Eğitim, çocuklarımızı nitelikli ve erdemli yetiştirme faaliyetidir. Erken yaşta çocuklarımızın yeteneklerini keşfetmeli, geliştirmeli; onları ahlaklı ve erdemli hâle getirmeliyiz. Eğitimli insan, ülkenin geleceği demektir.
Ak Parti döneminde Türkiye imar gördü, kalkındı, ABD sömürgesi muamelesinden kurtuldu, emperyalist Amerika’nın açık hedefi hâline geldi.
Herkes biliyor ki; Cumhuriyetin ilan edildiği yıllarda Türkiye zayıftı, Yunanlıları yenmiştik ama Yunan’ı bize musallat eden ve bütün İslam ülkelerini sömürgeleştirme çabası içinde olan İngiltere ve Fransa’ya meydan okuyacak güce sahip değildik. Lozan’da Misak-ı Milli sınırlarından vazgeçtik ve sömürgeci İngiltere’nin isteği üzerine hilafeti kaldırdık. Dünya Müslümanları başsız ve sahipsiz kaldı, sömürgeciler derin nefes aldı.
Eğer Türkiye veya bir başka İslam devleti kalkınır, nükleer güce sahip olur, emperyalistlere meydan okursa İslam dünyası bu güç etrafında toplanır. Bu durum, Batı emperyalizminin sonu olur.
Bu sebeple 15 senedir zincirlerini kırmaya çalışan Türkiye üzerine gizli-açık oyunlar oynanıyor. İnsanımızın yeteneklerini geliştirmemesi ve ülkemizi kalkındırmaması üzerine programlanan eğitim sistemi onarılıyor, bu da zaman alıyor, alacak.
Ak Parti döneminde eğitim sistemi darbeci zihniyetin vesayetinden kurtarıldı.
Milli Güvenlik Kurulu’na rapor veren milli güvenlik dersi öğretmenleri okullara gelmez oldu.
Eğitim 8 yılken 12 seneye çıktı.
Kalabalık sınıflar (göç alan büyük şehirler hariç) yerine 20-25 kişilik sınıflara bıraktı.
Öğretmenlik itibarlı hâle geldi. Ben öğretmenliğe başladığım 1976 yılında özel okul ve dersane öğretmenleri itibarlı idi, milli eğitimden oralara transferler yapılırdı, şimdi akım tersine döndü.
1990’lı yıllarda Almanya’da bulundum, orada devlete geçmek isteyen öğretmenler görmüştüm, şimdi ülkemizde aynı durum söz konusu, atanmak isteyen öğretmenler sıra bekliyor.
Ülkemizdeki üniversite sayısı 76’dan 206’ya çıktı. Kazalara kadar yüksekokul açıldı.
Milli Eğitim’de yurt dışı görmüş öğretmen sayısı bir elin parmaklarını geçmezdi. Anadolu’yu geziyorum, her yerde proje yapıp Avrupa ülkelerini dolaşmış meslektaşlarıma rastlıyorum.
Eğitim sisteminin maneviyat ve ruhsal zekâ eğitiminden haberi yoktu.
Ak Parti seçmeli de olsa her okula Kur’an, siyer ve temel dini bilgiler dersi koydu.
Bu derslerin mecburi hâle getirilmeli, istemeyen veli dilekçe verip “ahlak dersi” aldırmalı. Almanya’da din dersi ilkokul birden lise sona kadar iki saattir, mecburidir, istemeyen veli dilekçe verir ve din dersi yerine ahlak eğitimi aldırır.
Sinop, Yozgat, Kastamonu, Karabük, Bartın, Kırşehir, Çankırı, Konya gibi Anadolu şehirlerinde konferanslar verdim. Sınıflar özel okul gibi, 15-20 kişi. İstanbul, Gaziantep, Urfa, Adana gibi göç alan büyük şehirlerde ikili eğitim ve kalabalık sınıflar var. Öteki şehirlerde ideal seviyede.
Cumhuriyet tarihinde hiç denenmeyen ve telaffuz dahi edilmeyen hafızlık eğitimi imam hatip ortaokullarında yapılmaya başlandı. Birçok yerde imam hatip ortaokulları hafız yetiştiriyor. Müstakil hafızlık okulu olmayan yerlerde hafızlık sınıfı bulunuyor.
Konya’da sadece hafız öğrencileri alan imam hatip lisesi gördüm.
1980 darbesi sonrasında imam hatip lisesi açmak yasaklanmıştı. On yıllık Kenan Evren döneminde sadece Beykoz’da ve Tunceli’de iki imam hatip lisesi açıldı.
1997 28 Şubat sürecinde imam hatip ortaokulları kapatıldı, birçok imam hatip lisesisin kapısına kilit vuruldu.
Ak Parti döneminde kilitler kırıldı, imam hatip ortaokulları yeniden açıldı, imam hatip liselerinin sayısını artırdı.
Meslek lisesi öğrencilerine üniversiteye girişte uygulanan katsayı engeli kaldırıldı.
Okullarda ve devlet dairelerindeki başörtüsü yasağı kalktı. Dindar insanlara uygulanan ikinci sınıf insan muamelesi son buldu.
28 Şubat sürecinde Merve Kavakçı Meclis’ten DSP’lilerin “Dışarı! Dışarı! Dışarı!” çığlıkları ile kovulmuş, bütün devlet kurumlarında şiddetli başörtüsü yasağı uygulanmıştı. Eyüp Anadolu İmam Hatip Lisesi’nde öğretmen iken okulunu kapısına polis konulduğunu ve başını örten kızların okula alınmadığını gözlerimle gördüm. O zulmü ve zulme direnen öğrencilerimin direniş günlüğünü “Çığlık” adlı kitapta gün gün anlattım.
Hançer Saplı Yüreğimde romanım ise üniversite kapılarında bekletilen başörtülü öğrencilere uygulanan zulmü ve direnişi konu alır. O günleri hatırlamayanlara tavsiye ederim.
Maneviyat eğitimi her okulda önem kazandı, dinini ve inancını öğrenmek isteyenlere okullarda imkân sunuldu.
Okullarda robotik kodlama, bilgisayar sınıfları, her okula internet var, akıllı tahtalar hizmet ediyor.
İllerdeki organize sanayi bölgelerinde iş garantili, meslek liseleri açılıyor. Sanayinin istediği teknik elemanı yetiştirmek için bu okullara özel önem veriliyor.
Diyanet anaokulları açtı, erken maneviyat eğitimini başlattı.
Ak Parti öğretmen yetiştirme sistemi kuramadı. Öğretmenin verimliliğini ölçme sistemi getirmedi. Testiyi kıran ile suyu getiren aynı maaşı almaya devam ediyor.
Öğretmenin verimliliği ölçülmeli, başarılı olanlara haziran ayında tatile çıkarken bir maaş ödül verilmeli.
Ak Parti eğitime ruh kazandırmak için uğraştı, uğraşıyor. Öğretmen yetiştirme sistemi kurup bilgi sunmak kadar maneviyat eğitimi verecek öğretmen yetiştirene kadar bu alanda yetersizlik devam edecek.
Eğitimde bunca iyileştirme yapan ve ülkeyi 15 senede 5 kat kalkındıran Recep TayyipErdoğan liderliğindeki Ak Parti’ye, eğitimci olarak teşekkür ediyor; belediye seçimlerinde destekliyorum.