Denilir ki; "İngiltere'de Hâkimlere maaş ödenmez. Onların sınırsız harcama yetkileri vardır. Kendilerine bir banka kartı verilir ve istedikleri harcamayı yaparlar."
Bir gün hâkimin bir tanesi; "nasılsa benim sınırsız harcama yetkim var. Bir deneyeyim bakayım istediğim parayı çekebilecek miyim?"
Kartını bankamatiğin uygun yerine yerleştirir ve 100 bin Sterlin yazıp "Giriş" tuşuna basar. 100 bin Sterlin şakır şakır para haznesine dökülmeye başlar ve hâkim hayretle olayı takip eder. Yine de makineye güvenmez tek tek sayar parayı. 100 bin Sterlinin kendisine verildiğini bir kez de bu yöntemle teyit eder.
Daha sonra "tamam" der. "Devletim bana güveniyor." Çektiği 100 bin Sterlini gerisin geri iade edip işlemini bitirir.
Ertesi gün banka görevlileri bu işlemin yapıldığını görürler ve yetkili müdürlerine, oradan da Maliye Bakanına, Adalet Bakanına durumu bildirirler.
Hakim çağrılır ve sorgulanır.
"Bu işlemi yapmaya neden gerek gördüğü?" sorulur kendisine.
O da;
"Benim sınırsız harcama yetkim var. Bir bakayım 100 bin Sterlin çektiğimde bana bir anda verilecek mi? Merak ettim ve denedim. Gördüm ki devletim bana güveniyor" diye ifade verir.
Sorgulayanlar da; "evet, devlet sana güveniyor ama sen devlete güvenmiyorsun" deyip görevine son verirler.
Gerçi masallar böyle biter ama ben bu hikâyeyi de masallar gibi bitireyim müsaadenizle…
Gökten 3 elma düştü. Biri benim başıma, biri sizin başınıza diğeri de parasına para katan, hakkı, adaleti, sıfıra getiren devlet görevlilerinin başına...
İyi yemeler, bol harcamalar.