banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Allah’ın selamı rahmeti bereketi hepimizin üzerine olsun kıymetli kardeşlerim.

         Unutmayalım ki; her kadın biraz gökyüzüdür. Biraz çiçektir. Biraz yorgunluktur. Biraz serinliktir. Biraz hayaldir. Biraz güvendir. Biraz hüzündür. Biraz hasrettir. Kimisine göre hayat, kimisine göre ise memattır yani ölümdür ölüm onula yaşamak. Sonunda ise Cennetin ayakları altına serilen bir varlıktır, kadındır, Annedir. Çünkü Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) “Cennet annelerin ayakları altındadır.” müjdesinin muhatabı olan bir varlıktır ANNE! Tabi her anne buna layık değil haaaa…

         Eğer anne haddini, Rabbisini, Peygamberini, Kur’anını, giyim ve kuşamını, tesettürünü,  eşine karşı vazifesini bilir, evlatlarına nasıl davranacağını eşiyle beraber el ele kol kola vererek çocuklarını cehennem ateşinden, dünya kötülüklerinden, modasından, süslümalığından nasıl korunacağı bilincindeyse o zaman Muhammed (s.a.v.)’i doğuran “Âmine Hâtun Muhammed Anesi Ol sedeften doğdu ol dür dânesi.”nın muhatabı Hz. Âmine Hatun gibi anne olur.

         Yooook, eğer haddini aşarsa ebu cehilleri, Firavunları, Ebu lehepleri doğuran bir hiç kadar değersiz yaratık olur. Oysa Cennete ne kadar da yakışan bir mahlûktur ‘ANNE’! Ya Rab başta Fatıma annemi, okuyan kardeşlerimin annelerini cennetlik eyle… Ümmetin annelerine komşu eyle.

         Bakınız bize örnek olan bir anneden misal vermek isterim. Hz. Fatıma (r.a.)’ha annemizden…

         O ki,  müslümanların annesi olan Hz. Fatıma (r.a.)’ha o Fatıma ki;  Hz. Aişe (r.a.)’ha annemiz anlatıyor Hz. Fatıma (r.a.)’ha annemizi.

         Diyor ki; ben karanlık bir gecede Hz. Fatma (r.a.)’nın yüzünün aydınlığı ile iğneye iplik geçirirdim buyurur.

         Bir rivayete göre; Meşâhiru’n-Nisâ c. 2’in ve 107. Sahifesinde Hz. Fatıma (r.a.)’ha annemiz hayız ve nifas görmediği için kendisine Zehra adı verilmiş ve Efendimiz (s.a.v.)’de Betül lakabını vererek Zehra Betül olarak anılan annemiz Hz. Fatıma (r.a.).

         İşte o annemiz bir rivayete göre vefatı yaklaştığında gusletti. Kendisine kefen olacak yeni şeyler giyindi. Sonra sağ elini yanağı altına koydu, sağ yanı üzerine kıbleye doğru yatıp ve sonra şöyle vasiyette bulundu. Ben şimdi ruhumu teslim edeceğim. Beni hiçbir kimse açmasın, beni gusletmesinler. Ve beni sesiz bir şekilde geceleyin defnedin diye edepli olan Hz. Fatıma (r.a.) annemiz.

         İşte Hz. Fatıma’nın anneliğini örnek alan anneler hiç şüphesiz 365 gün hatırlanır, unutulmaz. Cennet onu, oda cenneti bekler. Rabbim dâhil eylesin anne ve babalarımızı, evlatlarımızı, kardeşlerimizi.

         İşte o anne eşi Ya Ali evlatlarımız Hasan ve Hüseyin aç, evde yiyecek yok onlar için bir şeyler alırmısınız der. Oysa Hz. Ali (r.a.)'nin sadece altı dirhemi var. Yiyecek almak için evden çıkıp giderken yolda kavga eden iki insan görür. Hz. Ali (r.a.) niçin kavga ediyorsunuz? Şu âlemde Allah (c.c.)'ı düşüneceğiniz yerde niçin birbirinizle mücadele ediyorsunuz? Diye sorar. Kavga edenlerden biri, diğerinden altı dirhem alacağı olduğunu ve onu vermediğini, söyleyince Hz. Ali (r.a.) dayanamayıp cebindeki altı dirhemi çıkarır ve alacaklıya verip evine hiçbir şey almadan eli boş olarak döner. Bunu gören “Cennet kadınlarının seyyidesi Hz. Fatıma (r.a.)”, Ya Ali hiç mi bir şey almadın? Diye sorunca, evet hiçbir şey almadım amma; ara düzelttim ya Fatıma der.  Hz. Fatıma'nın yüzünde nurlu bir gülümseme belirir. Memnundur kocasının bu güzel hareketinden.  Daha sonra Hasan'la Hüseyin ağlamaya başlarlar, açız diye Hz. Ali (r.a.) bu acı manzaraya dayanamaz ve evden çıkıp gederken, yolda bir adama rastlar. Elinde besili bir deve; Ya Ali bu deveyi sana satmak isterim, ucuza satacağım. Param yok der Hz. Ali (r.a.) olsun der adam. Bu deveyi sana vermeyi çok istiyorum.150 dirheme bu deveyi al sonra ödersin. Dediğinde Hz. Ali (r.a.) sonra ödemek üzere 150 dirheme o deveyi alır. 

         Yolda giderken başka bir adama rastlar. O adam Ya Ali der, ne güzel bir deve. Bunu 300'e alayım ne olursun sat bana beni kırma ve teklifimi reddetme. Hz Ali (r.a.) ama ben bunu 150 dirheme aldım der. Olsun ben çok beğendim diyerek deveyi satın alır.  Hz. Ali (r.a.) mutlu bir şekilde gider yiyecekleri alır ve evine döner. Sonra Peygamber (s.a.v.)'in huzuruna çıkar.  Efendimiz (s.a.v.) gülerek, gel der ya Ali gel de şu deve hikâyesini anlat bakalım deyince Hz. Ali başından geçenleri anlattıktan sonra Efendimiz (s.a.v.) Ya Ali sen ki ara düzelttin. Hz. Allah (c.c.) Cebrail ile sana deveyi sattı. İsrafil ile de satın aldı. Her kim ki ara yapar ve birleştirir, düzeltir, ikilikten insanları kurtarırsa o bendendir ya Ali buyurur Efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) Ya Ya. Rabbim bizleri onlarla cennete cem eylesin.

         Kıymetli kardeşlerim 365 gün özellikle 14 Nisan size ne hatırlatır. Galiba anneler günü diyeceksiniz.  Anneler günü 364 gün hatırlanmayıp 14 Nisan yani anneler günü olarak tahsis edilen bir güne sığdırılması bence dinen hoş bir amel değildir.

          Böyle bir günde ne acı ki, soğuk yuvada dondurma gibi donan anne baba ve evlatların ıstıraplarının yanısıra, 364 gün anne nedir? Nasıl bir varlıktır. Ne yer. Ne içer. Ne giyer sorularının cevapları Ağustos ayındaki kar gibi eriyip gidiyor vefakâr - cefakâr, hoşgörülü, sıkıntılı olan anneleri bizler değil ki bir gün yani 14 Nisan’a sığdırmak onları Cennet annelerin ayakları altındadır müjdesine nail olabilmek için rızasını kazanmak hatta gerektiğinde ellerinin yanısıra ayaklarının altını da öpmek için durmak yok yola devam demeliyiz.

         Ha bu arada herkes ama herkes en çok anneyi sever ya. Çünkü Kur’anın tabiriyle İsra suresi 23.ayette yüce Rabbimiz (c.c.) “sakın onlara of (bile) deme ve onları men etme (azarlama) lâkırdılarını kesme ve onlara güzelce hitapta bulun”  buyurduğu gibi onlara  “ÖF” bile söylenmemesi gereken ve Cennetin ayakları altına serilen bir varlıktır Anne. Bir merhamet abidesi olan anne en çok yavrusunu “ben yanarım yavruma, yavrum yanar yavrusuna,” türküsünü duyduğunda göz muslukları açılıp dökülür gözyaşları, böylelikle sevenler, sevilenler, sevgi seline kapılıp gider ömür denilen sona kadar.

 

         Giden bu anne veya kadın, imanlı İrfanlı ev hanımıdır. Öyleyse gerçek manada bir annenin beş duyu organlarından birileri olan tat alma duyusu olan dili de ev hanımı olmalı. Sevgisi ev hanımı olmalı. Hoşgörüsü ev hanımı olmalı. Vallahi Rahmetli annemi tanıyanlar bilir nasıl edepli, hürmetli, merhametli olduğunu hatta rahmetli babam eve geldiğinde önünden kalkar minderin üzerinde oturmasını sağlar bizde ondan alıştık babam eve gelince önünden kalkar ve babamın altına minder bırakır sonra diz üstünde otururduk imanın, irfanın, edebin güzelliğiyle tüm kardeşler. Ne kadarda özlemişim o altın kadar kıymetli, huzurlu mutlu olan geçmiş zamanlarımı.

Ya sizler… 

İslam’ın kadını olan anne, başta eşi ve çocukları evine geldiğinde bir sevgiye, bir hoşgörüye, bir selam ve sabaha olan ihtiyacına karşılık veriyorsa gerçek manada bir eş ve annedir. Cennetliktir, cennetlik.

 Yok, eğer bunları çok görenler varsa ki vardır. O zaman kusura bakmasınlar eşinin yanında değeri düşer, evlatlarının yanında değeri düşer, o sevgi muhabbet ne acı ki;  sevgi ve hoşgörünün olduğu başka bir köylere, limana sığınmaya başlar. Var olup da yok olanlara inat böyle bir durum karşısında insan olarak belki de hıçkıra hıçkıra ağlamak ister.

         Yetmedi evdeki huzursuzluğa, çöp bidonlarından çıkan masum günahsız çocukların dünyaya gelmesine sebep olan zalim anne ve babalara, sokak ortasında bıçaklanan, hançerlenen, kurşunlanan annelere ve yakılan, yıkılan yuvalara ağlamak ister.

 İşte o zaman adeta muma dönen tavuk döneri gibi anne-babalar dize, evlatlar ise yuvalarında olmayan ve yıkılan hayalleri için kafalarına vurmaya başlarlar.  Rabbim muhafaza eylesin.

Yine de her şeye rağmen 365 gün için de bir günde olsa hatırlama nezaketsizliğinde bulunan evlat ve annelere âcizane kardeşiniz ailecek 365 gün, beş vakit duanın yanısıra annelerini unutanlara inat okuduğumuz hatmi şerifleri başta Merhume Fatıma annemin, babamın, aile efradımın, kayın peder ve validenin, şehit olan yengemin, ekmeğini yediğimiz,  suyunu içtiğimiz komşularımızın anne ve babalarının ruhlarına hediye ettik. Hayatta olan gerçek manadaki annelerin ellerinden öper, “Cennet annelerin ayakları altındadır.” müjdesine rabbim onlarla beraber bizleri de dâhil eylesin. Annesi olanlar başta bu garip olmak üzere hayırlı dualarını almak üzere önce kendileri için sonra da benim için annelerinin ellerinden öpsünler.

Çünkü o anne eve geldiğini gördüğü halde yine de ısrarla geldin mi evladım geldin mi diyen.

 O anne göbek bağını makasla, bıçakla kesseler veya koparsalar da,  dağlar kadar büyük yürek bağıyla asla kopmayacak şekilde bağlanan.

         O anne yeter yemeyeceğim doydum anne dediği halde, kendi yemek tabağında bir kaşık daha alıp evladının tabağına aktaran.

O anne eve geç gelen evladı için eşine su içecem, uykum kaçtı bahaneleriyle yatağından kalkıp pencereden perdenin kenarından karanlık ve ıssız sokağa bakarak  “Ya Rebbena İhdina Evladena” dualarıyla çocuğunun yolunu bekleyen.

         O anne çocuğunun parmağına diken batsa, o acıyı kalbinde hisseden.

         Anne ilk dosttur.

         Karşılıksız, garazsız seven tek insandır ANNE!

         İşte unutulmaya yüz tutmuş fakat cennet ile müjdelenen bir anne ki evladına hasret olan, evladı tarafından bir günde olsa hatırlanıyorsa, tüm gerçek manada yuva kuran, yuvasındakileri üşütmeyen, ürkütmeyen, üzmeyen ağlatmayan, yetim ve öksüz bırakmayan anneleri rahmetle minnetle yâd eder, yuvasına, yavrusuna ihanet ederek, evlatlarını ya babadan veya anneden mahrum bırakan veya bunlara sebep olup, gül bahçeleri değil de, çöplüklerde, dikenler üzerinde tonlarca yük taşımaya layık olanları kınıyor, narı cehenneme duçar olmasını temenni eder, gerçek manada tüm yokluklara, acılara, sıkıntılara rağmen, yavrusunu yuvasını koruyan annelerin ellerinden öper, vefat edenlerden başta annem olmak üzere tüm annelerin Hz. Fatıma ya komşu olmalarını yüce Rabbim (c.c.)’den niyaz ederim. Eviniz gül gönlünüz gülşen olsun. Görüşünceye dek hoşça kalın dostça kalalım. Selam ve dua ile.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.