banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Malumuz olduğu üzere yine bir kutlu mevsime girdik. Efendimizin dünyayı teşriflerinin 1453. Yıldönümünü idrak ediyoruz. Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından her sene farklı bir tema ile idrak edilen haftanın 2024 teması “Peygamberimiz ve Şahsiyet İnşası” olarak belirlendi. “Peygamber kelimesi Farsçadan lügatimize geçmiş olup Arapçada ki Resul yerine kullanılan bir ifadedir. Farsçada “peyam” Peygamber manasında kullanılır ve haberci anlamına gelmektedir.” (Yusuf Şevki Yavuz, “Peygamber” TDV İslam Ansiklopedisi, 2007, 34/257-262) Şahsiyet ise “İnsanın iyi veya kötü olarak vasıflandırılmasına yol açan mânevî nitelikleri, huyları ve bunların etkisiyle ortaya konan iradeli davranışlar bütünüdür.” (Hayati Hökelekli, “Şahsiyet” TDV İslam Ansiklopedisi, 2010, 38/297-298)

Peygamberler dikey bir öğreti ve terbiye ile manevi kişilik ve şahsiyetlerini ilahi vahiyden alır, insanların kişiliklerini de bu değerler üzerinden inşa ederler. Nitekim Hz. Aişe’ye Efendimizin şahsiyetini nasıl oluşturduğu ve bir manada ahlakının kaynağının ne olduğu sorulduğunda “Onun ahlakı Kur’an idi” (Ebû Dâvûd, Tatavvu’, 26) diyerek cevap vermiştir. O halde Gazali’nin ifade ettiği gibi, “Allah, elçisini Kur’an ile, insanları da Resulullah ile terbiye etmiştir. (Gazali, İhya, II, 358) diyebiliriz.

Yazımızın başlığından anlaşılabileceği üzere bizim ele almak istediğimiz konu Efendimizin hangi terbiye metodu ile ilk nesle yani sahabeye şahsiyet kazandırdığı olacaktır. Bu bağlamda Efendimizin şahsiyet inşasında kullanmış olduğu üç yöntemden bahsedebiliriz. Birincisi ilk nesle sağlam ve derinlikli bir akide aşılamak. İkincisi imanın bir yansıması olarak ortaya konacak güzel ve hayırlı davranışlar kazandırmak. Üçüncüsü de ruh terbiyesini kazandırarak güzel ahlakın yerleşmesine vesile olmak.

Güzel ahlakı tamamlamak üzere gönderilen rahmet elçisinin İslam’ın o muazzez çekirdek kadrosunu eğitirken kullanmış olduğu en etkili yöntemlerden birisi kuşkusuz merhamet idi. Alemlere rahmet olarak gönderilen kutlu elçinin şefkat ve merhameti ilk İslam toplumunun oluşmasında büyük rol oynadı. Efendimizin bu şefkat ve merhameti sadece yakınındaki dostlarını değil kuşkusuz düşmanları dahil canlı cansız tüm kâinatı kuşatmış bir evrenselliğe sahipti. Rabbimiz sadece kendi zatı için kullanmış olduğu çok şefkatli, pek merhametli manasında ki “rauf” ve “rahim” sıfatlarını Efendimiz için kullanıyordu. Aynı ayette müminlerin sıkıntı ve dara düşmesi kendisine çok ağır gelen bir yüreğe sahip olan Peygamber’den bahsediliyordu. (Tevbe-128)

Efendimizin kutlu hayat kesitlerinde birçok merhamet örneğinden bahsedilebilir. Birkaçından bahsetmek gerekirse mesela Uhud savaşında vermiş olduğu emrini yerine getirmeyip İslam saflarının bozguna uğramasında katkıları olan ve okçular tepesini terk eden arkadaşlarına kaba davranmamış onlara öfkelenip kızmamıştı. Onları merhamet kanatlarıyla sarmış sarmalamıştı. (Ali İmran-159)

Efendimiz, Mekke fethinin hazırlıkları yapılırkengizlemiş olduğu fetih haberinidüşmana gönderme gafletini gösteren Hatip b. EbiBelta’yı affetmişti. İlk İslam toplumuna ihanet sayılabilecek istihbari bilgiyi düşmanla paylaşan ancak daha önce Bedir savaşına da katılan bu zata merhamet ve şefkat ile muamele etmiş onu bağışlamıştı.

Bir keresinde mescide bir adam gelmiş ve "Allahım! Beni ve Muhammed'i bağışla, merhametine bizden başkasını ortak etme" diye dua etti. Efendimiz: ''Kim bu duayı yaptı?'' diye sorunca, adam: "Ben yaptım" cevabını verdi. Hz. Peygamber: "Allah'ın mağfiretini birçok kişiden esirgedin''(Ebu Davud, 4885) buyurarak Allah’ın geniş olan rahmetinisınırlandırmamasını gerektiğini tavsiye buyurdu.

İfk hadisesinde Efendimizin namusuna dil uzatılmış münafıkların bu iftirasına bazı samimi Müslümanlarda dahil olmuşlardı. Efendimiz haddi kazf cezası dışında bu sahabelerden yüz çevirmemiş onlarla rabıtasını kesmemiş ve onları affetmişti. 

Mekke fethinde kendisine daha önce eziyet ve işkence eden, yurdundan çıkaran müşriklere karşı intikam duygusu ile hareket etmemiş onları Hz. Yusuf’un kardeşlerini bağışladığı gibi, “Bugün, size bir kınama yoktur.” (Yusuf-92) diyerek onları serbest bırakmıştı.

Yukarıda verdiğimiz birkaç örnekte görüldüğü gibi Efendimiz arkadaşlarının İslami şahsiyetini oluştururken merhametiyle onları pişirmiş, şefkatiyle sarmış, affederek terbiyeyi ruhlarına kazımıştır. Bugünde öncelikle ebeveynlere, ıslah ve irşat edenlere, öğretmen ve akademisyenlere toplumda kendisini Peygambere nispet eden herbir bireye düşen Nebevi bir merhamet ve şefkatle aileyi, mahalleyi, toplumu, beldeyi, ülkeyi ve insanlığı kuşatarak akidesi sağlam, eylemleri anlamlı, ahlakı kâmil şahsiyetler inşa etmek olmalıdır.Toplum olarak Nebevi merhamet ve vicdandan soyutlandığımızda narin küçük yavruların aramızdan nasıl koparıldığına, canlı yayın cinayet ve cinnetlerin nasıl normalleştiğine, şehvetin, hazzın ve hızın başımıza nasıl felaketler getirdiğini müşahede ediyoruz. Yeniden nebevi şahsiyete kavuşmak için merhametin kuşattığı toplum olma temennisi ve duasıyla.

 

Hamza Resuloğlu

15.09.2024

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.