Türkiye Yüz Yılı Maarif Modeli’ni Milli Eğitim Bakanımız Prof. Yusuf Tekin kahramanca savunuyor. Muhalefet gözü kapalı yeni maarif modeline saldırıyor. Yeni maarif modelinin sunuş bölümü harika. Medeniyet kuran ve medeniyet geliştiren, ahlaklı, erdemli, bilgili, bilge nesiller yetiştirme hedefleri anlatılıyor.
Fen bilimleri kitaplarında “varlıkların yaratıcısı var” denemedi. Mona Lisa, Da Vincisiz, Süleymaniye Mimar Sinan anılmadan, İstiklal Marşı Mehmet Akifsiz anlatılıyor; ateist üslup devam edildi.
Türkiye Yüz Yılı Maarif Modeline uymayan bir üslûp sürüyor.
“BİLİMLER IŞIĞINDA YARATILIŞ” kongresinin bu sene 8.sini düzenleniyor. İnançlı ilim adamları; evreni, uzayı, dünyayı, hayatı, elementleri, atomu, kuarkları, elektronları YARATAN SANATKÂRI ile birlikte, tevhit diliyle anlatıyorlar.
İnançlı bilim MEB fen bilgisi yazarlarına ilham verir mi?
Yeni müfredata uygun kitap yazma serüveni 4 sene sürecek. Gelecek senelerde yazılacak kitapların yazarları, BİLİMLER IŞIĞINDA YARATILIŞ Kongresine katılan yazarlardan seçilmeli.
Prof. Kazım Uysal, EKOLOJİ (ÇEVRE BİLİMİ) isimli hacimli bir eser yayınlamış. Eğitim Yayınevi’nin neşrettiği kitap “büyük patlama”dan başlayarak varlıklar dünyasını, canlıları, canlıların yaşadığı ekolojik ortamı, dünyamızı, atomları, elementleri yaratıcısı ile birlikte anlatıyor.
Hem ilim öğreniyor hem de kâinattaki kusursuz düzenin sanatkârının ilmini, gücünü kavrıyorsunuz ve yaratıcıya hayran kalıyorsunuz. İlminiz artıyor, imanınız güçleniyor.
Prof. Uysal, son iki asırdır fen bilimlerinin pozitivist, materyalist, indirgemeci bakış açısıyla anlatıldığını, varlıkların sadece maddeye odaklanılarak anlatıldığını belirtiyor; ilimlerin bütüncül bir bakış açısı taşıması gerektiğini vurguluyor.
Sanat sanatkârıyla, eser ustasıyla, fiil failiyle anlatılmalı.
Örnek veriyor:
“Canlı, mükemmel bir organizasyonla yaratılır. Hayatın devamı, canlıyı oluşturan organizasyonun devamlılığına bağlıdır. Canlıdaki organizasyonun en alt unsuru atomlardır. Atomların yaratılması tesadüfi bir olay değildir. Ekosferdeki atomların sayısı, özellikleri ve miktarları hikmetli bir şekilde hayata uygun tasarlanmıştır.
Atomlar, alfabedeki harfler gibi düşünülebilir. Bir yazar, harfleri bilgisi doğrultusunda bir araya getirerek kelime, cümle, sayfa ve ciltleri oluşturur.
İlahî kudret de atomları hikmetle bir araya getirerek ve organize ederek molekülleri, organelleri, hücreleri, dokuları, organları, sistemleri ve canlıları yaratır.
Canlıda en alt organizasyon seviyesinde olan atom ve moleküller ince ayar ve hassas ölçülerle birleştirilerek hücrenin organelleri yaratılır.
Organeller hikmetli ve gayeli bir şekilde organize edilerek de hücreler yapılır. Atom, organeller ve hücre organizasyonu birbirinden bağımsız değil, eş zamanlıdır. En alt kademede olan atom ve organellerin organizasyonu, hücrenin tamamı gözetilerek yapılır. Cansız maddelere hücre organizasyonu sayesinde can verilir.
Hücre, canlılık özelliği gösteren en küçük birimdir. Bundan dolayı tüm canlıların en küçük yapıtaşıdır.
Mikroskop sayesinde hücrenin mucize bir yapı olduğu anlaşılmıştır. İnsanoğlu elindeki yüksek teknolojiye rağmen çok küçük ve basit gibi görünen hücrenin ne kendisini ne de yaptıklarını (yağ, protein, şeker gibi) yapabilmektedir.
Hayatı olmayan atomların organize edilerek hayat sahibi canlıların yaratılması, İLAHİ ORGANİZATÖRÜN VARLIĞININ AÇIK DELİLİDİR.
Canlıyı yaratan Allah, başta su olmak üzere tüm varlıkları hayata hizmet edecek şekilde planlamıştır.
Duyguları olmayan atomlardan duygulu hayvanların ve şuuru olmayan atomlardan şuurlu insanın yaratılması, yoktan yaratmanın göstergesi, bir başka deyişle ilahi kudret ve ilmin en açık mucizesidir…
Ekosfer, Güneş sisteminin ölçülü ve ahenkli bir parçasıdır. Güneş sistemi diğer sistemler ile birleştirilerek galaksiler, galaksiler birleştirilerek de kâinat yaratılmıştır.” (Ekoloji, s.18-19)
Bilimler Işığında Yaratılış Kongresine yüzlerce bilim adamı tebliğ sunuyor, fen konularını TEVHİT DİLİYLE anlatıyorlar.
Üsküdar Üniversitesi, TÜTİBAT ve Yaratılış Kongresinin organize ettiği bilim şöleni bu yıl 23-26 Ekim tarihleri arasında Üsküdar Üniversitesinin Ümraniye yerleşkesinde yapılıyor.
İlim ile inancı, madde ile manayı birleştiren bütüncü bakış açısını MEB’in fen kitabı yazarları örnek almalı. Fen kitaplarındaki ateist üslup terk edilmeli.
Böylece kâinat kitabı anlatılırken hikmet öğretilir ve fen kitapları Türkiye Yüz Yılı Maarif Modeliyle uyumlu hâle gelir.
Bu kitaplardaki materyalist üslup hem yeni maarif modeli hem de İslam inancıyla çelişiyor. Materyalist bakış açısıyla medeniyet kuran, medeniyet sürdüren, ahlaklı, erdemli nesiller yetişmez.
Prof. Yusuf Tekin, fen bilgisi kitaplarını yaratıcıyı tanıyan, hikmet bilen yazarlara yazdırmalı.