banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Ak Parti kurulduğu günden beri dış güçlerin vesayet odakları ile mücadele veriyor. En büyük başarısı, darbeleri önlemesi ve darbecileri yargılatıp içeri attırması. 

1980, 1997, 15 Temmuz 2016 darbecileri, yargılandılar ve mahkûm oldular. Darbeci subayların rütbeleri söküldü.

15 Temmuz 2016 en önemli kırılma noktası oldu. Mason locaları, Rotaryen, Lions kulüplerinden organize olan sonra CIA ile iş tutup işlerine gelmeyen iktidarları indiren bu vesayetçiler artık etkisiz. 

İktidarı tehdit etmeye devam ediyorlar mı?

Evet, ama eskisi gibi yüksek dozda değil ve silahlı kuvvetler içinden devşirdikleri subaylarla değil. 

Son örnek, Sabancı Holding Başkanı Güler Sabancı’nın, Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin’i arayıp müfredatın uygulamasını bir yıl erteleyin demesi. Gezi olayları finansörü Koç Holding yöneticisi Ali Koç ve 5’li çeteyi yanına almaması ilginç.

 

Bir parti milletin önüne çıkıyor, vaatlerini sıralıyor, halka şunları şunları yapacağım diye söz veriyor, iktidara geliyor, program yapıp halka verdiği sözü hayata geçirmek istiyor.

Bir holding başkanı “bu programı ertele” diyor. 

28 Şubat sürecinde TÜSİAD’çılar kesintisiz eğitim, karma eğitim konularında ahkâm kesmişlerdi, alışkanlıkları devam ediyor.

Gazeteci Fuat Uğur yazmamış ama Milli Eğitim Bakanlığı’nın kontrolü dışında eğitim yapan ve haksız yollarla mezunlarını YÖS sınavlarına sokup üniversite kazandıran Charles De Goule ve Pierre Loti Liseleri ile ilgili ricalar, telefonlar, şantajlar olabilir.

 

Ak Parti, 22 yıldır millet iradesiyle savaşan vesayet odakları ile kavga ediyor. Kavga etmek zorunda.

Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin, iki Fransız okuluna resti çekti, ya kapatın ya şartlarımıza uyun, dedi.  

Sonunda Fransız okullarının bileğini büktü mü?

Evet, ama tam olarak değil. 

Her şeyden önce mütekabiliyet şartı aranmaksızın Fransızların Türkiye’de okul açması, üstelik Milli Eğitim Bakanlığı’ndan izin almaması ve Bakanlığın denetlemesini kabul etmemesi kabul edilebilir şey değil.

Mezunlarını YÖS sınavlarına sokarak yabancı ülke öğrencilerine tanınan kontenjandan üniversite kazandırması büyük haksızlık. 

 

Her yıl 3 milyondan fazla gencimiz TYT – AYT’ye giriyor, üniversite kazanmak için ter döküyor; Fransız okullarının mezunları YÖS kontenjanını kullanarak haksız yere üniversitelerde yer kapıyorlar. 

Milli Eğitim Bakanlığı derhal soruşturma açmalı, ne kadar öğrencinin haksız olarak üniversitelerde yer kaptığını tespit etmeli ve bir an önce bu haksızlığın önüne geçmeli. 

Bakanlıktan yapılan açıklamada okul yetkilileri ile görüşüldü, anlaşmaya varıldı, deniyor. 

Dört maddelik anlaşma maddeleri içinde çok iyi noktalar var, bağımsız Türkiye anlayışıyla bağdaştırılamayacak hususlar da bulunuyor. 

Maddeleri tek tek ele alalım:

Birincisi; Bakanlık, Fransa’daki Türk öğrencileri için Türkiye’nin okul açabilmesini masaya koymuş, görüşmelere başlanacak, denmiş. 

İyi ama Fransa’da Türkçe eğitim yapan okul açmadan, burada Fransız okulunun eğitim vermesi kabul edilebilir husus değil. 

2. Madde: MEB’in şartlarını yerine getirene kadar bu okullara Türk öğrenci alınmayacak. 

Çok iyi bir karar. Şartları yerine getirmeyen okul nasıl eğitime devam edebiliyor?

3. Madde: Bu okullar, Türk öğrencilerin listesini önümüzdeki öğretim yılına kadar bakanlığa verecek. (Demek ki Bakanlık müfettiş gönderip okuldaki öğrenci sayısını bile alamıyor.)

4. Madde: “Bu okullar yasal bir yapıya kavuşturulana kadar Türk kültürü, Türk dili ve edebiyatı, tarih, coğrafya dersleri TÜRKÇE OKUTULABİLECEKTİR.”

Okul yetkilileri istemezse bu dersler Türkçe okutulmayacak anlamı çıkar.

Bu maddeleri hangi bürokrat imzaladıysa zokayı yutmuş. 

Bu nasıl bir eziklik!  

Bakan Yusuf Tekin’in rest çekmesiyle yabancı dille eğitim yapan Fransız okullarının masaya oturması olumlu bir gelişme.

Ama… 

Fransa, Almanya, Hollanda, Belçika, Avusturya gibi milyonlarca Türk ve Müslüman vatandaşımızın yaşadığı ülkelerde Türkçe eğitim veren okul açılmadan, o ülkelerin burada okul açması, beyin devşirmesi, mezunlarına haksız yere üniversite kazanması ve tabi bu öğrenci velilerinin parasını alması MÜTEKABİLİYET esasına aykırı. 

Adaletsiz ve kabul edilemez.

Bu uygulama, Türkiye Cumhuriyeti’nin tam bağımsız bir eğitim politikası uygulayamadığını gösterir. 

Ak Parti ve Milli Eğitim Bakanlığı, zeki çocuklarımızı kendi kültürleri ile yoğurarak bize yabancılaştıran hatta düşman eden ve eğitimi araç olarak kullanan bu odaklarla mücadele etmek zorunda. 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.