Bir dostumun düğünü için pazar günü, artık bizim de bir mahallesi olduğumuz Büyükşehrimiz Konya’ya gittim.
İlk baharın gelmesi ile Konya parklarını süsleyen laleleri objektifimle görüntüleyebilmek ve doyumsuz güzelliklerinden istifade edebilmek için sabah erken saatlerde yola koyuldum. Bu yolculuğu bir hafta önceden planlamıştım zaten.
Bir dostumun tavsiyesi ile Kültür Park’tan başlayıp, Alaadin Tepesi’ne doğru ağmaya başladım. Aslında sabah kahvaltımı bir yakınımla birlikte yapmayı planlamıştım ama bu güzellikleri görünce, kahvaltı işini bir simitle geçiştirerek fotoğlamayı tercih ettim.
Bir saatlik yolculuktan sonra lalelerle buluşma keyifli bir anda duyduğum bağrış ,çığrışla keyifsiz bir hale dönüştü.
Bir anlam veremediğim gürültünün nedenini anlamaya çalışıyordum. Güvenlik güçlerinin de olay mevkiine gelmeye başlamasıyla önemli bir konunun varlığı ortaya çıkıyordu.
Gazetecilik refleksi ile olayın ne olduğunu anlamaya çalışıyordum. Daha sonra gördüm ki, kavga edenler Suriye’lilermiş meğer. Polisin insancıl yaklaşımlarına rağmen Suriyelilerin bağırmaya devam etmeleri, sanırım “polisin ne söylediğini anlamamalarından kaynaklanıyordur” diye düşündüm ilk önce. Ama giderek anlaşılıyor ki; her ne sebeple olsun, Suriyelilerin bu tavırları beni ve etraftakileri çileden çıkarıyordu.
Hemen oracıkta; polisin görevini kendi üzerime alıp, durumdan vazife çıkarıp, şöyle bir dalmak geldi içimden...
Ve avazım çıktığı kadar bağırmak...
“Ulan hem gelmişin bu ülkede aç karnını doyuruyorsun, bu millet sana kucak açmış ama sen çirkeflik ediyorsun. Şu güzelim parkın havasını bozuyorsun, yetmiyor polise karşı geliyorsun” diye bağırarak, öfke katsayımı düşürmek istedim.
Bu nasıl bir iştir Ya Rabbim? Sağıma dönüyorum Suriyeli, soluma dönüyorum Suriyeli, grup halinde dolaşanlar, çocuk Suriyeliler, Ailecek dolaşanlar v.s.
Millet olarak yardımsever bir milletiz tamam... Bundan da hiç şikâyetçi değilim. Bu durum; bir Müslüman olarak he zaman savunduğum ve böyle düşünmeyenlere karşı sürekli savunduğum bir konu.
Bizler tarih boyunca hep mazlumların yanında olduk onlara yurdumuzu yuvamızı açtık, olmadı yardımları ayaklarına kadar götürdük ve bundan sonra da götürmeye de devam edeceğiz. Bunu bir insanı görev addediyoruz. Amma velakin, şimdi olay farklı. Yurdumuzu yuvamızı açtığımız o insanlar; bizim sokaklarımızın, bizim şehirlerimizin, bizim parklarımızın huzurunu bozuyorlarsa eğer, huzuru bozduğundan dolayı huzuru sağlamakla görevli polisimize jandarmamıza karşı gelip, onlara karşı geliyorlarsa eğer, buna da bir dur demek lazım geldiğini düşünüyorum.
“Dağdan gelip, bağdakini kovmak” deyimi böyle ortaya çıkmış olsa gerek. Bu kadar da uzun boylu değil hani...
“Misafir ev sahibine karşı gelmez. ” Gelirse eğer; bu insanlık dışı, ahlak dışı bir olay olur. Bu sorun büyümeye devam edecek gibi. Hiç kimse; “koynunda akrep beslemeye razı gelmez.” Böyle insan severlik, böyle misafirperverlik de biraz sınırların ötesine geçiyor gibi.
Bu konulara derhal tedbirler alınmalı ve milletimizin, insani ve ahlaki duyguları bu denli incitilmemelidir.
Yetkilileri göreve davet ediyor ve bu hususta çözüm bekliyoruz.
Millet olarak bekliyoruz.