‘Şiirin peşinde miydik, şiir bizim peşimizde miydi ya da şiir mi bizi kovaladı biz mi şiiri kovaladık?’ sorularının cevabını düşünmeden yola revan olduk.
Aracımızla Konya’dan Şanlıurfa’ya seyrederken esprilerimiz de gırla gitti. “El deliye hasret biz şiire hasret.” “Bir şiir okumak için 1700 kilometre yol tepene ne denmez ki?” “Şiirin fendi, şairi yendi.” ve daha niceleri... Sebep şiirdi ama asıl olan ‘dostluktu’, ‘kardeşlikti’, ‘edebiyattı’, ‘edepti’, ‘tarihti’, ‘bilgiydi’, ‘görgüydü’, tabi ki ‘şiir sevdası’ydı.
Cihannüma Derneği’nin dördüncüsünü düzenlediği ‘Anadolu Şiir Akşamları’ bu kez Peygamberler Şehri Şanlıurfa’da icra edilecekti.
Birincisinin Amasya’da, ikincisinin Aksaray’da, üçüncüsünün Kastamonu’da dördüncüsünün de Şanlıurfa’da düzenlendiği etkinlikten, birkaç senedir tanıma şerefine nail olduğum, Konya Büyükşehir Belediyesinde birçok görevde bulunmuş ve Genel Sekreterlik görevi yapmış, Konya İl Kültür Müdürlüğü görevinde bulunmuş ve kültür sanat alanında birçok eser üretmiş olan, Şair ve Yazar Salih Sedat Ersöz Hocam sayesinde haberdar oldum.
18 Ağustos 2024 tarihinde Kastamonu’ya Salih Sedat Ersöz, Ahmet Şener ve ben birlikte katılmış ve bu sayede Kastamonu’yu görme, tanıma fırsatı bulmuştuk.
Bu defa, Şanlıurfa’da yapılacak olan ‘Anadolu Şiir Akşamları’na, çemberimizi daha da geniş tutarak, Şair ve Yazar Hasan Ukdem, Şair ve Yazar Yakup Çak arkadaşlarımızla birlikte yine Şair ve Yazar Salih Sedat Ersöz, Şair Ahmet Şener ve bendeniz Tayyar Yıldırım olarak, 24 Ocak 2025 Cuma günü hedefimiz olan Şanlıurfa’ya ulaşmak üzere sabah saat sekizde Konya’dan ayrıldık.
Karapınar, Ereğli güzergâhından Ulukışla’ya ulaştık. Ulukışla’ya gelince, hem şiir peşinde koşup hem de Faruk Nafiz Çamlıbel’i ve ona ait olan edebiyatımızın şaheseri olan Han Duvarları şiirini hatırlamamak olmazdı.
“Yağız atlar kişnedi, meşin kırbaç şakladı,
Bir dakika araba yerinde durakladı.
Neden sonra sarsıldı altımda demir yaylar,
Gözlerimin önünden geçti kervansaraylar...
Gidiyordum, gurbeti gönlümle duya duya,
Ulukışla yolundan Orta Anadolu'ya...
Şair, Ulukışla Yolu’ndan Orta Anadolu’ya gitmiş olsa da biz Ulukışla Yolu’ndan Güneydoğu Anadolu’ya gidiyorduk. Araçtaki arkadaşlarıma ‘emrivaki’ yapıp bu uzunca şiiri baştan sona kadar okudum. Her ay mutlaka bir defa okuduğum Han Duvarları şiirine aitocak ayı kontenjanımı da böylece kullanmış oldum.
Pozantı, Tekir Yaylası derken Cuma saatine doğru Adana’ya ulaştık. Cuma namazını Adana’da eda ettikten sonra tekrar yola koyulduk. Bundan sonraki yol üzerinde gördüğümüz mekânlar hep, 6 Şubat depremini yaşamış insanların mekânlarıydı. Her yer depremin izlerini taşıyordu. Bütün yerleşim bölgelerinde‘konteynır kentler’ ve yerleşim bölgelerinin, daha dağlık kesimlerinde yenilenen depreme dayanıklı inşaat şantiyeleri göze çarpıyordu. Allah devletimize güç, orada yaşayanlara da sabır ve metanet versin.
Akşama doğru bize tahsis edilen Şanlıurfa Orman Bölge Müdürlüğü Sosyal Tesislerine intikal ettik. O akşam istirahat ile geçti vaktimiz.
Cumartesi günü saat 14.00’da servis araçlarıyla Balıklı Göl ve Halilurrahman Camii bölgesini gezme fırsatı bulduk. Daha sonra Mescid-i Aksa Şairi Mehmet Akif İnan’ın Urfa’da bulunan kabrini ziyaret ettik. Bu ziyarete Şanlıurfa İl Milli Eğitim Müdürü Asım Sultanoğlu ve şairin oğlu Hayati İnan’da katıldılar. Burada şairin Mescid-i Aksa Şiiri, Mehmet Sarmış tarafından okundu.Oradan da akşam, programın icra edileceği ‘Mevlana Celâleddin Rumi Külliyesi’ne ulaştık. Mevlana Diyarı Konya’dan, Şanlıurfa’daki Mevlana Külliyesine...
Program, saat 20.00’de başladı. Programın sunumunu, aynı zamanda koordinasyondan da sorumlu olan Tokat Milli Eğitim Müdürümüz Hüseyin Kır yaptı.
Önce Şanlıurfa Cihannüma Derneği Şube Başkanı Mehmet Emin Kılıç, ardından Cihannüma Derneği Genel Başkanı Av. Rıza Yorulmaz konuştu. Şanlıurfa Valimiz Hasan Şıldak’ın konuşmasıyla şiir okumalarına geçildi. Şiirler, şairlerin isimlerinin alfabetik sıralamasına göre okundu. Tabi bu okumalar hep alfabetik sıraya göre yapıldığı için şahsen benim hem ismim hem de soy ismim listenin hep sonlarında yer bulabiliyor.Tabi burada sözkonusu olan şahsımın durumu değil, benim gibi isimleri alfabenin son harflerinden oluşan diğer bütün şairler hep program sonunda okuyorlar şiirlerini. “Bazen de alfabetik sıralamanın tersinden yani sondan başa doğru da yapılması” önerimi buradan yapmış olayım. Ha denilebilir ki “Okuma listesinin orta kısımlarında kalanlar, sıralama baştan sona doğru yapılsa da sondan başa doğru yapılsa da hep orta kısımda kalıyorlar, ona ne yapmalı?” Ne diyebilirim ki ona da bir başka arkadaşımız çözüm önerisi sunsun.“Ne önden git ne de arkada kal, hep ortalarda idare et!” denilebilir mesela. Tabi yazımız uzun olacak bu yüzdenarada bir espri de yapmalı...
Ardından, etkinliğe katılan şairler; Musa Kaldı, Rıza Yorulmaz, Osman Mesten, Kudret Bülbül, Ahmet Şener, Muhammet Fatih Akkurt, Mehmet Osmanoğlu, Hasan Ukdem, Tayyar Yıldırım, Yakup Çak, Adnan Çalık, EyyüpAzlal, Abdurrahman Karakaş, Mehmet Bahsi, (Gazi) Hüseyin Kılbaş, Murat Bağış, Adnan Çalık, Salih Sedat Ersöz, Şaban Çetin, Mehmet Sarmış, Sezai Çiçek, Mehmet Gözükara, İlker Gülbahar, İmran Tekin, Mahmut Kılıç, Deniz Tavus, Yusuf Gökbakan, Süreyya Aydın, Kazım Gök, Halil Manuş, Ferhat Bülent Demirtaş, Hüseyin Murat Özkatar şiirlerini okudular.
Ben, konusu Gazze’de yaşananlarla ilgili olan ‘Duy Artık Dünya’ isimli şiirimi okudum.
“Adalet” diyorsun kim için, neden?
İşkence görmedik kaldı mı beden?
Bitiyor bir millet, razısın dünden,
Kalmadı Gazze’de soy artık dünya!
Programa Şanlıurfa Valimiz Hasan Şıldak’ın katılımı ve tıpkı Kastamonu’da yapılan programda Kastamonu Valimiz Meftun Dallı’nın yaptığı gibi programın sonuna kadar salondan ayrılmayıp izlemesi benim dikkatimi çeken bir husustu. Valilerimizin böyle davranmaları bu etkinlikleri icra edenler ve katılımcılar için bir şeref vesilesidir. Kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
Yine Kastamonu’da bir benzerinin yapıldığı gibi, Cihannüma Derneği Genel Başkanımız Rıza Yorulmaz’ın talebiyle, Ahmet Şener arkadaşımıza “Ali Geliyor” isimli şiiriyle kapanış yaptırılması ayrı bir güzellik olarak hafızalarımızda kalacak.
Programın bitiminde yeniden, konakladığımız tesislere döndük.
Ertesi gün için düzenlenen organizasyonla, 12 bin yıl öncesine ait yaşam izlerinin bulunduğu,dünyaca ünlüGöbeklitepe’ye ve ardından da ilk İslam Üniversitesi sayılan Harran Üniversitesi kalıntılarının bulunduğu Harran’a uğradık. Restorasyonu devam eden Harran Kalesi, Kalesaray ve Harran evlerini ziyaret etme imkânı bulduk.
Harran Ören Yeri gezilerinde Harran Kazı başkanı ve H.Ü. Öğretim Ü. Prof. Dr. Mehmet Önal, bizlere Harran kazıları hakkında bilgi verdi.
Daha sonra konakladığımız tesislere döndük ve katılımcılarla vedalaştık.
Biz Konya şairleri olarak pazarı pazartesi gününe bağlayan gece de tesislerde kaldık. Pazartesi günü sabah namazı vaktinde Balıklı Göl mevkiine geldik. Maksadımız, orada 500 yıldır yapılan bir olayı takip etmekti.
Bu olay kaynaklarda şöyle anlatılıyor: “Hz. İbrahim (A.S.)'ın doğduğu mağaranın yanına inşa edilen putperest tapınağından havraya, daha sonra da kiliseye çevrilen Mevlid-i Halil cami 1523 yılında Osmanlı döneminde Muhammed Salih Paşa tarafından camiye dönüştürüldü. O tarihten bu yana Mevlid-i Halil camiinde sabah, ikindi ve yatsı namazlarından hemen sonra 'Kadiri zikri' yapılıyor.” Bir saat kadar süren geleneksel zikir töreni gerçekten izlenmeye görülmeye değer bir tören. Tadı damağımızda kaldı.
Oradan yeniden dönüş yoluna revan olup yolumuz üzerindeki Halfeti’ye uğradık. Halfeti’den, sular altında kalan Savaşan, eski adıyla Berüsel köyüne kadar uzanan bir tekne turu yaptık. Tekne turu yaparken görevlilerin “Bu suların altında 16 köy kaldı” diye bilgi vermeleri bizleri derin hülyalara daldırdı. İnanıyorum ki bu Şanlıurfa gezimiz, birçok şiirin doğmasına sebep olacak. Halfeti’den ayrılıp yeniden Konya yollarına düştük.
Osmaniye’ye geldiğimizde yolda bizi Osmaniyeli dört güzel adam bekliyordu. Şair İzzettin Kanat, Şair Mustafa Yeydem, Şair Ali Gedik ve Meşale TV sahibi Ahmet Yılmaz kardeşlerimizle kucaklaşıp ardından vedalaştık ve saat 22.30 sıralarında Konya’ya ulaşmış olduk.
Mevlana Diyarı Konya ile Peygamberler Şehri Şanlıurfa arasında böylece bir köprü daha kurmuş olduk. Sebep olan başta Cihannüma Derneği Başkanmızı Av. Rıza Yorulmaz nezdinde tüm dernek yönetimine, etkinliğin koordinasyonu yapan Tokat Milli Eğitim Müdürümüz Hüseyin Kır’a, Cihannüma Derneği Şanlıurfa Başkanımız Mehmet Emin Kılıç’a ve Konya bölümünde bizleri davet eden Salih Sedat Ersöz Hocamıza en kalbi teşekkürlerimizi sunuyoruz.
Ayrıca Başta Şanlıurfa Valimiz Hasan Şıldak nezdinde tüm yöneticilere, Harran Kaymakamı Harun Reşit Han’a, Şanlıurfalı katılımcılara ve bizi Göbeklitepeve Harran gezimizde seyahat ettiren ve ismini hatırlayamadığım, Hasan Ukdem kardeşimizin ve bizim gezimizi kolaylaştırdığı ve destekleri için, otobüsün kaptanına, emekleri geçen ama isimlerini, unuttuğum herkese çok teşekkür ederim.
Beşinci Cihannüma ‘Anadolu Şiir Akşamları’na, zaman ola hayrola...