banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Ne geçim derdi, ne şehirleri yaşanmaz hale getiren trafik karmaşası; ne işsizlik, ne enflasyon… Bana göre en önemli sorunlarımızın başında anlamak ve anlatmak daha doğrusu anlamamak-anlatamamak gelmektedir.

        Zeki Müren’in sesinden dinlerken birçoğumuzu duygulandıran meşhur şarkının adını ödünç alıp başlıkta kullanmam konuya dikkat çekmek içindir.

        ‘Beni bir sen anladın, sen de yanlış anladın!’ sözü bu bakımdan oldukça manidardır.

        Evlerimizde aile üyelerimizle, mahallemizde komşularımızla doğru dürüst konuşamadığımız için, konuşanı dinlemediğimiz için, okumadığımız için, okusak da anlamadığımız için düştük bu hallere demek hangi yaraya merhem olabilir? Sorun hastalığın teşhisinde değil ki!

        Bir şekilde meramının anlaşılması için yalvarıp yakaranlara elindeki oyuncağını bırakıp da dönüp bakan olur mu? Olursa da sosyal medyada kullanacağı bir anlık görüntü malzemesi olarak bakıp geçecektir ihtimal.

        Herkes bir şey anlatıyor veya yazıyor. Anlatıcı yönünden bir sıkıntı yok; lakin anlatan ya hakikati anlatmıyor yahut anlattığına kendi de inanmıyor. Dinleyen sözün tamamını hiçbir şekilde dinlemiyor, dinlese de en güzelini bulup ona uyma gibi bir kaygısı da zaten yok. Olan şu: şimdilerde herkes kendi çalıyor, kendi dinliyor, kendi beğeniyor. Yahut sen, ben, bizim kız, bizim oğlan karşılıklı beğeniyoruz.

        En iyi anlamamız gereken Kur’an hakkında bile adeta anlaşılmasın diye basınımızda, medyamızda türlü garabetlerle karşılaşıyoruz.

        Eşimin ilaçlarını almak için gittiğim bir eczanede sıra beklerken sehpadaki gazetelerden birinde “Cemaat Tartışmalarıyla Yapılmak İstenen” başlıklı bir yazı dikkatimi çekiyor, okuyorum. Yazar, Graham Fuller’in İslamsız Dünya adlı kitabından seçtiği şu cümle ile giriş yapıyor: “ABD hâkimiyeti önündeki tek engel Sünni Müslümanlardır.” Bu cümlenin ardından Amerikalı bir ajanın kitabından konuyla ilgili başka ne gibi tespitler yapılmış diye hızla ilerliyorum satırlarda. Derken kaynağı belirsiz bir hadis görüyorum. Bu hadis yazıdaki temaya destek için kullanılmış. Hadise göre Peygamber efendimiz şöyle söylemiş: “Kur’an’dan kendi aklı, düşüncesi ve bilgisi ile mana çıkaran kâfirdir.”

        Tuhaf!

        Tuhaf; çünkü yüce kitabımız Kur’an’ın insanları ısrarla akletmeye, tefekkür etmeye çağırdığını bilmiyor olabilir mi bu satırların yazarı? Makbul Müslüman için belirlenen ölçüye bakar mısınız? Üstelik Kur’an’da Kamer suresinin 15, 17, 22 ve 32. ayetlerinde Rabbimiz “Doğrusu Biz, bu Kur’an’ı ders alınsın diye kolaylaştırdık; öyleyse yok mudur ders alan?” demiyor mu? Graham Fuller denen CİA ajanına göre kendi aklı, düşüncesi ve bilgisi ile Kur’an’ı anlamaya çalışmayan Müslümanlar ne diye ABD hâkimiyeti önündeki tek engel olsun ki!

        Biraz daha ilerleyince Kur’an’ı kendi aklımızla, kendi düşüncemizle anlamaya çalışarak kâfir olmak gibi tehlikeli bir duruma ne sebeple düşmememiz gerektiğinin izahıyla karşılaşıyorum. Yazara göre sebep şu: “Selçuklunun, Osmanlının bayraktarlığını yapmış İslam büyükleri yazacak ne varsa yazmış, anlatacak ne varsa anlatmış.”

        İmam-ı Rabbani de demiş ki: “İslamiyet için söylenecek bir söz kalmadı, hepsi söylendi, yazıldı.”

        Adam açıkça ‘okuma’, ‘anlama’, ‘düşünme’, ‘kafa yorma’; ‘çünkü senin yerine düşünenler düşünmüş, söylenecekler söylenmiş, otur oturduğun yerde, şeyhin, üstadın, gavsın ne diyorsa yap, ötesine karışma, senin aklın bunlara ermez!’ demiş olmuyor mu?

        Anlama ve anlatma çabamız insan olmanın olmazsa olmazı, bu çaba için muhtaç olduğumuz kudret aklımızı kullanmak. Nitekim Rabbimiz Enfal 22’de şöyle buyuruyor:

        “Allah katında canlıların en şerlisi, aklını kullanmayan (gerçek) sağır ve dilsizlerdir.”       

        Tasavvurlarımızdaki yamukluğu ancak aklımızı kullanarak düzeltebiliriz. Bu düzelmedikçe dilimiz düşüncelerimizi iyi anlatamayacak.

        Anlatabilseydi, anlaşabilirdik.

        Zeki Müren de yalvar yakar:

        “Ne olur anla beni 
        Koyma bu canla beni 
        Onmaz yaralarım var 
        Acıma dağla beni”  diye feryat etmezdi.

        Selamların en güzeliyle…

        Hacı Halim Kartal  08.08.2018

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.