Bazen, sizin de bir insan olduğunuz, herkesin olduğu gibi dertlerinizin bulunabileceği, hastalarınızın, özel işlerinizin, cenazelerinizİn, özel sorunlarınızın, kavgalarınızın, sevinçlerinizin, sıkıntılarınızın, kaygılarınızın, hassasiyetlerinizin, yanılgılarınızın, doğrularınızın, yanlışlarınızın, duygularınızın, boş bakışlarınızın, hayallerinizin, düşlerinizin, hulasa, insana ait ne kadar haslet var ise onların hepsinin sizin de üzerinizde olabileceği ya da olamayabileceği unutuluverir...
Sizden; haşa, Hz. Ömer Adaleti, Hz. Eyüp sabrı, Hz. Yusuf sıfatı, Hz. Süleyman üslubu, Hz. Mevlana hoş görüsü, Yunus Emre Aşkı beklentileri nüks eder...
Halbuki sizin de; "sıradan, külüstür bir adam" olduğunuz hiç akla getirilmez.
Kimseden bir beklenti içine girmeyiniz.
Kimse sizi düzeltme hadsizliğine soyunmaz, soyunmamalı.
Herkes kendisine bir çeki düzen vermeli, başkalarını hizaya sokma sevdasından vazgeçilmeli, ilk önce kendinizi bir okumalı, sonuçları bir kenara not etmeli, hatalarla, sevaplarla bir güzel hesaplaşılmalıdır.
Böyle yaptığımızda görülecektir ki, toplumsal hayatımız düzene girecek, ortada "sorun" gibi duran her şey kendiliğinden çözüme kavuşmaya başlayacaktır.
Hiç kimse kendini başkalarından aşağıda görmemesi gerektiği gibi, hiç kimse de kendini başkalarının üzerinde bir akıl, bir otorite, bir güç olarak görmemelidir.
Sonuçta, herkesin zaten eşit olacağı bir başka dünya var.
Hiç olmazsa burada bu eşitliği sağlamaya çalışıp kendimizi oraya alıştıralım...
Saygı ve sevgi dolu bir dünya diliyorum.
Tayyar Yıldırım