banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Kazım Karabekir İmam Hatip Lisesi, “Mehmet Akif Ersoy’un şiirlerini ezberleme yarışması” düzenlemiş. İstanbul imam hatip liseleri arasında düzenlenen ödüllü yarışmayı yüzden fazla öğrenci katıldı. Öğrenciler önce yazılı sonra da sözlü sınava tabi tutuldu.

            Jüri olarak 30 öğrenciyi dinledik. Öğrenciler; Çanakkale Şehitlerine, Bülbül, Durmayalım, Davransana, Gitme Ey Yolcu gibi sayfalarca süren şiirleri bütünüyle ezberlemişler, kelimelerin anlamını öğrenmişler.

            Yarışmaya katılan cesur ve çalışkan öğrencilere, böyle bir yarışmaya hazırlanmak size ne kazandırdı diye sordum. Aldığım cevaplar, yarışmanın hedefine ulaştığını gösterdi.

Bir öğrenci şöyle dedi:

            “Asım’ı Nesli ifadesini duyardım fakat ne anlama geldiğini bilmezdim. Akif’in şiirlerini ezberlerken Mehmet Akif’in düşüncelerini, ideallerini, davası için nelere katlandığını öğrendim. Asım’ın Nesli ne demekmiş anladım.”

            Mehmet Akif’in davası vardı. Onun Leyla’sı İslamiyet idi. Bir ömür İslamiyeti yaşamak ve anlatmak için çırpındı. İşini en iyi yapma tutkusuna sahipti çünkü Kur’an, inanıyorsanız üstünsünüz, buyuruyordu. Üstün Müslüman olmak için çaba harcadı.

İstiklal Marşı yazma yarışması açıldığında en güzel şiiri yazmak için geceleri uyumadı, gündüzleri ter döktü. O muhteşem şiiri yazdı. Okullardan din eğitimi kaldırıldığı zamanlarda İstiklal Marşı’nı açıklayarak İslamiyeti anlattık. “Asım’ın Nesli” yetiştirme sevdası meyve verdi. Bugün binlerce insan Akif’i okuyor ve İslam’a hizmet etme sevdasına kapılıyor.

SAHABE NESLİ

Akif, ilhamını ve ışığını Peygamberimizden (sav) aldı.

“Dünya neye sahipse onun vergisidir hep;

Medyun (borçlu) ona cemiyeti, meydun ona ferdi.

Medyun o masuma bütün bir beşeriyet,

Ya Rab, mahşerde bizi bu ikrar ile haşret.”der Bir Gece şiirinde.

 Peygamberimiz (sav) dünyanın tanıdığı en büyük idealist idi. 23 senelik ömrünü İslam’ı anlatma davasıyla geçirdi. Davası uğruna her türlü zorluğa katlandı: Yalanlandı, taşlandı, ekonomik amborgaya maruz kaldı, sevdiği şehir Mekke’den hicret etmek zorunda kaldı. Bedir, Uhut, Hendek, Hudeybiye, Mekke’in Fethi savaşlarına katıldı.

Henüz dünyaya teşrif etmeden Cenab-ı Hak babasını aldı, altı yaşında iken annesi ötelere uçtu. Miraç öncesi kendisini koruyan amcası Ebu Talip ve cennetlik eşi Hz. Hatice(ra) rahmetli oldular.

O sadece Allah’a güvendi, ona dayandı, ondan yardım istedi.

Kendi yolunda yürüyenlere Allah yardım eder, ona da yardım etti. Bütün imkânlarını seferber ederek Suffe Okulu kurdu, “Sahabe Nesli” yetiştirdi.

23 sene içinde İslamiyet bütün Arap Yarımadası’na yayıldı.

Sahabe Nesli, hicretten sonraki 25 sene zarfında İslamiyeti dünyanın dört bir yanına taşıdı. Hz. Ömer(ra) döneminde İslam devletinin sınırları Çin Seddi’nden Atlas Okyanusu’na ulaştı.    

BÜYÜK DOĞU NESLİ

            25 Mayıs’ta kabri başında sevenleriyle birlikte Üstat Necip Fazıl’ı andık. Necip Fazıl ülkenin birçok yerinde anılıyor, şiirleri okunuyor, fikirleri bir nesil inşa etti, ediyor.

            Necip Fazıl, idealist bir şair ve mütefekkir idi. Sanatının zirvesine tırmandı. “Sultanü’ş-Şuara” unvanını aldı. Bütün ömrünce “Büyük Doğu Nesli” yetiştirmek için dergi ve kitaplar çıkardı, konferanslar verdi. Fikirleri sebebiyle defalarca yargılandı, mahkûm oldu, zindanlara atıldı. Yılmadı, davasından vazgeçmedi, yolundan dönmedi.

            Zindanlarda da davasını haykırdı:

            “Mehmed’im sevinin başlar yüksekte

            Ölsek de sevinin eve dönsek de.

            Sanma ki kalır bu tekerlek tümsekte,

            Yarın elbet bizim, elbet bizimdir;

            Gündoğmuş, gün batmış, ebet bizimdir.”

            Kimin himmeti milleti ise o tek başına bir millettir, der Üstat Bediüzzaman. O da bütün ömrünü Risale-i Nur ismini verdiği tefsirini yazmaya ve Nur Talebeleri dediği ideal bir nesli yetiştirmeye adadı. Hapishaneler, sürgünler, eziyet ve işkenceler onu yolundan döndürmedi, geri ölmez eserler bıraktı.

Davası ve idealleri olanlar harika hizmetler ediyor, idealist nesiller yetiştiriyor, geride ölmez eserler bırakıyor.

            Dünya peşinde koşanlar ot gibi yaşayıp çöp gibi ölüyorlar. Zevklerin, hazların, keyiflerin, tutkuların peşinde ömürlerini tüketiyorlar.

            Çocuklarımıza ideal verelim, onları idealist yetiştirelim.

            İdealler, insanı yüceltir. Zevk ve menfaat peşinde koşanlar hazların girdabında boğulur.

            Beyin Vitamini: İdealist nesil yetiştirmek isteyenler Necip Fazıl’ın Çile, Çöle İnen Nur, Bâbıâli, Akif’ini Safahât ve Bediüzzaman’ın Tarihçe-i Hayat’ını tavsiye ederim. İletişim: www.kitapyurdu.com    

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.