banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

UYANIK GÖRDÜĞÜM RÜYA

           

Kâbe’de ilk gün. Vakit akşam. Hava bulutlu, rahmet melekleri bizi gölgeliyor. Zaman zaman cennet kokulu hafif bir esinti, oruçla solgunlaşmış yüzleri serinletiyor. Oruç Allah için yeyip içmeyi ve nefsin isteklerini terk etmek, mükâfatı cennet. Cennet rüzgârları Kâbe misafirlerinin yüzüne ve gönlüne esintiler sunuyor.

            Hem Beytullah’ı seyrediyor hem de cüzümü okumaya gayret ediyorum. İftar vaktine doğru bir gayret başladı. Saf saf dizilmiş soluk benizli müminlerin önüne sofra teşkil edebilecek sarı renk, yeşil çiçekli naylonlar serildi. Birkaç sayfa okudum:

            “Bu Kur’an insanlar için bir açıklama, Allah’tan hakkıyla korkanlar için doğru yolu gösterme ve bir öğüttür.

Gevşemeyin, üzülmeyin, eğer hakikaten inanıyorsanız üstünsüzünüz.

            Eğer size Uhut’ta bir yara değmişe Bedir’de o topluma benzer bir yara dokunmuştu. Günleri biz insanlar arasında döndürüp dururuz. Bu, Allah’ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez.

            Bir de bu, Allah’ın iman edenleri tertemiz seçip kâfirleri yok etmesi içindir.

            Yoksa siz, Allah içinizden cihat edenleri belli etmeden, sabredenleri ortaya çıkarmadan cennete girivereceğinizi mi sandınız?

            Andolsun ki siz ölümle karşılaşmadan önce onu arzuluyordunuz. İşte onu gördünüz ama bakıp duruyorsunuz. ( Al-i İmra Suresi, 138-144)

            “Allah’ın izni olmadıkça hiçbir kimseye ölüm yoktur. Ölüm belirli bir sürüye göre yazılmıştır. Kim dünya menfaatini isterse kendisine onu veririz. Kim de ahret sevabını isterse ona da onu veririz. Biz şükredenleri mükâfatlandırırız.” (145)

            Bu sırada önüme plastik küçük bir kap içinde hurma kondu. Yanıbaşımdaki Eskişehirli komşum, dağıtılan plastik bardaklardan aldı, önümüzdeki termoslardan doldurup üç bardak zemzemi önüme dizdi.

            Sol tarafımda kıvırcık saçlarına kar yağmış ihtiyar, Kâbe’yi seyrediyor ve dualar mırıldanıyor. Bu arada telefonu çaldı ve bir dostuyla konuştu.

            İftar saatinde Ramazan bereketi ve huzuru Kâbe misafirleri üzerine yağıyor. Vakit yaklaşıyor. Kâbe lebalep dolu. Müminler güvercinler gibi dizi dizi. İhramlı, beyaz elbiseli, başı sarıklı müminler…

            Tevekkülle bir emri bekliyoruz.

            Hurmalar önümüzde, zemzemler beyaz plastik bardaklarda…

            İçemiyor ve yemiyoruz ve sabırla bekliyoruz.

            O an yaklaştı.

            Saflar arasında hareketlilik çoğaldı. Yeşilimsi plastik pet şişelerinde zemzem dağıtılmaya başladı. Bazıları onlardan almak için dağıtan siyah renkli, beyaz elbiseli gence işaret verdiler. Kimileri “A’tini, a’tini” (Bana da ver, bana da ver.) çekti.

            Kur’an okumaya devam ediyorum, ikinci cüzümü okuyup bitirmek için gayret ediyorum. Ramazan 29 çekiyor. İlk gün iki cüz okumalıyım.

            Zemindeki mermerler sert, ayaklarım acıdı ve değiştirdim. İleri geri hareket etme imkânı yok. Her taraf mübarekler cemaati ile dolu. Bulunduğum yere sıkışıp kaldım. Kalksam burayı da kaybederim.

Kâbe’de ilk akşam namazım olacak. Sabretmeli ve sıkışıklığa katlanmalıyım. İnsan seli. Dışarıdan içeriye akıyor. Herkes altın saflar silsilesinde bir yer bulup dizilmeye gayret ediyor.

Oturmuş iftar ezanını sükûnet, huzur ve heyecanla bekliyoruz.

Hurma ve zemzem dağıtan beyaz elbiseli, kıvırcık saçlı, hafif tombul zenci gencin alnında boncuk boncuk terler. Şakaklarına akan damlacıkları silmeye vakti yok. Her misafire zemzem ve hurma yetiştirme telaşında.

“Allah ü Ekber! Allah ü Ekber!”

Elhamdülillah cüzü tamamladım.

Herkes elini hurmalara ve zemzem bardaklarına uzattı. Cennetten ikram edilmiş gibi leziz nimetlerle “Bismillah” diyerek orucunu açtı. Hurmalar yenmeye başladı.

Ezan bütün haşmetiyle ilan ediyor:

Allah en büyüktür! Allah en büyüktür!..

 Şahitlik ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur.

Şahitlik ederim ki Muhammed Allah’ın elçisidir…”

Kâbe’de ilk günün iftarı tam bir huzur ve huşu içinde, sükûnet ve sabırla açıldı.

Bütün İslam ümmeti Allah’ın askeri. Hepsi emirle hareket ediyorlar.

Yemek emirle, içmek emirle…

Yeme ve içme ibadet. Tıpkı namaz, oruç, hac ve zekât gibi…

Bir dakika önce önüne konmuş olan hurma ve zemzemi yiyemeyenler… Ezan Allah’ın yüceliğini kâinata ilan edip günün bittiğini, oruç vaktinin nihayete erdiğini ilan edince yeyip içmeye başladılar.

Müminler Allah’ın emriyle hareket ediyorlar.

Ramazan Allah’a teslim olma zamanı. İbadet, dua ve sevap kazanma mevsimi.

Nefsin arzularına hayır deme, nefsi zabt u rabt altına alma, onu terbiye ve tezkiye için gayret etme vakti.

On dakika içinde oruçlar açıldı, zemzemler içildi, sofra kaldırıldı.

Siyah, beyaz, sarı, sakallı, ihramlı, başı sarıklı, başı açık, genç, yaşlı, kadın, erkek, ihtiyar, çocuk…

Saf saf müminler…

Ayağa kalktılar, dizililer…

Kamet başladı ve nihayet imam gür sesiyle tekbir aldı:

“Allah ü Ekber!”

Kâbe’de akşam namazı.

İmam Fatiha’dan sonra Kur’an ayetlerini arka arkaya ve yavaş yavaş okuyor. Acelesiz, rahat, huzur veren bir sesle.

Rabb’imiz bizi müjdeliyor:

Onların sözleri ancak, Rabb’imiz, bizim günahlarımızı ve işlerimizdeki taşkınlıklarımızı bağışla ve yolunda ayaklarımızı sabit kıl, kâfirler güruhuna karşı bize yardım et demekten ibaretti.

Allah onlara hem dünya nimetini hem de ahret sevabını verdi. Allah iyilik yapanları sever.” (Al-i İmran, 147-148)

Namazı huşu ve huzurla kıldık. İftar sofrasına yetişmek üzere otele döndük.

Elhamdülillah, ilk günün orucunu tuttuk, akşam namazını Kâbe’de eda ettik. İftardan sonra dönüp teraviye yetişeceğiz, acelemiz var fakat Kâbe’de inşaat var. Her yer labirent gibi. Önümüz insan seli, gelenlere yol açıyor ve çıkmaya çalışıyoruz. Teravih vakti, burada yer bulamayacağımızı bile bile…

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.