banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Sanki pranga mahkumuyuz ve kurtulmak için çabaladıkça zincirler ayaklarımızı daha çok sıkıyor.

 Pranga, ağır cezalıların ayaklarına takılan zincir demek. Sözlükte bu kelime edebiyatımızda gezi yazılarıyla ünlü Falih Rıfkı Atay’ın kullanımıyla yer almış: “Kafile, kelepçe, zincir ve pranga sesleri ile meydanı geçti.”

 Pranga da nereden çıktı şimdi?

Coğrafyamızda yaşanan kimi olaylar sebebiyle hatıra geliyor bu garip soru ister istemez... Egemen çevreler, her şeyimize öyle bir karışıyorlar ki son yüz yılda yaşanan büyük alt üst oluşlara bakarak, karşımızda haritalarla istedikleri gibi oynayabilen, Haçlı-Siyonist ittifakı olarak tanımlanabilecek büyük bir organizasyonun olduğunu ve siyasetlerinin temeline de “Türkiye kendi haline bırakılamayacak kadar önemli bir ülke!” şeklinde bir ilkeyi yerleştirmiş olduklarını düşünmeden edemiyoruz.

Örneklere sondan başlayalım. Dün haber bültenlerine düşen bir haber dikkatinizi çekmiştir. Kamuoyunda bir süredir Çinlilere verileceğine büyük ihtimal olarak bakılan füze savunma ihalemizde anlaşma sağlanamadığı duyuruldu. İptal edilmiş. Haberin bugünkü gazetelerde veriliş biçimlerine bakılırsa iki nedeni var iptalin. Birincisi Amerikan baskısı, ikincisi bu füzeleri kendi imkanlarımızla yapmak istemişiz. İkinci yoruma bakılırsa iptalin nedeni tamamen milli bir refleks...

Nato üyesi bir ülkenin, ittifaka üye olmayan bir ülkeden o ülkenin savunma gibi önemli bir ihtiyacı karşılanamaz mı? Nihayet parasını biz verecek olduktan sonra pazarlık gücümüzü kullanarak en karlı anlaşmayı kiminle yaparsak ihaleyi ona veremez miyiz? Yoksa ayaklarımızda prangalar var da onu mu hatırlatırlar? Bizim savunmamızı bir şekilde kendilerine dert edinenler neden ülkemizi tehdit eden terör örgütlerine yakın dururlar, yakın durmak ne kelime silah yardımı yaparlar? Dış politika uzmanlığı gerektirir böyle sorulara kafa yormak, cevap aramak. Elbette bilmediğimiz şeyler var; lakin bir şeyi iyi biliyoruz. Yakup Köse’nin yorumuyla ‘İkinci Dünya Savaşı sonrası anlaşıp şiddeti kendi topraklarından sömürgelerine ihraç eden Batı’ Ortadoğu halklarının üzerinde zaman zaman hal diliyle şu mesajı sallandırıyor: “Senin kaderini biz belirlemişiz, öyle aklına esen her konuda irade beyan edip bunu hayata geçirebilecek durumda değilsin!”

Pranga kelimesi zihnimde Ömer Seyfettin’in Forsa hikayesinden günümüze uzak yakın birçok çağrışımlara neden oldu. Abdülkadir Selvi’nin Yeni Şafak’ta 26 Şubat 2013’te yayımlanan ‘Prangalardan Kurtulmak’ başlıklı yazısında Cenevre dönüşü A. Davutolu ile yaptığı röportajda Davutoğlu’nun çözümle ilgili şu sözlerini hatırladım: “Önümüzde iki yol var: Ya bu prangalardan kurtulacağız ya da bu prangalarla korkularımızın esiri olarak yaşayacağız.”

Milletimizin gözünün önünde olup bitenleri daha iyi görüp daha akl-ı selim değerlendirdiğini ve Batı konusundaki kanaatinin

 “Tükürün Ehl-i Salîb'in o hayasız yüzüne!

Tükürün onların aslâ güvenilmez sözüne! 

Medeniyet denilen maskara mahlûku görün: 
Tükürün maskeli vicdânına asrın, tükürün!”
diyen  Mehmet Akif

Ersoy gibi olduğunu düşünüyorum.

        Bu mülahaza ile bir an Çanakkale Savaşları’nın anlatıldığı gezici Çanakkale Müzesi’nde görevli bir genç kardeşimizin anlattıklarını hatırladım. Delikanlı, İngilizlerin gözünde Müslümanların ne ifade ettiğini dile getiriyor. İngilizler bakarlar ki bizimkilerin çoğunun ayağında tabanı sağlam potinler yerine çarıklar var. Basıldığı zaman ayağı kesmeden çıkmayan saplanan kısmı olta iğnesine benzeyen bir çeşit çiviler dökmüşler uçaklarla her yere. Bu yolla çok zarar vermişler tabi ki. Bir yerde İngilizlerin ileri gelenlerinden birine sormuşlar: Bu yatığınız insanlık dışı değil mi? İngiliz yetkili bu soruyu şu şekilde cevaplamış: Evet; ama Türkler insan mı?

         Yakup Köse’nin 17 Kasım Salı günü yayımlanan ‘Batı’nın Şiddet Sorunu’na değinen yazısında Batı’nın prangaları insanların ayaklarından çok beyinlerine vurduğunu anlattığı şu örneği oldukça manidar buldum. ‘CNN Türk’te 5N 1K programına konuşan Fransızlaşmış Türk bir hanımın ifadeleri’ni naklediyor. “Ankara’da, Suruç’ta, Beyrut’ta terör saldırıları oldu ama orası ORTADOĞU bu NORMAL, burası AVRUPA, buradaki saldırı İNSANLIĞI hedef alıyor.” Sonra Fransızlaşmış Türk dediği kimsenin sözünü şu şekilde formülleştiriyor Yakup Köse:                                       ‘Ortadoğu+ Şiddet= Normal, Avrupa+ Şiddet= İnsanlığı hedef almak’

        İşte kilidi pas tutmuş kelepçe veya sahibini kıyamete kadar kıpırdayamaz hale getiren hakiki pranga bu. Dün forsaların ayaklarındaki prangalar şimdi beyinlerde.

        Prangaların her türlüsünden sağlam bir kimlik ve kişilik inşasıyla kurtulabileceğimize inanıyorum.

        Sözün özü:

         "Yaşamak için bir ‘neden’i olan, her türlü ‘nasıl’a dayanabilir... " Friedrich Wilhelm N. Selamların en güzeliyle...

    

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.