdan, makamlarınızdan, mevkilerinizden daha önemlidir. Bizi ayakta tutan değerler bunlardır. Siz olmasaydınız eğer ya da haydi varsınız, birleştirici olsaydınız, sevgiyle adapla yaklaşmış olsaydınız bu millete, şu an yaşanılan sorunların hiç birisi yaşanmıyor olacaktı.
Hiç bir kimse, hiç bir siyasi lider, hiç bir siyasi akım benim kanımdan, canımdan, vatanımdan, bayrağımdan daha önemli değildir...
Bana saygı duymayana ben de saygı duymuyorum.
Bu konulardaki, açlık ve susuzluğumu giderecek lider bekliyorum.
Bana lider olabilecek adam, öncelikle dilini, edebini, üslubunu, bana yani içinde bulunduğum topluma, yani insanlığa uyduracak, sonra benim safıma gelecekler.
Ben onların safında değil, onlar benim safımda olmak zorundadırlar.
Ne demiş Büyük Yunus?
"Gezdim Halep ile Şam'ı,
Eyledim ilmi talep,
Meğer ilim bir hiç imiş,
İllâ edep illâ edep."