banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Rahman olan, Rahim olan, Selam olan,  Kabıt olan, Aziz olan, Cabbar olan, Mütekebbir olan,   Halik olan, Mu’iz olan, Müzil olan, Kahhar olan, istediği zaman istediğini verme ve alma gücüne sahip olan isimleriyle başlayalım 2. Bölüme…

         Malumunuz olduğu üzere, yeryüzünde bu kadar din varken hiç kendi kendimize sorduk mu acaba ben neden müslümanım bu müslümanlığımız ailemiz sebebiyle anadan doğma Müslümanız.  İyide akıl ve baliğ olduktan sonra neden iradeli bir tercih yapmadık acaba? Bu müslüman oluş nedendir? Diye düşünmeniz gerekmez mi? Herkesin bir dünya görüşü vardır elbette. Bir yaşam biçimi, yaşam tarzı, dikkat ettiği ilkeler, hayat tarzı olabilir ancak yaşadığı hayata İslam’ın onayı nedir biliyor mu acaba?Veya biliyoruz mu?…

         Maalesef ülkemin huzurunu Türkçülük, kürtçülük slogan ve eylemlerinin bozduğunu müşahede ettiğimiz halde şimdilerde’de mezhepçilik taassubu ile girişimlerin zuhur edeceği cehalet korkusunun bu kutsal mekânda başta kendi nefsim olmak üzere;  bir müslümana şöyle bir soru dünya’da en sevdiğiniz insan kim diye yönetsem; hiç şüphesiz dünyada en sevdiğimiz kişi,  Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v.)’dir cevabını verir. Amenna Benimde Vallahi anamdan, babamdan, evlatlarımdan, eşimden daha çok sevimlidir. ‘O’ (s.a.v.)’dir… Gerek vaazlarımda ve gerekse sair sohbetlerimizde ne zaman Peygamberimiz (s.a.v.)’in adını ansam kardeşlerimizin önemli bir kısmının dudakları kıpırdıyor, hatta bazıları hürmeten ellerini kalplerine götürerek salavat getiriyor. Peki, onu salavatla ananlara sorsak Efendimiz (s.a.v.) ile ilgili bir kitabı ne zaman okudunuz veya okuduk.  En çok sevilmesi gerekeni seviyoruz ya; hani anlatılır mecnunbir gün namaz kılan birinin önünden geçer. Adam ey mecnun beni görmüyor musun namaz kılıyorum ve namaz kılarken önümden geçiyorsun?" Mecnun be adam ben leyla'yı düşünürken seni görmedim ki, oysa sen Mevla'yı düşünürken nasıl olurda beni görürsün?

         Demek ki  ‘O’ (s.a.v.)’inhayatını okumuyoruz. Hayatımıza tatbik etmiyoruz. Bu nasıl bir sevgi bu nemenem bir sevgi… Unutmayalım ki; Peygamber sevgisi, sadece ismini duyunca ellerini kalplerine götürerek salavat değildir haaa… Ya sevgi ispat ister, sevgi uğruna bedel ister. Eğer sevdiğiniz çiçeği susuz bırakırsanız o çiçek kurur ve atılmaya mahkûm olur.

         İslam dininin doğup yayıldığı, vahyin indiği Hz. Peygamber (s.a.v.)  ve ashabının binbir güçlük ve sıkıntılar içinde Hz. Âdem’den beri mücadeleler verdiği ve bazı peygamberlerin bile gelip geçtiği yerleri görüp ibret almak bir mümin için en büyük nasiptir. Ancak bu şerefe nail olmak için Rabbimiz (c.c.)’in şu emrine uymak lazım haaa “Mallarını Allah yolunda harcayıp da arkasından başa kalkmayan, fakirlerin gönlünü kırmayan kimseler var ya, onların Allah katında has mükâfatları vardır. Onlar için korku yoktur, üzüntüde çekemeyeceklerdir.” “ …Malını gösteriş için harcayan kimse gibi, başa kalkmak ve incitmek suretiyle, yaptığınız hayırlarınızı boşa çıkarmayın…” (Bakara 262-264) ayetlerin muhatapları olan hacı efendilerin amellerini boşa çıkarmamaları gerekirken,

         Prensip olarak Efendimiz (s.a.v.) müslümanları kardeş ilan etmiş ve eklemiş;  “Müslüman, Müslümanın dilinden ve elinden emin olduğu kimsedir.” (Buhari iman) bilip hayatlarına ilmek ilmek uygulamaları gerekirken,

         O kutsal beldelerde tevbelerin kabul edildiği… (Hz. Âdem’in tevbesi burada kabul edildiği gibi.)

         O kutsal mekânlarda Duaların kabul edildiği… (Hz. İbrahim ve Hz. İsmail (a.s.) dualarının kabul edildiği gibi.)

         O kutsal “Mehbitul- Vahy” yani Kur’an’ın nazil olduğu mekânlarda bol bol Kur’an-ı Kerimin okunması gerekirken…

         Gerek Mescidi Haram ve gerekse Mescidi Nebevi ’de her farz namazların ardından kılınan cenaze namazlarından ibret alınması gerekirken…

         Bir kadın, erkek safları arasında namaz kılacak olsa, kadının iki yanındaki birer erkeğin ve kadının tam arkasındaki bir erkeğin namazı bozulur hususunun tatbiki gerekirken…

         Görmek için değil de ibret almak için gittiği Hz. Peygamber (s.a.v.) zamanında Medine İslâm devletinin gerçekleşmesinden sonra kurulan kutlu bir mezarlıktır Cennetü'l-Bakî, Bakî'u'l-Garkad isimleri de verilmiş ve kısaca Cennet’ül Bakı olarak bilinen,  Cennet’ül Mualla, Hira nur dağı, Sevr dağı, Arafat, Müzdelife, Mina gibi yerleri görüp ibret alması gerekirken…

         Asrısaadet, en parlak şekilde bu şehirlerde yaşanmış, insanlık tarihinin en güzel, en mutlu, en adil, en hakkaniyetli örnekleri ve modern toplum, Hz. Peygamber terbiyesiyle kurulan o kutsal mekânlarda Efendimiz (s.a.v.)’ bizler en büyük müjdesi olan  “Beni vefatımdan sonra ziyaret eden sağlığımda ziyaret etmiş gibidir.” (Heysemi IV,2) Selamlayarak amma görme fırsatını elde etmişken feyiz alamazken…

         İslam tarihinin en önemli olaylarına şahitlik eden; Kuba Mescidini, Kıbleteyn Mescidini, Uhud Şehitliğini, Hendek savaşının cereyan ettiği yerleri, Cuma Mescidini ve Yedi Mescitleri ziyaret ettiği halde ibret alması gerekirken…

         Ya anlatanın anlatacağı hususların nefsinde hayatında izi ve yeri yok. Ki; faydası da olmuyor, ya anlatılacak kişilerin pek önemsemediği ve radarlarının kapalı olduğu veya kapsam dışı olduğundan dolayı faydalanamadıklarını görünce o sevilen önderin o güzelim mekânlarda neler hayal ettim neleri buldum bakalım…

         BASKA;

Ülkemde dil, soy - ırkçılarının kendilerine zerdüşt mezhebi üzerine amel ettikleri ve binlerce çocuk, kadın, erkek, sivil katilinin güya (Hz. Âdem (a.s.)’in oğlu) kabili olan birini Peygamber olarak gören hainler müslümanların Ezanıyla, Namazıyla alay eden güruh 19.08.2016’da Van’ın Özalp İlçesine kara yoluna daha önce döşenen mayının patlatılması sonucu kucağında cennet meyvesi olan 1,5 yasındaki Efkan yavrusu şimdilerde anne! Anne! Diye ağlayan gözü yaşlı çocuğun gözü önünde annesinin şehadetine, askerlerimizin yaralanmasına sebep olanları Rabbim (c.c) onları, onları sevenlerini, destekleyenleri kahhar ismi hürmetine bu mübarek Mekke beldesinden Kâbe’den yalvarışta bulunduğumuzu dile getirirken, camiamızda bir kaç arkadaşımın dışında (oda arkadaşım Ali Mengi bey, Şerafettin BÜLBÜL kara gözlü kardeşim, Ramazan ŞAHIN bey, Vanlı kardeşim Emrullah DUMAN bey ve arkadaşı, Tercümanlardan Sayın Âdem ORHAN, Muhammed ŞAHIN, Zübeyr KARAKTAŞ ve Henna Hariri otelindeki hacı kafilesindeki görevli iki Bayan Vaize hanımların ki bu kardeşlerimiz bir kaç gün sonra bana gelip sayın hocam bizler bir hatim ve Yasini Şerifler okuyup otelin mescidinde yengenizin ve 15 Temmuz 2016 Fetenyahu teröristlerinin şehit etiklerinin ruhlarına bağışladıklarını ifade ettiler. Rabbim (c.c.) kendilerinden razi olsun bunların dışında acıların paylaştıkça azalacağını kuru boş bir slogan halinde cübbe ile cami dışına çıkaramayan kürsü nutukçularından bir teselli! Bir teselli ne ki; onu bile göremediğimi…

Bizlerde oda arkadaşlarım ve diğer bazı kardeşlerimizin katılımıyla başta yengem olmak üzere 15 Temmuz 2016 şehitlerinin ruhlarına bağışlanmak üzere birer Umre yaptığımızı...

         Neleri görmedim ki!

Ali Mengi, Şerafettin BÜLBÜL, İsmail KONYALI, Ömer Faruk UYSAL, Yaşar KAR, Ali ÇELIK,  Cahit SANDAL, Kenan ELASLAN, Ramazan ŞAHIN, İlhami ERBAY’in kardeşlerimizle birlikte sohbetimizin bir bölümünde insanların amel defterlerinin sağ tarafından verilen cennet ehlini sohbetimiz sonucu o kadar özlemişiz ki amel defterlerinin sol tarafından alacakların ise gideceği o cehennemin korkunçluğundan hüzünlenen gönül ve gözyaşını dökerek hakka yalvaranları gördüm...

         Neleri görmedim ki!

         12 bin dolar verip hey beyefendi ben bu kadar para verdim bu plastik çatal, bıçak, kaşık ve tabaklarla mı bizlere yemek vereceksiniz hakkımız haram olsun diyecek kadar alçalan ve dünya fitnesine müptela olan eskiden deve ile hacca gelip gerçek manada hacı olarak dönen kardeşlerimizin bineği olan deveye dönen cahil hacı müsveddelerini ağlayarak üzülerek kibir savurduklarını gördüm...

         Ne acı ki; Yüzdelik olarak % 30’un dışındaki din görevlilerinin almış oldukları sorumluluklarına asla ve asla riayet etmeyip kibirden, gururdan bir kez daha geleyim, bir kez daha geleyim diye yeme ve içmenin dışında helal haramı, kul haklarına riayeti kesinlikle yeterince anlatmadıkları gibi, nefislerinde de tatbik etmediklerini gördüm…Demek ki Efendimizi sevmek salat ve selam ile değil bizlere emanet bıraktığı Hz. Kur’an ve Sünneti seniyesini hayatımıza tatbik etmekle mümkün olur. Hayatı hayatımız olsun geceleriniz hira olsun.

 

                                                                                                                Yusuf ÇAKICI                                                                                                                  Yalıhüyük / KONYA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.