Kıymetli yarenlerim gelin eğri oturup doğru konuşalım. Öyle bir zaman diliminde yaşamaktayız ki ne ağlayanı belli. Nede güleni. Ne açı belli. Nede toku. Ne dinlisi belli nede dinsizi. Bindik bir alamete gideyoz kıyamete. Hâsılı kelam tabiri caizse Arapsaçına benzemiş şu yarı yamalık fani olan dünya hayatı. Dünya dedik ya. Dünya. Dünya üç günlüktür.Dün geldi geçti. Yarın ise meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür, bugün. O zaman bu günü iyi yaşamalıyız. İmanlı yaşayalım, İrfanlı yaşayalım. Evladu iyalimizle iyi yaşayıp, dostlarımızla iyi yaşayıp öyle ölerek mahşere Allah ve Resulü (s.a.v.)’min huzuruna gülerek varalım inşallah. Aksi halde sonumuz perişan olup cehennem ehlinden oluruz Allah muhafaza.
Yarenlerim, şöyle bir hayatımıza bir de hep özen duyduğumuz saadet asrı olan ‘ASRISAADETE’ bakınca kaç gram mümin ve müslüman olduğumuz meydanda.
BakınızİbniMace’ninZühd bölümünde geçmekte olan şu ilginç hadise sanki günümüz cumadan cumaya…Bayramdan bayrama…(Sizler ekleyebilirsiniz.)müslümanca görünüpkırk rekâtteravih namazı kılanları. Elleri özür diliyorum arkalarında (arifler anladı ne demek istediğimi.) yerden yere vurarak Yasin okuyanların cemeziyel evvellerindeki ‘Kureyşin ileri gelen müşrikleri bir gün en emin beldenin en emini, olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e gelerek. Ya Muhammed (s.a.v.) müslümanları kastederek şu ayak takımı öcüleri yanından kovarsan seninle gelip muhatap oluruz derler.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’de “Ben mü’minleri asla kovamam.” dediğinde bu sefer müşrikler o zaman en azından biz senin yanına geldiğimizde oradan kalkıp gitsinler biz çıkınca tekrar gelsinler çünkü biz onlarla oturmayı gururumuza yediremiyoruz. Bizler aydın kimseleriz. Diye cevap verdiklerinde rabbimiz (c.c.)’in an En’am suresinin 52. ayeti kerimesi inzal oluyor. Ne buyuruyor Rabbimiz (c.c.) “Habibim zengin kâfirlerin arzusuna uyup da huzurundan kovma o kimseleri ki, sırf O’nun Zatının rızasını arzulamakta bulundukları halde sabah-akşam devamlı Rablerine ibadet etmektedirler. Müşrikler onların, imanlarında ihlaslı olmadıklarını, senin yanında geçinmek için durduklarını söylüyorlarsa da onların hesabından hiçbir şey sana ait değildir, senin hesabından hiçbir şey de onlara ait değildir ki, onları kovasın da zalimlerden olasın.” lütfen beyin abdestinizin yan ısıra, birde abdest alıp açın Kur’an-ı Kerimi okuyun Arapça metin ve mealini…Daha bağlayıcı olur herhalde.
Evet, yarenlerim en emin beldenin en emini, olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’den günümüze kadar yaklaşık 15 asır geçti ancak müslümanları hakir gören, onları kendi yurtlarında ikinci sınıf muamelesi yapan o zihniyet maalesef yok olmadığı gibi, zaman zaman onların kalıntıları sözde özgürlükçü, insan haklarını en önde savunan kişiler olarak lanse edilip fakat o özgürlükçü anlayışları sadece kendileri için önem arz edip, mütedeyyin, imanlı, irfanlı müslümanlar için asla.
Unutmayın ey himmete muhtaç olanlar siz kim gayriye himmet edecek o özgürlüğü savunanlar kim milli mücadelenin kazanılması için canını, kanını, malını hiçe sayanların başında, “DİN ADAMLARI” vardı, din adamları. Ki odin adamlarının bir kısmı cami kürsülerinden halkı milli mücadeleye teşvik ediyor, bir kısmı cephelerde çarpışıyor, bir kısmı da milletin meclisinde canla başla çalışıyordu. Hem de belki de maaş bile almayanlar vardı.
Öyle ki ilk Meclis’in mebuslarının 63’ü din adamlarından oluşurken. Ne acı ki, yunan askerleri İzmir’e gelince hoş geldiniz diye karşılayanlar; şimdi din adamlarını bahane ederek eskiden olduğu gibi ne diyorlardı bir zamanlar, “İslamlık terakkiye (ilerlemeye) manidir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve bize kimse de ehemmiyeti vermez.” Hesap vermeye giden bazı zavallıların kervanına katılanların ortak noktaları olan Allah’a, Kur’an’a, Peygambere, saçma diyecek kadar pervazsızca, hadsizce maalesef konuşuyorlar vatan millet Sakarya…
Maalesef müslümanların mukaddesatları bazılarının politikası hâline getirip İslam’ın özünün anlatılmasını istemiyorlar.Rabbimiz (c.c.) Bakara 11-12. Ayetlerinde “Onlara kendiniz kâfir olup, insanları da imandan döndürmeye çalışarak yeryüzünde fesat çıkarıp bozgunculuk yapmayın denildiği zaman biz ancak âleme nizam ve düzen vermeye çalışan ıslah edici kimseleriz derler.”
“İyi bilin ki; asıl bozguncular gerçekten onların ta kendileridir, lâkin kendi ifsatlarının farkında bile olmazlar.”
Dostlarım, bakınız inançsızları yola getiren Hz. Ebu Bekir (r.a.) siyaset okumadı. Krallıkları yenen Hz. Ömer (r.a.)’in hukuktan diploması yoktu. Zengin olan Hz. Osman (r.a.) iktisat eğitimi almadı. Hakîm zat Hz. Ali (r.a.)’nin felsefe diploması yoktu. Hz. Halid (r.a.) askeri okuldan mezun olmadı. “Onları büyük yapan yüce dinimiz İslam’dı. İslam.”O günde bu günde İslam’la alay edenlerin sonu hep hüsran olmuştur.Maalesef şimdikiler de bu vasıflar, bu karakterler yoksa ben ne yapabilirim. Nur içinde yatsınlar atalarımız ne de güzel demişler. “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker.” Terki ne mümkün…
O zaman azizim, bu hakikatler karşısında uyanın artık uyanın. Haftadan haftaya… Ay’dan aya… Yıldan yıla… Belki de 5 yılda bir müslüman görünenlerin sahte sloganları olan, efendim biz kimsenin dinine, diyanetine, tarikatına ve başörtüsüne karışmayız diyorlar ya. Oysa bakın dinini, diyanetini öğrenen gençlerin tüm inançlarıyla küs ve hatta zenci muamelesi bile yapanları gördük ve hala devam edenler mevcut. Hz. Ali (r.a) buyurduğu gibi, “Ahlakın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır beklenmez” Ne diyeyim ben; MÜSLÜMANIM DİYENE UYAN ARTIK MÜSLÜMAN UYAN DEMEM LAZIM.
Yusuf ÇAKICI
Seydişehir / KONYA
Kıymetli yarenlerim gelin eğri oturup doğru konuşalım. Öyle bir zaman diliminde yaşamaktayız ki ne ağlayanı belli. Nede güleni. Ne açı belli. Nede toku. Ne dinlisi belli nede dinsizi. Bindik bir alamete gideyoz kıyamete. Hâsılı kelam tabiri caizse Arapsaçına benzemiş şu yarı yamalık fani olan dünya hayatı. Dünya dedik ya. Dünya. Dünya üç günlüktür.Dün geldi geçti. Yarın ise meçhuldür. O halde ömür dediğin bir gündür; o da bugündür, bugün. O zaman bu günü iyi yaşamalıyız. İmanlı yaşayalım, İrfanlı yaşayalım. Evladu iyalimizle iyi yaşayıp, dostlarımızla iyi yaşayıp öyle ölerek mahşere Allah ve Resulü (s.a.v.)’min huzuruna gülerek varalım inşallah. Aksi halde sonumuz perişan olup cehennem ehlinden oluruz Allah muhafaza.
Yarenlerim, şöyle bir hayatımıza bir de hep özen duyduğumuz saadet asrı olan ‘ASRISAADETE’ bakınca kaç gram mümin ve müslüman olduğumuz meydanda.
BakınızİbniMace’ninZühd bölümünde geçmekte olan şu ilginç hadise sanki günümüz cumadan cumaya…Bayramdan bayrama…(Sizler ekleyebilirsiniz.)müslümanca görünüpkırk rekâtteravih namazı kılanları. Elleri özür diliyorum arkalarında (arifler anladı ne demek istediğimi.) yerden yere vurarak Yasin okuyanların cemeziyel evvellerindeki ‘Kureyşin ileri gelen müşrikleri bir gün en emin beldenin en emini, olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’e gelerek. Ya Muhammed (s.a.v.) müslümanları kastederek şu ayak takımı öcüleri yanından kovarsan seninle gelip muhatap oluruz derler.
Hz. Peygamber (s.a.v.)’de “Ben mü’minleri asla kovamam.” dediğinde bu sefer müşrikler o zaman en azından biz senin yanına geldiğimizde oradan kalkıp gitsinler biz çıkınca tekrar gelsinler çünkü biz onlarla oturmayı gururumuza yediremiyoruz. Bizler aydın kimseleriz. Diye cevap verdiklerinde rabbimiz (c.c.)’in an En’am suresinin 52. ayeti kerimesi inzal oluyor. Ne buyuruyor Rabbimiz (c.c.) “Habibim zengin kâfirlerin arzusuna uyup da huzurundan kovma o kimseleri ki, sırf O’nun Zatının rızasını arzulamakta bulundukları halde sabah-akşam devamlı Rablerine ibadet etmektedirler. Müşrikler onların, imanlarında ihlaslı olmadıklarını, senin yanında geçinmek için durduklarını söylüyorlarsa da onların hesabından hiçbir şey sana ait değildir, senin hesabından hiçbir şey de onlara ait değildir ki, onları kovasın da zalimlerden olasın.” lütfen beyin abdestinizin yan ısıra, birde abdest alıp açın Kur’an-ı Kerimi okuyun Arapça metin ve mealini…Daha bağlayıcı olur herhalde.
Evet, yarenlerim en emin beldenin en emini, olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.)’den günümüze kadar yaklaşık 15 asır geçti ancak müslümanları hakir gören, onları kendi yurtlarında ikinci sınıf muamelesi yapan o zihniyet maalesef yok olmadığı gibi, zaman zaman onların kalıntıları sözde özgürlükçü, insan haklarını en önde savunan kişiler olarak lanse edilip fakat o özgürlükçü anlayışları sadece kendileri için önem arz edip, mütedeyyin, imanlı, irfanlı müslümanlar için asla.
Unutmayın ey himmete muhtaç olanlar siz kim gayriye himmet edecek o özgürlüğü savunanlar kim milli mücadelenin kazanılması için canını, kanını, malını hiçe sayanların başında, “DİN ADAMLARI” vardı, din adamları. Ki odin adamlarının bir kısmı cami kürsülerinden halkı milli mücadeleye teşvik ediyor, bir kısmı cephelerde çarpışıyor, bir kısmı da milletin meclisinde canla başla çalışıyordu. Hem de belki de maaş bile almayanlar vardı.
Öyle ki ilk Meclis’in mebuslarının 63’ü din adamlarından oluşurken. Ne acı ki, yunan askerleri İzmir’e gelince hoş geldiniz diye karşılayanlar; şimdi din adamlarını bahane ederek eskiden olduğu gibi ne diyorlardı bir zamanlar, “İslamlık terakkiye (ilerlemeye) manidir. Bu dinle yürünmez mahvoluruz. Ve bize kimse de ehemmiyeti vermez.” Hesap vermeye giden bazı zavallıların kervanına katılanların ortak noktaları olan Allah’a, Kur’an’a, Peygambere, saçma diyecek kadar pervazsızca, hadsizce maalesef konuşuyorlar vatan millet Sakarya…
Maalesef müslümanların mukaddesatları bazılarının politikası hâline getirip İslam’ın özünün anlatılmasını istemiyorlar.Rabbimiz (c.c.) Bakara 11-12. Ayetlerinde “Onlara kendiniz kâfir olup, insanları da imandan döndürmeye çalışarak yeryüzünde fesat çıkarıp bozgunculuk yapmayın denildiği zaman biz ancak âleme nizam ve düzen vermeye çalışan ıslah edici kimseleriz derler.”
“İyi bilin ki; asıl bozguncular gerçekten onların ta kendileridir, lâkin kendi ifsatlarının farkında bile olmazlar.”
Dostlarım, bakınız inançsızları yola getiren Hz. Ebu Bekir (r.a.) siyaset okumadı. Krallıkları yenen Hz. Ömer (r.a.)’in hukuktan diploması yoktu. Zengin olan Hz. Osman (r.a.) iktisat eğitimi almadı. Hakîm zat Hz. Ali (r.a.)’nin felsefe diploması yoktu. Hz. Halid (r.a.) askeri okuldan mezun olmadı. “Onları büyük yapan yüce dinimiz İslam’dı. İslam.”O günde bu günde İslam’la alay edenlerin sonu hep hüsran olmuştur.Maalesef şimdikiler de bu vasıflar, bu karakterler yoksa ben ne yapabilirim. Nur içinde yatsınlar atalarımız ne de güzel demişler. “Katranı kaynatsan olmaz ki şeker, cinsini sevdiğim cinsine çeker.” Terki ne mümkün…
O zaman azizim, bu hakikatler karşısında uyanın artık uyanın. Haftadan haftaya… Ay’dan aya… Yıldan yıla… Belki de 5 yılda bir müslüman görünenlerin sahte sloganları olan, efendim biz kimsenin dinine, diyanetine, tarikatına ve başörtüsüne karışmayız diyorlar ya. Oysa bakın dinini, diyanetini öğrenen gençlerin tüm inançlarıyla küs ve hatta zenci muamelesi bile yapanları gördük ve hala devam edenler mevcut. Hz. Ali (r.a) buyurduğu gibi, “Ahlakın ahlaksızların elinde oyuncak olduğu bir toplumdan hayır beklenmez” Ne diyeyim ben; MÜSLÜMANIM DİYENE UYAN ARTIK MÜSLÜMAN UYAN DEMEM LAZIM.
Yusuf ÇAKICI
Seydişehir / KONYA