"Sordum, cevap çok sertti... Ben küstüm."
"Hatta yüzüme bakmadan cevap verdi... Ben yüzüne bakmadan cevap verilecek adam mıyım? Küstüm."
"Bir kaç kez sordum, duymazdan geldi... Madem duymazdan gelecektin ne işin var orada? Yine küstüm."
"Benim kalitemde bir adama yaptığınız çok ayıp... Herkese yaptığınız bana yapamazsınız ben özelim çünkü... Küstüm."
"Şunun şurasında kırk yılın başı yanınıza geldim, siz yoktunuz... Küstüm."
"Geçenlerde ayağımı incitmiştim... Nasıl duymazsınız. İnsan bir arar sorar... Ben bu sefer de küstüm."
"Ben başkalarının planlarını bana göre yapmasını beklerim. Benim bir değerim var çünkü... Ya böyle kabul edeceksin ya da ben küstüm."
"Asla ikinci olmadım. Daima "bir"im ben... Bana "ikinci" muamelesi yapmandan men ederim seni. Ya böyle ya da hiç... "
"Sende bu özelliklerimi bilmez bir hal sezdim. Hakkında yanılmışım, küstüm."
"Aslında hayallerimi de gerçeklerimi de rüyalarımı da kurgulama hakkı bende... Bütün bu olayların senaryosunu ben yazar, ben oynarım. Bir başkasının bana akıl vermesinden hoşlanmadığım gibi, akıl verdiklerimin bunu tatbik etmemesi de bozar beni."
"Bu yüzden kendilerine küstüklerimin sayısını unuttum..."
"Hulasa küstüklerimle barışık olduklarımın oranı, küstüklerim tarafına doğru baya artış gösterdi."
"Böyle giderse yalnızlığım esarete dönüşecek ve kim bilir belki de küsecek adam bile bulamayacağım etrafımda...
Ama şunu da biliyorum ki gidişatım hiç de iyi yerlere götürmüyor beni.
Bir girdabın içine doğru yaklaştığımı hissediyor ve bu gidişin dönüş noktasını da çoktan geçtiğimi düşünüyorum.
Beni buradan geriye döndürecek yegane kuvvetin, etkili bir iç muhasebesi olduğunu, bir öz eleştiri olduğunu, başkalarına yön verme gayretlerinden sıyrılıp, kendimi sanık sandalyesine oturtup; "sevgi" denen avukatın, "gönül" denen savcının ve "vicdan" denen yargıcın kollarına teslim etmek olduğunu biliyorum.
Ah o kibir, ah o kibir... Keşke "sanık" sandalyesine beni bir oturtabilse...
Yeniden barışmak ne hoş olacak."
"Küsmenin" bu kadar kolay olduğu bir toplumda, değersiz şeylere değer vermenin bu kadar ucuz olduğu bir toplumda....
Evet böyle bir toplumda...
Alın o zaman ben de küstüm...
Tayyar Yıldırım