banner176

banner174

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

SULTANIN SIRTI ÜÇ GÜNDE KAMBUR OLDU!

 

     Anadolu Türk tarihi çok köklü bir hikâyeye dayanır. Maalesef bizde Anadolu Türk tarihini Sultan Alparslan’ın Mazgirt meydan muharebesi sonrası olarak anlatırlar. Ama Avrupa Hunlarından Göktürklere kadar birçok Türk devleti Anadolu’ya girmiş ama kalıcı olmamışlardır. Ama bu yazıda bizim konumuz Alparslan sonrası…

  Ebul Feth Sultan Muhammed Alparslanöncülüğündeki Büyük Selçuklu ordusu fitne yuvası olan Şii Fatımi halifeliği üzerine yürüyorlardı. Şii Fatımi devleti Suriye, Filistin, Hicaz ve Mısırdan oluşuyordu. İki devletin teması yıllar öncesindendi. Alparslan’ın amcası ve babası Tuğrul ve Çağrı Beyler Şiilerin kalbini deşmiş, Bağdat’ta bulunan Sünni İslam halifesini kurtarmıştılar. Onların ömürleri vefa etmeyince tahta geçen Sultan Alparslan Suriye üzerine harekât etti. Oradan Hicaz ve mısırı ele geçirip Haremeyn’i kurtarma hedefindeydi. Tüm hızıyla ilerleyen Sultan Bizans İmparatorluğunun saldırısıyla hedefini değiştirdi. 1071 yılında Malazgirt’te iki ordu savaşa tutuştu ve zafer Selçuklunundu. Bu zaferden sonra Alparslan, emrindeki Türkmen beylerini Anadolu’ya gönderdi. Kim nereyi alırsa orası onundu. Bu emre birçok Gazi Bey katıldı. Anadolu hızla Türk yurdu haline geldi. Ama Alparslan amcaoğlu Kutalmışoğlu Süleyman Şah’ı biraz geç göndermişti. Ama Süleyman Şah hızlı davranmış ve İznik şehrini zapt ederek Anadolu’nun sonunda dek gitmişti. Ama sonra Suriye için giriştiği savaşta öldürüldü. Oğlu Kılıç Arslan ise Alparslan’ın oğlu Melikşah tarafından tutuklanarak hapsedilmişti. Yıllar sonra ise Kılıç Arsal esaretten kurtulup Anadolu’ya, devletinin başına geçti.  Ama bu sırada I. Haçlı seferi başlamış ve İslam beldeleri tarumar ediliyordu. Haçlılar Anadolu’ya geçince Kılıç Arslan’ın başkentini kuşattı ve İznik düştü. Büyük bir kıyım yapıldı. Ama Kılıç Arslan haçlılara büyük zarar vermişti. Başkenti ise Konya yapmıştı. İşte bundan yıllar sonra yine bir cihangir ortaya çıktı. Onun adı da Kılıç Arslan’dı…

     Sultan II. Kılıç Arslan’dan bahsediyorum. Miryokefalon zaferini kazanmış, Anadolu türk birliğini kısmi olarak kurmuş. Aksaray’ı ikinci başkenti haline getirmiş, Selahaddin Eyyubi ile Klikya Ermeni Krallığı süpürmüş II. Haçlı seferini neredeyse tek başına durdurmuş büyük cihangir. Bunları yapan sultanın sonu maalesef berbat olacaktır. Saltanatı oldukça güzel geçen Sultan Kılıç Arslan yukarıda belirttiğim gibi birçok zafer kazanmıştır. Aynı zamanda taht mücadeleleri de yaşanmıştır. Ama sultanın yaptığı bir hata maalesef onu mahvetmiştir. Aslında bu hatayı tek o yapmamıştı. Eski Türk devletleri ve yeni Türk İslam devletleri de aynı hataya düşmüşlerdi. Şehzadelere toprak vermek. Bahsi geçen şey Osmanlı’da olduğu gibi sancak meselesi değildir. Verilen toprak o şehzadenin olacaktır. Üstelik bunu Sultan Kılıç Arslan hayatta iken yapmıştı. Ayrıca Sultanın çocukları az değildi. Tam tamına On bir adet şehzadesi vardı. Hepsine ülkeyi böldü ve paylaştırdı. Şehzadeler iç işlerinde serbest dış işlerinde Konya’ya bağlı kalacaklardı.

     İlk zamanlarda hiçbir sorun çıkmamıştı. Ama bir süre sonra işler değişti. Şehzadeler bağımsız gibi hareket etmeye başladı. Konya’ya yani II. Kılıç Arslan’a biat etmiyorlardı. Kafalarına göre birbirlerine saldırmaya ve dış devletlerle ilişkiler kurmaya başladılar. Tabi ki her şehzade aynı değildi. Bu mesele bir yana Anadolu Selçuklu devletini çok büyük bir tehlike bekliyordu. Bunlar Şüphesiz Haçlılardı…

III. Haçlı sferi başlamış ve en büyük birlikler kara yoluyla hareket ediyordu. Bu büyük birliğin başında Alman imparatoru Fredrich Barbarossa bulunmaktaydı. Haçlı ordularının diğer kolları deniz yoluyla Mısır Sultanı Selahaddin üzerine yürümüşlerdi. Bizans’ın yardımıyla Anadolu’ya geçen Haçlılar anlaşmaya göre Selçuklu topraklarına girmeyeceklerdi. Anlaşmaya hem Kılıç Arslan hem de Barbarossa uymuştu. Ama kimi kaynağa göre Türkmenler kimi kaynağa göre kendini bağımsız sanan şehzadeler bu anlaşmayı bozmuştur. Bunun üzerine yapılan şavaşta II. Kılıç Arslan mağlup oldu. Konya ya çekilen Sultan çaresizdi. Büyük Haçlı ordusu Konya’yı kuşatmış ve kısa sürede Konya’ ya girmiştir. İşte konumuz tam burası! Bu gün Alaaddin tepesinde bulunan ve harabe bir halde olan II. Kılıç Arslan köşküne kapanan sultan olanlar karşısında gözlerine inanamadı!

Konya’ya giren haçlılar üç gün boyunca büyük bir kıyım yaptı. Sultan ise kendi ismiyle anılan II. Kılıç Arslan köşküne kapanmış ve bu vahşeti oradan izlemekteydi. Dönemin tarihçisi İbn Bibi’nin kaydettiğine göre çok yaşlı olan Kılıç Arslan bu vahşeti izlerken üç gün ağlamıştı. Ağzına bir lokma yemek katmamış ve bu süre zarfında belinde büyük bir kambur oluşmuştu. Bu büyük yenilgi Sultanı derinden sarsmış ve sağlığından etmişti. Bundan sonra devlet işlerinde pasif kalmış ve şehzadeleri arasında perişan olmuştu. Bu facia sonucunda haçlılar ise Silifke çayında komutanlarının ölümü sonucu dağılmış ve Selahaddin’e bulunmaz bir nimet sağlanmıştı. Bundan sonra II. Kılıç Arslan’ın oğlu Melik Şah emiri olduğu bölgede asker toplayacak ve Konya üzerine yürüyecekti. Zor durumda kalan sultansa diğer oğlu Gıyasettin’den yardım isteyecek ve Melik Şah geri çekilmek zorunda kalacaktı. Kılıç Arslan ve Gıyasettin ittifakı Melik Şahı kovalayacak ve en sonunda dönüş yolunda II. Kılıç Arslan Aksaray’da vefat edecekti (1192- Konya’ya defnedilecek).

Peki, Kambur meselesini kanıtlayabilir misin diye sorarsanız evet. KBB VE TC Cumhurbaşkanlığının ittifakıyla bir proje gerçekleşti ,“Darül Mülk”. Alâeddin tepesi eteklerine kurulan müzede Anadolu Selçuklu Sultanlarının kemikleri alınarak biyolojik testlerle Selçuklu Sultanlarının %95 gerçek hallerini görebilirsiniz. Şahsen iki kere ziyaret ettim ve memnun kaldım. O müzede II. Kılıç Arslanın belinin kamburluğu çok net gözüküyor. Araştırma esnasında çıkan kemiklere bakılınca haliyle çok net doğruluğunu anlayabilirsiniz.  Okuduğunuz için teşekkür ederim…

https://sozcu01.sozcucdn.com/sozcu/production/uploads/images/2024/2/s2114785443jpg-LTbPqIXJDU6QgoHRdq3inA.jpg

 

 

 

 

 

 

 

Mevlüt Han ÇATALER

[email protected]

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.