Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, BM Genel Kurulu'na hitap hitap ediyor. Erdoğan'ın açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Sayın Başkan, değerli devlet ve hükümet başkanları, sayın genel sekreter, kıymetli delegeler sizleri şahsım, ülkem ve milletim adına en kalbi duygularımla,saygıyla selamlıyorum.
BM Genel Kurulu'na bir kez daha seslenme fırsatı bulmaktan bahtiyarlık duyuyorum.
Genel kurul başkanlığını tamamlayan sayın Fransis'i tebrik ediyorum görevi devralan sayın Yang'a başarılar diliyorum.
"FİLİSTİN'İ TANIYIN" ÇAĞRISI
Dost ve kardeş Filistin'in temsilcisinin üye ülkeler arasında hak ettiği yerde görmekten memnuniyeti ifade etmek istiyorum.
Filistin'li tanımayan diğer devletleri de bu kritik dönemde tarihin doğru tarafında yer alarak Filistin devletini bir an evvel tanımaya davet ediyorum.
Buradaki dostlarımın çoğunun ekranlarda seyrettiği krizleri biz an be an yaşıyor ve yönetmeye çalışıyoruz. Sizlere gerilimin uzağında değil kalbinde yer alan ülkenin lideri olarak sesleniyorum.
KATLİAM ŞEBEKESİNİ DURDURMAK İÇİN DAHA NEYİ BEKLİYORSUNUZ?
Ey insan hakları örgütleri Gazze'dekiler insan değil mi? Filistin'deki çocukların okuma, yaşama, sokakta oynama hakkı yok mu? Ey Basın kuruluşları İsrail'in ofisini bastığı kuruluşlar sizin meslektaşınız değil mi?
Ey BM Güvenlik Konseyi, Gazze soykırımının önüne geçmek, bu zulme, bu barbarlığa 'dur' demek için daha neyi bekliyorsunuz? Filistin halkıyla birlikte kendi vatandaşlarının canını tehlikeye atan katliam şebekesini durdurmak için daha neyi bekliyorsunuz?
Ey İsrail'e kayıtsız şartsız destek verenler bu vahşete ortak olmanın utancını daha ne kadar yaşayacaksınız? Çocuklar ölürken bebekler can verirken uluslararası toplum da çok kötü bir sınav verdi. Bu çok büyük bir ahlaki çöküşün göstergesi.
"FİLİSTİN HALKININ DİRENİŞİ ASİL VE KAHRAMANCADIR"
İsrail apaçık bir soykırım uygulamakta, topraklarını adım adım işgal etmektedir. Özgürlüğü, bağımsızlığı, en temel hakları gasp edilen Filistinliler ise son derece haklı bir biçimde bu işgale, etnik temizlik faaliyetlerine karşı meşru direniş haklarını kullanmaktadır. Filistin halkının topraklarını işgal edenlere karşı sergiledikleri haklı direniş, gayrimeşru gösterilemeyecek kadar asildir, onurludur, kahramancadır. Buradan bir kez daha canları pahasına vatanlarını savunan Filistinli kardeşlerimi yürekten selamlıyorum.
Sahne önünde güya ateşkes için uğraşanlar arka planda soykırımı gerçekleştirmesi için İsrail'e silah ve mühimmat göndermeye devam ediyor.
İSRAİL'İN LÜBNAN'A SALDIRILARI
Lübnan halkının ve hükümetinin yanındayız. 41 bin insanı katledenler, işledikleri suçların hesabını vermeden vicdanlar rahata kavuşamaz. İsrail'in işlediği suçların cezasız kalmaması için Güney Afrika Cumhuriyeti tarafından Uluslararası Adalet Divanı'nda açılan davayı destekliyoruz. Müdahillik başvurusunda bulunduğumuz bu davada adaletin tesis edilmesi için ne gerekiyorsa yapacağız.
Ayşenur Ezgi Eygi kızımızın da kanının yerde kalmaması için her türlü hukuki mücadeleyi veriyoruz, vereceğiz.
1967 sınırları çerçevesinde bağımsız, egemen bir Filistin devletinin kurulması artık ertelenemez. İlk kıblemiz Mescid-i Aksa ve Harem-i Şerif'e yönelik saldırıları da yakından takip ediyoruz. Tüm bunları söylerken Tayyip Erdoğan olarak bu kürsüde hamasetin diliyle konuşmuyorum. Burada tarihimden, ecdadımın vicdanlı duruşundan aldığım cesaretle konuşuyorum. Biz, tarih boyunca daima mazlumun yanında, zalimin ve zulmün karşısında olmuş bir milletiz.
Bundan 500 yıl önce engizisyondan kaçan Musevilere de Hitler'den kaçan Yahudilere da kucak açtık. Bizim, İsrail halkına yönelik düşmanlığımız yoktur. Müslümanların sırf inançları yüzünden hedef alınmasına nasıl karşıysak, antisemitizme de karşıyız. Sorunumuz zalimle ve zulümledir. Şunu herkes bilsin ki, biz hakkı haykırmaktan çekinmeyiz. Birileri rahatsız olsa da doğruları söylemekten korkmayız. İnşallah sonuna kadar haklının yanında durmaya, doğru bildiklerimizi acı da olsa söylemeye devam edeceğiz.
"MONTRÖ'YÜ TİTİZLİKLE UYGULAYACAĞIZ"
Ukrayna'daki savaş üçüncü yılını bitirirken, barışın tesisinden halen uzaktayız. Silahlanma yarışı hızlandıkça diplomasinin alanı giderek daralıyor. Yine bu süreçte Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni titizlikle uygulamaya devam edeceğiz.
"KIBRIS'TA TECRİT SONA ERMELİ"
Bugün uluslararası toplumu bir kez daha Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ni tanımaya, diplomatik, siyasi ve ekonomik ilişkiler kurmaya davet ediyorum. Kıbrıs Türklerinin müktesep hakları olan egemen eşitlik ve eşit uluslararası statüleri yeniden tescil edilmeli, tecrit artık son bulmalıdır."