Dün Malazgirt’ten yükselen sesler dolaştı memleket semalarında dalga dalga.
Büyük zaferin 947. Yıl dönümünde devletin zirvesi oradaydı. Verilen birlik mesajları önemliydi. Başkan Recep Tayyip Erdoğan güçlü olmaktan söz etti. Güçlü olmanın birlikle mümkün olduğunu vurguladı her konuşmasında olduğu gibi. Güçlü olmazsak üzerimize akbabalar gibi saldırmaya hazır düşmanlarımızın en zayıf olduğumuz anları kollayıp durduklarını, hedeflerinin Tayyip Erdoğan ve partisi değil, Türkiye olduğunu, gücümüzü kırmak için içten ve dıştan her yolu denediklerini, bundan asla vazgeçmeyeceklerini dile getirdi. MHP lideri Devlet Bahçeli de Bizans’ın var olduğunu, ülkemize yönelik son ekonomik saldırıların Bizans oyunları olduğunu, bunların intikam duygularının hiçbir zaman kaybolmadığını ‘su uyur düşman uyumaz.’ Atasözüyle ifade etti.
Malazgirt’i ve Malazgirt ruhunu canlı tutmamız gerekiyor. Bana göre Zafer Haftası’nda devlet millet kaynaşmasının güzel bir örneği olarak Malazgirt buluşması ve oradan verilen mesajlar isabetli ve bir o kadar da güzel olmuştur.
O gün “Malazgirt’te sadece bir zafer kazanmakla kalmadık. Biz Malazgirt’te aynı zamanda millet olduğumuzu hem de nasıl bir millet olduğumuzu cümle âleme ilan ettik. Malazgirt’i nasıl bir millet haline gelerek zafere dönüştürdüysek Haçlı Seferleri’nin de Moğol istilasının da dört bir yandan uğradığımız tüm saldırıların da üstesinden aynı hissiyatla geldik. Şayet Malazgirt ruhunu yaşatmayı başaramazsak geçmişimizle birlikte geleceğimizi de kaybederiz.” diyen Başkan’ın cümleleri Malazgirt’tten yükselen sesler içinde en anlamlı olanlardı.
Malazgirt’ten yükselen seslerde tekbirler vardı ve bu sesler şairlerimizden Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’nun harika mısralarıyla birleşerek duyguların doruğuna çıkarıyordu milleti zafer günlerinin atmosferine taşıyarak.
“Aylardan Ağustos, günlerden Cuma
Gün doğmadan evvel iklîm-i Rum'a
Bozkurtlar ordusu geçti hücuma
Yeni bir şevk ile gürledi gökler
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber
Önde yalın kılıç Türkmen Başbuğu
Ardında Oğuz'un elli bin tuğu
Andırır Altay'dan kopan bir çığı
Budur, Peygamberin övdüğü Türkler...
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber
Yiğitler kan döker, bayrak solmaya,
Anadolu başlar, vatan olmaya...
Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!
En güzel marşını vurmadan mehter
Ya Allah...Bismillah... Allahuekber”
Yahya Kemal Beyatlı ‘Türk İstanbul’ adlı makalesinde İstanbul’un fethi ile Malazgirt Zaferi arasında bağ kurar: “Malazgirt muzafferiyetinin neticesi olarak, on sene sonra Anadolu fatihi Kutulmuşoğlu Süleymaman’ın Türk atlılarıyla- şimdi Bağdat Caddesi dediğimiz yoldan- 1081’de Üsküdar’a gelişi ne kadar düşündüren bir vakıadır. Ayasofya kubbesini, Üsküdar’dan dünya gözüyle gören ilk Türk ordusu budur.” Sözleriyle İstanbul’un fethine Türklerin bu tarihte karar verdiğine vurgu yapmıştır.
Tarih, millet ve medeniyet vurgusunu daima yineleyen Yahya Kemal, Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiirinde, bu sürekliliği Malazgirt'le bağdaştırarak şöyle ifade eder:
"Gördüm ön safta oturmuş nefer esvablı biri
Dinliyor vecd ile tekrar alınan Tekbîri,
Ne kadar sâf idi siması bu mü'min neferin!
Kimdi? Bânisi mi, mimârı mı, ulvî eserin,
Tâ Malazgird ovasından yürüyen Türkoğlu
Bu nefer miydi? Derin gözleri yaşlarla dolu,
Yüzü dünyâda yiğit yüzlerinin en güzeli
Çok büyük bir işi görmekle yorulmuş belli;
Hem büyük yurdu kuran hem koruyan kudretimiz
Her zaman varlığımız, hem kanımız hem etimiz."
Malagit’ten yükselen seslere 27 Ağustos Pazartesi günü Yeni Şafak’ta çıkan Malazgirt’te açılan kapı: başlıklı yazısıyla katılan İbrahim Karagül de bugün ülkemize karşı dalga dalga gelen saldırıların nedenlerini Malazgirt’le ilişkilendiriyor: “15 Temmuz bundandır, terör bundandır, Suriye’nin kuzeyinden kuşatma planları bundandır, NATO içinden gizli gizli vurmaları bundandır, ABD’nin terörle ortaklık yapıp Türkiye’nin belini kırma çabaları bundandır, Avrupa’nın topyekun Türkiye düşmanlığı bundandır.”
Malazgirt’tten yükselen seslere her zaman hele bugünlerde iyi kulak vermeli derim.
Selamların en güzeliyle…
H. Halim Kartal 28 Ağustos 18