Yarenlerim yıl mı bitiyor, yoksa biz mi bittik yâda bitiyoruz. Bir muammadır yaşadığımız memat olan hayatımız. Hüzün dolu, keder dolu. Sıkıntı dolu bir 365 gün daha mazide kalar gibi yeni bir yıla Üç ayların başlaması ile peygamberi müjde olan “Allahümmebariklenâ fi Recebe ve Şaban. Ve belliğnâ Ramazan.” “Ey Allah’ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl, bizi Ramazana kavuşturun.”Duasıylabedavadan “ÂDEM”olupAllah ve Resulü ile beraber cennetebismillah diyerek başlayacak…Yâda kendisini Yahudi veya Hristiyan aynasında görüp, beğenip, parasıyla cehennemi (O geceye has hindi, tavuk kesmek, içki içmek, piyango bileti almak, barlarda, meydanlarda tepişmek vs.) gibi fiiliyatları satın alıp “Men teşebbehe bi kavmin fe hüve minhüm”“Kim bir kavme benzemeye çalışırsaonlardandır.”ın muhatapları bakınız Rabbimiz (c.c.) Bakara 120. Ayeti kerimesi ve Maide 51. Ayeti kerimesindeki sizlere olan o korkunç ikazında ne buyuruyor. “Onların dinlerine tabi oluncaya kadar ne Yahudiler ne de Hristiyanlar senden asla razı olmayacaklardır. De ki dosdoğru yol, Allah’ın gösterdiği İslam yoludur.” (Bakara 120.) “Ey iman edenler. Yahudi ve Hristiyanları dost ve sırdaş edinmeyin. Çünkü onlar birbirinin dostudur. Sizden kim onları dost edinirse, kesinlikle onlardan olur. Şüphesiz ki Allah, zalimler topluluğunu doğru yola erdirmez.” (Maide 51) Allah muhafaza.
İlahi ya rab, bizlere hayırlı ömürlerle senin yolunda daim, kaim, saim ve sebat, doğru istikamet üzere kıl. Kalan ömrümüzü geçen ömrümüzden daha hayırlı,bereketli, imanlı, irfanlı, huzurlu, mutlu, sıhhat ve afiyetle birlik ve beraberlik içinde dil, ırk, soy, sop, renk ayrımcılığı yapmadan. Yapılmadan. Kardeşlik içinde zulüm ve işkencelerin halasına vesile olması temennisiyle cennet ve cemalullah için nice yıllara erişmemizi, miladi yeni yılımızın huzur yılı olmasını, bizleri yoktan var eden. Şekil veren. Rızık veren. Takvaca kimilerini kimilerinden üstün kılan Hz. Allah (c.c.) niyaz ederim.
Beyler, bize göre kısa amma 365 gün daha iyiliklerimize iyilikler. Günah ve kötülüklerimize günah ve kötülük ekleyerek ömrümüzden geçen bir yıla daha veda edeceğiz. O yıl içinde belki, korunduk, kolladık. Hayatımızdan ayrılan sevdiklerimize üzüldük. Belki de sarılamadık doyasıya koklayamadan ayrıldık. Toprak oldu kimileri. Dolayısıyla koca bir dünyayı gönlümüze, hayatımıza, evlerimize sığdırdık. Amma başta nefsim olmak üzere utanarak itiraf etmemiz gerekir ki, bir türlü Allah ve resulünü hayatımıza, çarşımıza. Pazarımıza. Atölyemize. Caddemize. Sokağımıza. AVM’lerimize sığdıramadık. Kur’an ve Hadisi, gökteki yıldızlar olan sahabe efendilerimizin, Allah dostlarının hayatlarını hayatımıza, evlerimize sığdıramadık.
İlahi ya rab, yeni yılın öldürenlerin yılı değil, bizi öldürmeye gelenlerin hayat bulması, yok etmek için değil yaşatmak için çabalayanların kazandığı bir yıl olması için insanoğlu olarak üzerimize düşen Rabbimiz (c.c.)’nun emirlerine uyup, yasaklarından kaçınanlar kervanında yer alabilmek üzere yeni yıla Fatiha ve besmele ile başlayan, kurtuluş duasıyla son bulan, merhamet medeniyetinin başlangıcı, sonunda ise cennete vasıl olmak için hikmet dolu bir ömür geçirmenin, hani Nemrut azgınlığının önünde bir engel olarak gördüğü üç semavi dinin ortak atası ve Peygamberi Hz. İbrahim (a.s.)’dan kurtulmak için ateşe atarak cezalandırmak ister ya. Ve meydanın ortasına dev bir ateş yaktırır. Ateşi gören canlıların tümü etrafa kaçışır ancak bir karınca müstesna. Ağzında bir damla su ile o kocaman ateşe doğru telaşla koşturur. Onu gören bir başka karınca nereye böyle telaşla? Diye sorunca. Ağzında bir damla su taşıyan karınca duymadın mı nemrut Hz. İbrahim (a.s.)’mı ateşe atacakmış. Deyince diğer karınca alaycı alaylı bir ifadeyle, ateşi görmedin herhalde kocaman bir ateş o ateşten kaçmaktan başka çare yok. Ağzındaki o bir damla su ile mi ateşi söndüreceksin? Deyince karınca, “Hiç olmazsa yönümüz belli olur.” diye karşılık veren karınca gibi bizlerinde 2025 yılı için yönümüz Allah ve Resulünün yolunda, yanında olması ve başlangıcı olsun inşallah.
Yarenlerim, hiç şüphesiz iyiliği emretmek ve kötülükten sakındırmak kavramları Kur’an-ı Kerimde ve hadislerde “Emri bil ma’ruf ve nehyi anil münker” tabirleriyle ifade edilmiştir. Maruf; iyilik bilinen, tanınan şey, ikram, gönül okşayıcı söz ve davranış, cömertlik, ihsan, iyi ve güzel kabul edilen inanç, düşünce ve davranışlar, Münker ise; bunların zıddı olan, yani gönül incitici, insanın vicdanını rahatsız ve huzursuz edici söz ve davranışlar, kötü ve çirkin kabul edilen inanç, düşünce ve hareketlerdir. Rabbimiz (c.c.) Tevbe 71’de “Mümin erkekler ve mümin kadınlar birbirlerinin dostlarıdır. İyiliği emreder, kötülükten alıkoyarlar…” buyurduğu üzere insanların birbirlerine imani, itikadı ve iktisadi konularında yardımcı olmaları gerekmektedir.
Müslim’de geçmekte olan ve Ebu Hüreyre (r.a.)’den rivayet edilen bir hadisi şerifte, efendimiz (s.a.v.) şöyle buyuruyor, “Canım kudret elinde olan Allah’a yemin ederim ki sizler iman etmedikçe cennete giremezsiniz. Birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız…”
Dolayısıyla yarenlerim ben cennete gitmek istiyorum. Cemalullahı görmek istiyorum. Allah Resulü (s.a.v.)’le beraber olmak istiyorum. Bu yetmiyor hani rivayete göre, kıyamet günü iki adam karşılaşacaklar. Onlardan biri ötekine Allah (c.c.) ile durumun nasıldır diye sorar. Arkadaşı ona sadece bir iyi amelim var der. Daha sonra kendisi öncekine sorar senin Allah (c.c.) ile durumun nasıl. Cennete girmek için sadece iyi bir amele ihtiyacım var dediğinde. İyi bir ameli olan kişi ona derki o zaman benim tek iyi bir amelimi al ve sen cennete gir. Zaten ben cehenneme giriyorum. İkimizin de cehenneme girmesine gerek yok. İyi amelimi al ve cennete gir der arkadaşı, arkadaşına. Ve beni bırak cehenneme tek gireyim der. Bu konuşmayı duyan rabbimiz (c.c.) onlara seslenir ve tek iyi ameli olan adama der ey kulum sen arkadaşın için ne yaptın diye sorduğunda, o da der ki ya rabbim arkadaşım cennete girebilsin diye sahip olduğun tek iyi amelimi ona verdim cevabını verir. Bunu duyan Rabbimiz (c.c.)’da o kuluna buyurur ki, ey kulum sen ne kadar cömertsin, sen arkadaşını kendine tercih ettin. Fakat en cömert, en merhametli olan benim arkadaşını çağır ve onunla birlikte cennete girin. Ya ya.
Dolayısıyla benimle beraber tüm insanlık ve tüm dostlarımla beraber o nimetlere kavuşmak istiyorum. Koca bir yılı geride bırakıyoruz Hz. Ali (r.a.) “Bu dünyada amel var hesap yok. Ahirette hesap var amel yok.” mahşerde hesap vermek üzere buyurduğu gibi hatalarımızla, kusurlarımızla, günahlarımızla, sevaplarımızla, acılarımızla, kederlerimizle, ahlarımızla aynı hani müslümanların yılbaşı başlangıcı olan Muharrem ayında birçok hadiseler meydana gelmişti ya. Mesela, Hz. Âdem (a.s.)’den Hz. Nuh (a.s.)’a, Hz. İbrahim (a.s.)’den Hz. Musa (a.s.)’ma kadar karşılaştıkları önemli olayların hepsi müslümanların Hicri yılbaşında vuku bulmuştu. Bundan ne anlıyoruz hayatımızdaki kötülük ve kötü amellerimizden vazgeçmemiz lazım. Nasıl ki, hicretin sadece mekânların değişmesiyle olmuyorsa. Günahlardan arınarak, zulmün, haksızlığın, kısacası insanlık onuruna yakışmayan bütün davranışların yok edilmesiyle gerçek hicret olur ve olmuştur da. Asrısaadete baktığımızda nasıl Hicret, Mekke’den Yesrib’e-Medine’ye kaçış değil İslam’ın yayılmasının başlangıcıysa, Hicret Yesrib’lileri sevince boğmuş ve Yesrib’in oğulları ve kızları, yaşlıları gençleri hep bir ağızdan “Talea’l-bedrüaleynâminseniyyeti’l-vedâ.” Yani “Bir ay doğdu üstümüze, ayrılık tepesinden…” nidalarıyla Efendimiz (s.a.v.)’in yan ısıra İslam’la müşerref olmuşlarsa ve o sevinci yaşamışlarsa, Yesrib, Medineleşipmünevverleştikden sonra da, Mekke’yi de şirkten, küfürden, mallarıyla, canlarıyla mücadele ederek kurtararak, ölü kalpleri dirilterek zafere ulaştılarsa, öyleyse gelin bizlerde geçen 2024 yılını gözden geçirip 2025 yılına daha huzurlu imanlı İslami bir hayat geçirmeye başlayalım. Sonuçta Sultan Süleyman’a kalmayan dünya bize mi? Kalacak. Çare ve reçetemiz en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) “Kötülüklerden iyiliğe hicret etmesine.” Bağlıdır, bağlıdır.
Dostlarım efendimiz (s.a.v.)’in şu duasına birkaç nida ekleyerek sohbetimizi sonlandıralım inşallah. “Allah’ım senden doğru söyleyen bir dil, sana teslim olan bir kalp istiyorum. Her zararlı şeyin şerrinden sana sığınıyor, her hayırlı şeyi istiyorum. Her günah için beni bağışlamanı diliyorum.”
Ey rabbimiz, sana açılan ellerin hürmetine, içimizde biriken bütün dileklerimizi kabul buyur. Bizleri bu dünyadaki dert ve belalardan uzak eyle Allah’ım. Ahiret hayatımızda da cennet ve cemalullaha erişebilen kullarından olabilmeyi nasip eyleAllah’ım. Ey yeri göğü kudret eliyle ayakta tutan Allah’ım hiç bir kulunu karanlıklarda bırakma. Dert verip derman aratma. Dertlerimize derman ol. Hastalıklarımıza şifa ver. Borçlularımıza edalar ihsan eyle Allah’ım. Bizlere gizli ve açıktan düşmanlık edenleri yanımızdan uzaklaştır Allah’ım.
İlahi ya rab; üç aylar hürmetine, baki hayata göçen başta anne ve babam olmak üzere tüm vefat eden anne babaların, evladu iyalin kardeş ve sevenlerin mekânlarını cennet, makamlarını ali eyle Allah’ım.
İlahi ya rab, bana emanet olarak verdiğin evlatlarımı sana emanet ediyorum. Yaşadığım sürece onların mutluluklarına bana şahitlik ettir. Öyle güzel yollarda yürüsünler ki, kimseye ihtiyaçları olmasın Allah’ım.
İlahi ya rab, evlatlarımın sesini evimden. Gülüşlerini gözümden ayakkabılarını kapımdan eksik etme Allah’ım.
İlahi ya rab, bir bekleyiş içinde olanlara Hz. Yakup (a.s.)’ın duasıyla yalvarıyoruz. Beklediklerini lütfeyle Allah’ım. Lütfeyle Allah’ım.
Ya rabbi hiçbir dâhilim olmadan evlatlarımı bana emanet ettin. Beni onlarla imtihan etme Allah’ım. Onları helallerinle hemhal eyle. Tüm haramlarından muhafaza eyle Allah’ım. Senden başkasına muhtaç etme. Sen onları şeytanın ve şeytanlaşmış insanların şerrinden muhafaza eyle Allah’ım. Onlarla beraber bizlere razi olduğun ameller işlemeyi nasip eyle Allah’ım. Kolaylaştır Allah’ım. Âmin allahumme âmin selam ve dua ile kıymetli yarenlerim.
Yusuf ÇAKICI