Son zamanların en çok gündemde olan haberler kadına şiddet, aile faciası, kadın cinayeti ile devam sonu cürüm olan sonu cinayet olan haberlerden oluşan bir silsile.
Bu sorunlar çığ gibi büyüyüp giderken bizler hastalığı tam olarak teşhis edemediğimizi düşünüyorum.
Âcizane olarak diyorum ki; Tüm bu yaşananların nedeni Türk toplumunun en sağlam temel taşı olan, en küçük kurumu olan aile yapısının dinamitlenmesi ve yaşananlarında ailenin dağılan parçalarının oluşturduğu sorunlar olarak görüyorum.
Resmi kaynaklara göre boşanmaların rekor seviyede arttığı, sorunlu çiftler her geçen gün çoğaldığı, buna paralel olarak kimsesiz ve sahipsiz çocukların sayısındaki artış, toplumun geleceği adına korkunç bir sonuç olarak karşımıza çıkıyor.
Son yıllarda işlenen suçlara birde suçluları bakın, karşınıza suçlu olarak çıkanların çoğunluğu bir şekilde ailesi tarafından, toplum tarafından tecrit edilmiş dışlanmış ve insan yerine konmamış fertler.
Bu gün sokaklarda kol gezen tehlike; sahipsiz çocuklar, dağılmış aileler, terk edilmiş eşler, ne zaman ne yapacağı belli olmayan bir potansiyel suç örgütü gibi duruyor.. Bu gerçekleri filmlerde izlerken şimdilerde büyük şehirlerden küçük şehirlere kadar toplumu kuşatmış durumda.
Bugün tinerci balici, uyuşturucu müptelası çocuklar sadece büyük şehirlerde aramaya gerek yok, hemen yanı başımızda…
Bu gün bonzai çeken, esrar kullanan insanlar sadece filimler de değil bizim yaşadığımız şehrin sokaklarında caddelerinde.
…..
Suç ve suçlu hep sokağa terk edilen insan yerine koymadığımız bireylerde mi yoksa onların bu hale gelmesine büyük katkı sağlayan bizlerde mi?
Maalesef toplumun eğitimli ve eğitimsiz her kesiminden az veya çok buna katkısı artarak devam ediyor. Sorunlu bireylere hiç kimse sahip çıkmıyor, sorunlu çocuklar dışlanıyor, sorunlu çocuklar suç işlemeye sevk ediliyor, sorunlu çocuklar suç işlemek için zorlanıyor. Toplumda ve insan yetiştirmekle birinci derece de sorumlu olan kurum ve kişiler bu olayı anlayamadığı için tedavi etmek yerine bilmeyerek teşvik ediyor.
Neden derseniz insana insan olarak yaklaşılmıyor. İnsanı kendilerince kategoriye bölmüşler. Başarılı olanlar, zeki olanlar degerli, başarısız onlalar sorunlu olanlar ise tukaka öyle değil mi? Bunun sonucunda iyileri ayırıp kötüleri atık olarak gördüğümüz o insanlar bu toplumun birer ferdi olduğu gerçeği hep göz ardı ediliyor.
Dersinde başarılı olmayan çocuklar sınıfından dışlanmaya başlayarak, tüm toplumun dışına ittiğimizi daha fark edemedik. Bundan adam olmaz bundan bir şey olmaz gözüyle baktığımız dışladığımız insanlar başka bir yerde başka bir zaman bizim karşımıza daha büyük sorunlarla çıktığını görünce vaveylayı koparmaya başladık.
Toplumda başarılı insanları yetiştirmeye geleceğimiz adına mecbursak; başarısız bireylerle ilgilenmek geleceğimiz adına yapmak zorunda olduğumuzu yeni anlamaya başladık.
Bu toplumda suçları kim işliyor. Bizim sorunlu diye bir kenara ittiğimiz insan olarak bakmadığımız insanlar tarafından işlenmiyor mu?
İşlenen bu suçlar geleceğimiz adına bize topluma endişe vermiyor mu? Ne zaman ki toplumu sarsacak bir suç işlendiği zaman irkilip nereye gidiyoruz? Kaçış nereye? Deme ihtiyacı hissediyoruz.
Belki diğer zamanlarda ise bana dokunmayan yılan bin yaşasın diyeceğiz... Bugün sana dokunmayan bu yılan gelecekte sevdiklerine dokunacak. Gelecekte toplumun temeli olan aileyi oluşturan bireyler yetiştirmesek bu tehlike hep var demektir?
Fıtrat olarak En güzel şekilde yaratılan insanoğlu aynı zamanda aşağıların aşağısı olma özelliğini hep yanında taşıyor.
Bu özellikleri taşıyan insan eğer gerekli eğitimle gerekli sosyal yapının içinde yetişmezse aynı zamanda cahil, aceleci, zalim, zora dayanamayan, nankör, gözü doymaz, şımarık özelliği de olduğu için en kıymetli varlık olma özelliğinden sıyrılıp bu günkü olduğu gibi aşağıların aşağısı olarak karşımıza çıkıyor.