banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

İnsan aklı ermeye başladığında yani çocukluk döneminde bir sorumluluk taşımaz doğal olarak. Başında annesi vardır, babası vardır. Onlara sonsuz güven içindedir.

İlkokul çağlarında yavaş yavaş, “dünyaya niçin gelmiş olduğunu, aile ve toplum içinde nasıl bir yaşama sorumluluğu yüklenmesi gerektiğini öğrenmeye başlar.

Kendinden büyük yaşta olan aile bireylerini ya da çevresindeki başarılı olmuş kişileri örnek almaya başlar. En çok da öğretmenini örnek alır. Özellikle kırsal kesimde öğretmenler çocukların gözünde olduğundan da fazla anlam yüklenen kişilerdir.

Daha sonraki yıllarda eğer öğrenimine devam edecekse, kendi dar çevresinden daha geniş ve farklı kültürlerin yaşandığı çevrelere ulaşma imkânı bulur ve örnek alması gereken profillerin daha da çoğaldığını idrak eder.

Çok farklı meslek grupları dikkatini çekmeye ve “büyünce ne olacaksın?” klasik sorusuna verdiği cevaplar çeşitlenmeye ve seçenekleri artmaya başlar.

Eğitimine devam etmeyip ticaret ya da sanayi gibi alanlara yönelenler ise daha ziyade kısa yoldan nasıl para kazanılır?” bilmecesini çözmek için kafa yormaya başlar.

Bazı iş ve görev alanlarında çalışırken bir an önce “emeklilik” konusunu düşünmeye başlar insanoğlu. Emeklilik onun için, artık rahatlayacağı, istediği zaman istediği mekânlara engelsiz bir şekilde ulaşabileceğini sandığı bir dönemdir.

Bazı iş ve görev alanlarında ise “emeklilik” asla düşünülmeyen bir konudur ve o alanlarda çalışanların “Gözünü ancak toprak doyurur.” diye yaygın bir kanaat vardır. Bu “gözünü toprak doyurma” meselesi illaki parasal ya da maddi bir konu değildir. Burada meslek isimlerini açığa vurup o alanlarda görevli insanları bu konuda hedef göstermenin de bir anlamı yoktur ama bu gerçekliği de yadsımamamız lazımdır.

Kendisine hürmette kusur edilmemesi, kendi geleceğinin onlara bağlı olduğunu bildikleri için onlara öyle ya da böyle yakınlık gösterilmesi gereken meslek alanları vardır. İşte bu doğal olsun ya da olmasın ilgiye mazhar olanların emeklilikte düşecekleri yalnızlık sendromu onlar için hiç de basit bir psikolojik olay değildir.

Bir uzman görüşüne göre;

“Emeklilik insanların hayatlarındaki önemli kırılma noktalarından biridir. Yeni hayata ve tempoya adapte olmak bazen ruhsal sorunlara sebep olabilir.

Kimileri emekli olmayı ‘yaşlandım’ olarak düşünürler ve kabul etmekte zorlanırlar. Oysaki emeklilik sadece çalışma hayatının değişme durumudur. Birçok insan emeklilik sonrası çalışmaya devam edebilmektedir. Kimi kendisine özel meşguliyet alanları yaratmakta, kimisi de ailesiyle vakit geçirmeyi tercih etmektedir. Fakat emekliliğe geçişi ‘yaşlılık’ olarak düşünenler daha kolay ‘demoralize’ olup depresyona girebilmektedirler.

Doğu toplumlarında komşuluk, aile ve arkadaşlık bağları emeklilik sonrası yeni hayata alışmayı kolaylaştırıcı niteliktedir. Yalnızlığın ve bireyselliğin daha çok olduğu batı toplumlarında bu yüzden emeklilik daha zor geçmektedir. O yüzden batı toplumlarında emeklilik yaşı doğuya göre göre çok daha geçtir. Buna ekonomik etkenlerin yanında bu kültürel faktörler de etkendir.

Ataerkil toplumlarda çalışmak ve bir işe sahip olmak ‘güçlülük göstergesidir.’ Bu sebeple emeklilik sonrası bireyler kendilerini ‘güçsüz,’ ‘iktidarını kaybetmiş’ gibi düşünebilirler. Bu da ruhsal sıkıntılara zemin hazırlar.

Yıllarca çalışmış insanların emekli olduktan sonra yapacak bir şeylerinin olmaması kötü bir duygudur. Eğer emeklinin hayatında hedefleri veya bir hobisi yoksa sıkıntı başlar. İnsanı emeklilik değil herhangi bir hedefinin olmaması bunalıma sokar.

Emeklilikte en sık görülen ‘psikiyatrik bozukluktur.’ ‘Mutsuzluk,’‘içe kapanma,’‘dalgınlık,’‘gerginlik,’‘uykusuzluk’ ve‘halsizlik’ şeklinde kendini gösterir. Depresyona giren emeklilerde ‘alınganlık’ çok sık görülür. Bir an önce tedavi edilmesi son derece önemlidir. Tedavi edilmeyenlerde intihar riski yüksektir.

Emeklilik sonrası bireyleri‘korku’ ve ‘kaygı’ kaplar. Kişide‘yalnız kalma’ ve ‘ölüm korkusu’ baş gösterebilir. Bu korkular bazı emeklilerde istenmeyen yanlış ilişkilere sebebiyet verebilir. ‘Yalnızlık korkusu’ bazen kendisini ‘panik ataklarla’ gösterir.

Emeklilik sonrası sorunlar ‘bireysel’ olduğu kadar ‘toplumsaldır’ da. Devletin bu konuda bir emekliliğe adaptasyon çalışması yapması faydalı olur. Ancak bireysel anlamda ‘depresif’ bir durum söz konusu ise ‘psikiyatrik’destek gerekir. Çünkü emeklilik sonrası yaşanan depresyon ve ruhsal sorunlar Alzheimer ve ‘tıbbi hastalıkların’ oluşmasına zemin hazırlamaktadır.”

İşte emeklilikte bütün bu sorunların üstesinden gelmek için şahsen, çalıştığım yıllar içinde tasarladığım, hayal ettiğim bir işi yapıyorum. “Emekli olunca ikamet edeceğim şehrin kültür ve sanat ile ilgili faaliyetleri içine gireyim ve emekliliğimi hiç hissetmeyeyim.” dedim ve hayallerimi gerçekleştirmeyi de Allah bana nasip etti, çok şükür.

Gerek sosyal medya mecralarında, gerekse kültür sanat alanlarında faaliyet yürüten derneklerin etkinliklerinde fazlaca bulunmam, hayallerimin neticesidir. Tasarlayarak verdiğim ve uyguladığım bir kararın sonucu olarak bu işlerin içindeyim.

Bunları yaparken ne bir şahsi yükselme çıtam var, ne meşhur olma derdim var ne başkalarıyla bir yarış içindeyim ne kimseye örnek olmak gibi bir gayretin içindeyim ne de kimseden aferin alma beklentim var.

Herkese tavsiye ederim ki kendinize benim ve benim gibi davranırsanız emeklilik dönemi, eğer istenirse ve iyi planlanırsa emeklilik öncesindeki çalışma döneminden çok daha mutlu, huzurlu ve sağlıklı ve verimli bir dönem olabilir.

“Beni örnek alın!” demiyorum sadece yaşadığım tecrübeleri emekliliği düşünenlerinizle paylaşıyorum ve tavsiyelerimi yazıyorum.

Zira ben bir emekli olarak hayatımdan,  yaptıklarım ve yaşadıklarımdan dolayı çok mutluyum.

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.