banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Dilimizde öyle kelimeler var ki binlercesinden bazılarını diğerlerini üzecek şekilde daha çok kullanırız. ‘Haydi’ bunlardan biridir.

        Mesela dilime pelesenk olan bu sözün bizim evde hane halkını çok defa bizar olma noktasına getirdiğini bilmeme rağmen, alışkanlık etkisiyle kullanmadığım gün olmuyor diyebilirim.

        Şair Sabahattin Kudret Aksal da kullanır bu kelimeyi “Yeni Gelen Güne Türkü” adlı şiirinde. Bu kelime, şairin dizelerinde dünyamızın çarkını döndürecek ‘yaşama gücü’ne verilen bir harekete geçme komutu gibidir:

“merhaba yeni gelen gün
         gökyüzünde belirsiz aydınlık
         denizde çivit mavisi
         merhaba yaşama gücüm

         hadi bakalım başla işine
         ilk vapuru ilk treni
         ilk uçağı kaldır
         dünyamızın çarkı dönsün

         şu çarpan yüreğimizin
         umudunun sende olduğunu bil
         bil de ona göre davran
         getireceğin mutluluğu getir”

         ***

        -Biraz çabuk hazırlanalım; geç kalıyoruz! Haydi!

        -Haydi aslanlarım, haydi yiğitlerim!

        -Haydi, servis gelmek üzere!

        -Kıpırdayın biraz! Haydi!

        -Daha ne oyalanıp duruyorsunuz, haydi!

        -Haydi, daha yapılacak çok iş var!

        -Haydi! Bu gidişle yetişemeyeceğiz        !

        -Kaybedecek bir dakikamız bile yok diyorum! Haydi!

        -Gidilecek çok yer, ziyaret edilecek, elinden tutulacak çok insan, okunacak çok kitap, hal çaresi bekleyen çok sorun var.

        -Haydi!

        ***

        Bayram seyran bitti; lakin bundan sonraki her günümüzün bayram olacağı, yeni ve güzel işler yapmak gerek şimdi.

Biri gider, yapar deme; sen yoksan kimse yoktur, bunu böyle bil!

        Hazan yapraklarına bakıp hüzünlenerek melankoliye dalmak gibi bir lüksümüz olmamalı; çünkü teşrinlerde (Ekim- Kasım ayları) gün olup bizi hüzünlere gark eyleyen değişim, kâinat kitabının birkaç yaprağından ibaret ibretle okunması gereken…

İngiliz düşünürü Françis Bacon bakın ne diyor: “Ölüm bizim dostumuzdur; onu evine misafir etmek istemeyen zaten evde değildir.”

-Haydi, başlamak için çekingenliği ürkekliği bırak!

Doğan Cüceloğlu Savaşçı adlı kitabında Don Juan’la Carlos’un konuşmalarına yer verir. Bir yerde Carlos’un “Çekingen bir insan olmak, çok mu kötü?” sorusuna bilge kişi don Juan şöyle cevap verir:

“Eğe ölümsüz isen, istediğin kadar çekingen olabilirsin. Ama ölümlü bir dünyada yaşıyorsan çekingenliğe, ürkekliğe hiç yer yok. Ürkeklik aslında senin kafanda olan bir şeye bağlanmandan kaynaklanır. Ama bu huşu veren gizemli dünya, herkese açtığı gibi senin için de ağzını açacaktır. O zaman senin güvenilir dediğin devamlılığın hiç de öyle güvenilir olmadığını anlayacaksın. Ürkek ve çekingen olmak insan olarak yapmamız gereken şeyleri yapmamızı engeller.

“Unutma, ölüm bizi bekliyor ve içinde yaşadığımız şu an, bizim bu dünyadaki son savaşımız olabilir.”

Vakit geç olmadan…

İş işten geçmeden…

Pişmanlık dalgaları arasında kaybolup gitmeden…

Haydi!

Selamların en güzeliyle…

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.