Manavgat’ta çıka(rılan)n Orman yangını yüreğimizi yaktı. Yerimizde duramadık olay yerine kadar üç arkadaş gidip görelim dedik.

Dehşetin boyutlarını hepiniz gerek sosyal medyadan gerek televizyonlardan görüyorsunuz. Sözün bittiği yerdeyiz.

Manavgat ile başlayıp ülkenin birçok yerinde devam eden  yangınlar göründüğü gibi masum piknik sonrası veya ateş sıçraması izmarit gibi şimdiye kadarki tipik yangının çıkış sebeplerinden öte özelikle zamanlaması ve yer seçimi olarak planlanmış programlanmış ona göre çıkarılmış yangınlar diye düşünüyorum.

Bu yangınları çıkartan ateşi atan şu veya bu hainler, örgütlerin maşaları olabilir. Onların hepsi birer maşa ve bu olayın boyutu arkasında uluslararası istihbarat örgütlerinin olduğu, hedefin Türkiye Cumhuriyeti Devleti olduğu Anadolu Coğrafyası olduğu da bir gerçekliktir. Güzel ülkemizi yangın yerine çevirmek isteyen planlı programlı bir operasyon olduğunu düşünüyorum.

Her zaman söylediğim gibi şimdi de söylüyorum. Bu olaylar siyaset yapılamayacak kadar hassas ve milli bir güvenlik meselesidir.

Sosyal Medyada böyle bir kaosu Tayyip Erdoğan’ın gitmesi ile endeksleyenler asla bu ülkenin evladı olmazlar. Bu tür alçaklıktan meded umanlar haindirler, şerefsizdirler, namussuzdurlar. Ne demek? Birilerini iktidardan götürmek için benim ülkemi, benim ormanlarımı yakmasını beklemek, daha çok büyük yangınlar çıksın demek, yangından ülkeyi yönetenleri sorumlu tutmak... Bunun adı siyaset de olamaz fikir hürriyeti de olamaz. Bu düpedüz ihanettir, alçaklıktır, kahpeliktir ..

İnşallah yanılırım ben. Ama bu işin büyümesinden korkuyorum. Başka yerlere yayılmasında korkuyorum.

Her şeyden ümidini kesen şerefsizler, ormanları yakarak, yerleşim yerlerini yakıp yıkarak, iktidarı yıkmak istiyorlar.

Gündüz gözü ile Manavgat Bölgesi'ne gittim. Yol boyunca sıralanan ormana bakınca keyif aldığım o güzelim ormanların o yüzyıllık çam ağaçlarının ve içindeki bizim görüp göremediğimiz canlı unsurların yanmasını görmek bir insan olarak bir doğasever olarak sözle izah edilebilecek şeyler değil.

Yangın sahil tarafında söndürülmüş veya kontrol altına alınmış. Zarar ziyanı ve o kadar canlının evin yok oluşu, insanların feryadı yürekleri parçalıyor.

Yangın Özellikle Oymapınar ve Taşağıl bölgesinde ormanlık alanda devam ediyor…

….

Ülkemizde çıkan orman yangınları sonucu kül olan o güzelim ormanları halini düşünmek bile istemiyor insan.

Seydişehir yangın konusunda, şimdiye kadar böyle büyük bir vukuatı Allaha şükür yaşamadı.

Son günlerde dağlara giden varsa barut gibi en ufak bir köz parçası bile Allah esirgesin büyük felaketlere yol açabilir.

Her konuda duyarsız olduğumuz gibi bu konuda vurdumduymazlığımız had safhada. Değerlerimize sahip çıkmak nasıl bu nimetlerden yararlanıyorsak, bunları korumasını da bileceğiz.

Bu değerler bizim ve gelecek nesillere taşımakta bizim sorumluluğunuzdadır, bunu unutmayalım.

Her zamankinden biraz daha teyakkuzda olalım. Şüpheli durumlarda hemen yetkileri arayarak emniyet, jandarma ve devletin diğer ilgili kurumlarını arayalım onlara yardımcı olalım. Mümkünse tehlike oranı yüksek yerlere değil de daha az orman olan yerlere gidip pikniğimizi yapalım.

Tüm ormanlarımız kıymetli ama özellikle Seydişehir'in okjisen deposu olan Tınaztepe –Agaçtepesi-Karakışla –Yeniceköy-Taraşçı –Gökçehüyük ve adını sayamadığım daha nice çamlık alanlar daha hassas bir şekilde korunmalı diye düşünüyorum.

Allah yardımcımız olsun.