16 Nisan yaklaşırken özellikle Avrupa Birliği üyesi kimi ülkelerin Türkiye düşmanı terör örgütlerine kucak açarak ülkemizin seçimine de açıkça taraf olmaları ve bu ülkelerde bakanlarımızın programlarının engellemeleri sebebiyle maske kelimesinin daha çok kullanıldığına şahit oluyoruz.
Mecazi anlamıyla ‘bir şeyin asıl mahiyetini gizlemek maksadıyla ortaya konulan aldatıcı görünüş, sahte çehre, yapmacık tavır’ demek olan maske kelimesini Çanakkale Şehitlerine şiirinde –Allah rahmet etsin-Mehmet Akif Ersoy Batı’nın gerçek yüzünü göstermek için kullanmış daha sonra İstiklal Marşı’nda bu yüzün ‘tek dişi kalmış canavar’ olarak resmetmişti.
İki yüz yıldan beri aydınlarımızın bir görüşte âşık olup uğruna deli divane olduğu bu afet-i devran İslam’ı boğmak üzere var gücüyle çullanmıştı üstümüze. Hayatı vahyin aydınlığıyla tanıyan şair bu durumu bana göre en mükemmel abide olan şiirinde şöyle dile getirmişti:
“Maske yırtılmasa hala bize afetti o yüz…/Medeniyet denilen kahpe hakikat yüzsüz.”
Geçe gün Cumhurbaşkanı’mız R. Tayyip Erdoğan’ın bir toplantıda maske kelimesini kullandığı bir cümlesi gazetelerde şu başlıkla haber oldu:
'Maskeli balo sona erdi'
İlim Yayma Vakfı Genel Kurulu'nda önemli açıklamalarda bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan "Maskeli balo sona erdi" ifadelerini kullandı. 19 Mart 17
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İlim Yayma Vakfı'nın Haliç Kongre Merkezi'ndeki genel kurul toplantısında konuştu. Batı'nın Türkiye'ye karşı mücadeleyi yeni bir safhaya taşıdığını söyleyen Erdoğan, Avrupa'nın imza attığı rezaletleri hatırlattı, “Son günlerde Avrupa'da yaşananlar, ülkemizde ve davamıza karşı yürütülen mücadelenin yeni bir safhaya geçtiğini gösteriyor. Şimdiye kadar maşalarıyla silah verdikleri, sırtını sıvazladıkları terör örgütleriyle, bir dolara satın aldıkları ajanlarıyla bizi sıkıştırmaya çalışanlar artık bizzat sahaya indiler. Kardeşlerim, maskeli balo sona erdi" dedi.
Yeryüzünde bütün zamanlarda ve mekânlarda insanlar içinde gerçek yüzünü maskeyle gizleyerek çıkarları için her yolu deneyenler hep olmuştur. Hacı bildiklerimizin hacı, hoca bildiklerimizin hoca, dost bellediklerimizin dost olmadıkları neden sonra nice toplumsal sarsıntılar yaşanmadan anlaşılamamıştır. Bu nedenle insanlık tarihi bir bakıma aldananlarla aldatanların hikâyeleriyle doludur.
Mehmet Akif merhum Çanakkale’de maskelerin yırtıldığını söylemiş, “Medeniyet denilen maskeli mahlûku görün; / Tükürün maskeli vicdanına asrın tükürün!” demişti. Atalarımızın yığınla uyarıları, yaşadığımız onca felaket, asırlar süren gafletimizden uyanmamıza kâfi geldi mi? Dost ve müttefik kelimeleriyle tanımlanan kişi veya toplumların mütebessim çehrelerinin ardındaki gerçek hüviyetlerini tanıyabildik mi? Yediğimiz zılgıtlar, uğradığımız ihanetler durumun hiç de öyle olmadığını gösteriyor. Bu nedenle Cumhurbaşkanımızın bir durum tespiti şeklinde ifade ettiği 'Maskeli balo sona erdi'sözünü ihtiyatla karşılamak gerektiğini düşünüyorum.
Düne kadar her şeyin moderninden bahsedilirdi şimdilerde post moderni tedavüle sokulmuş bulunuyor. Post modern darbeler, post modern ilişkiler, savaşlar hatta post modern aşklar vs…
Algı operasyonlarıyla hakikatler yalan; yalanlar hakikat yapılırken daha yeni, çağdaş maskelerin kullanıldığını dolayısıyla klasik maskeli baloların da daha şeytani özelliklere evirildiğini düşünemez miyiz?
Tıpkı iman tezeler gibi her şeyimizi yeniden tanımlamaya ihtiyaç duyduğumuz bir dönemden geçtiğimizi düşünüyorum. Aksi halde maskeli baloların biri biterken, mutasyona uğramış bir başkası başlayacak, yeni madrabazlar, hokkabazlar, düzenbazlar çıkacak aldatanlar ve aldananlar tarihi yeni vakalarla zenginleşmeye devam edecektir.
Nihayet…
Hal-i pür melalimiz- Allah korusun- bir şarkıda
“Tak etti canıma bu maskeli balo
Bu maskeli balo ve onun sahte yüzleri”
Mısralarıyla dile getirildiği gibi maskeler yüzün
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 23 Mart 17
