Ülke genelinde Fetö terör örgütüne üye olma sucundan kamu hizmetleri alanında açığa almalar, atılmalar veya işten el çektirmeler hız kesmeden devam ediyor.
15 Temmuz darbe girişiminden bugüne kadar devam eden süreçte belki yüz bine yakın kamu görevlisinin işine son verildi.
15 Temmuz sonrası başlatılan hainlerin temizlenmesine yönelik yürütülen operasyonlar mutlaka ve mutlaka yapılması kaçınılmaz olan operasyonlardır, çünkü görülmektedir ki hainler henüz çözülmedi.
Bazıları, bu gidişle orduyu yönetecek bir komuta heyeti, mahkemeleri yönetecek savcı hâkim, sokakları yönetecek polis kalmayacak demesine olaylı sulandırmaktan öte bir şey değil.
Bu hainlerin İslam adına tezgâhladıkları hıyanetler, bu hıyanetlere karışmış “asker, polis, yargıç ve savcılar ve önemli karar merkezlerindeki bürokratlar “Karun” tipli sermaye babalarının 15 Temmuzda ülkeye neler yaşattıklarını, maazallah eğer başarılı olsalardı şu andaki ülkemizin ne halde olacağı asla unutulmamalı.
Bu hainler ile şimdiye kadar tek başına mücadele eden Sayın Cumhurbaşkanımız ‘mağduriyet’ sözleri karşısında kızgın olması, bırakın Türkiye’yi Küresel ölçekte şer güçlerinin bu ihaneti sulandırmak istemesine karşı bir dik duruştur.
Bu ülkenin ekmeğini yiyip suyunu içen, konuştuğu zaman vatan millet Sakarya edebiyatı yapan bu hainlerin aileleri hala utanmadan, arlanmadan kendi çocuklarının mağdur edildiklerinden söz etmeleri ise başka bir fecaat.
Birileri hala bu sahtekar yalancıların yalanlarına inanıyorlar ki, umutları kaybetmiyorlar.
Bu aklını kiraya vermiş hainleri; Haşa hain Fetö “Peygamberle görüşüyormuş, bir gün tüm cezaevlerinin kapısı açılıp içeridekilerin hepsi güle oynaya çıkacaklarmış” safsatası ile oyalıyorlar.
Yapılan bu operasyonlara onca tutuklama ve görevden almamalara rağmen, bu hainler hala neye güveniyorlar, bundan sonraki yeni oyunları ne ,inanın insan korkuyor.. 15 temmuz olayı gördükten sonra ne gibi oyunlar oynayacaklar, piyasada gün yüzüne çıkmayan daha ne kadar kripto fetöcü var konusunda endişelenmemesi mümkün değil.
Tüm Türkiye’de olduğu gibi Seydişehir’de hala ihanet içindeler, hala yaptıklarına pişman olmamış hala dipdiri canlı olduklarını görüyoruz.
Bu kanıya nasıl vardığımı sorarsanız ;düşünün şu an tutuklu olan birisi darbeden hemen sonra birilerine himmet parası istemeye gidecek kadar kendinde cesaret bulabiliyorsa..
Kamu görevinden alınan bir Doktorun, hala bölge imamı dedikleri hainler ile telefon görüşmesi yapmaya cesaret edebiliyorsa bunların hala bir beklentileri var demektir.
Onun için hiç kimse mağdur edebiyatı yapmasın en basitinden etrafında görevden alınan ve tutuklananlara baksın yeter.