Ömür de ne ki geçip gidiyor, her gün sabah oluyor ; akşam oluyor. Gün doğuyor gün batıyor. Hayat bu bir bakarsın son bulur bir bakarsın son bulduğunu sandığın yerde yeniden başlar.
Hiç şüphesiz bu dünyaya Mevla'nın takdiri annemizin babamızın vesilesiyle geldik. Yaratanın uçuş bucaksız rahmeti içerisinde dünyaya gönderildik. Dünyaya geldiğimizden beri yaşadıklarımız ve bundan sonra yaşayacaklarımızı şöyle bir gözden geçirecek olursak kazananlar nelerdir? Kaybedilenler nelerdir? Hangi kazançlar lehimize hangi kazançlar da aleyhimize cereyan etmiştir.
Her şeyden önce şunu belirtelim ki bu dünya yaşamaya değer bir yerdir. Dünyanın sonsuz nimetleri ve imkanlarını Mevla insanoğluna bahşetmiş ve onun kullanımına sunmuştur. Yeryüzünün üzeri kadar altında da bir sürü cevherler insanoğlunun kendisini bulmasını beklemektedir. Yeryüzündeki element ve cevherlerin topraktan çıkarıldığı unutulmamalıdır. Yeryüzünün altı, üstü ve üzeri de adeta insanoğlunun faydalanması için programlanmış ve donatılmıştır.
İnsanoğlu yaratıldığından itibaren bebeklik, çocukluk evrelerinde bakıma muhtaçtır. Anne ve babasının şefkatle merhametiyle ancak dünyaya tutunabilecek konumda gelmektedir. Daha sonraki yıllarda gençlik döneminde de yine ailesine ihtiyaç duymaktadır.
Bütün bunlar geçtikten sonra yeterli eğitimini alıp iş güç sahibi olabilmişse eğer artık başarı merdivenin de tırmanmaya başlayacaktır.
İnsanoğlu için öncelikli olarak isabetli bir evlilik her şeyin başında en olmasa olmazlar olarak yer almaktadır. İşini değil eşini bulan kazanır misali bu çok önemlidir. O bakımdan insanoğlu hayatını birleştirecek eşinin seçiminde duygusallık ile hareket etmeden mümkün olduğunca hayatın gerçekleriyle beraber düşünüp karar vermesi geleceği için çok önemlidir.
Hayata neredeyse sıfır olarak başlayan insanoğlu artık anne babasının ve etrafının desteğine ihtiyaç duymadan kendi ayakları üzerinde ayakta durabilecek konuma uzunca bir yıllar sonra gelebilmektedir. Oysa tabiatta bulunan birçok canlının doğumdan itibaren birkaç saat hatta birkaç dakika içerisinde hayatla mücadele edebilecek konumda olduğuna da Mevla tayin etmiştir. Bu da doğanın yaratılış sırrının bir başka göstergesidir.
Artık evlenip aileye karışmış bireylerin, mutlu bir aile hayatı kendilerini beklemekte olup hayat mücadelelerini bu doğrultuda sürdürmek için gerekli gayreti göstereceklerdir. Bu mücadele içerisinde en öncelikli çocuk sahibi olarak ailenin güçlendirilmesi ve bir hedefe odaklanması da yaşanacak hayatın akışına yön veren unsurların başında gelmektedir. İnsanoğlu artık kendisinden çok ailesini düşünen çocukların geleceğine odaklanan bir mücadeleci olarak hayat sahnesinde yerini almaktadır.
Bütün bunlardan mücadele ederken yıpranan insanoğlunun bedensel sıkıntıları başlar ve artık zaman zaman hastane köşelerinde hastalıklarla derman arama sürecine girmeye başlamıştır.
Yoğun çalışma temposu içerisinde geçen ömrün sonunda şöyle bir geriye bakıldığında mutlu bir aile ile birlikte birkaç tane çocuğun yetiştirilmiş olması daha ileriki safhalarda torun sahip olması insanoğlunun mücadelesinin adeta diploması ve başarı belgesidir.
Her çocuğun başarısı ve torunların bulunması sanki her dersin sonundaki verilen puan gibi insanoğlunun önüne gelmektedir. Ev bark sahibi mal mülk sahibi ve servet sahibi de olunarak belki de zengin biri olmuş ve maddi ve ekonomik sıkıntıları bir araya bir kenara bırakmış da olabilir ya da ömür boyunca bir lokma ekmeğin peşinde koşturup kimseye el açmamanın gururunu yaşıyor da olabilir.
Ne olursa olsun hayatın belli bir döneminden sonra birçok kazançlar ve kaybetmeler de kaçınılmaz son olarak karşımızda duracaktır. İşte bunlara bakıldığında neleri kazandım neleri kaybettim diye bir muhakeme yapma durumunda da birçok kazançlar birçok değerler dünyalık için kazanılmış ve bazı sorunlar kökünden çözülmüş olsa da en büyük kayıp geçen ömürdür.
Sahip olduğumuz bedenimiz bükülen bel, görmeyen göz ,duymayan kulak, yürümeyen bacak ile kazançların bedelini ödendiği açık bir gerçek olarak önümüzde duracaktır. Şimdi hayat mahkemesi yapıldığında bazı değerler için yapılan mücadelelerin yaşanan olumsuzlukların birçok yaşananların anlamlarını yitirdiklerini, keşke olmasaydı diye bunların düşünülerek hayıflandığı da kaçınılmazdır.
İşte bu nedenlerle gelin hayatı fazla zorlamadan kendi kulvarında şen şakrak ve şükür ile bu günü yaşayalım yaşatalım. Yaşarken de yarın için hiçbirimizin garantisinin olmadığını unutmayalım.
Bizden söylemesi...