banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

 

*Yarenlerim sözlerime sizlerin de canı gönülden ÂMİN diyeceğiniz şu kısa duamızla başlamak istedim.

*İlahi ya rab,  bir daha yanmayacak olan Gazze’li, Filistin’li mücahit ve mücahide’lerin yanmalarına sebep olan, 4 kâfir rehine için 274 Gazze’li, Filistin’li kardeşlerimizi şehit eden lânetlenmiş topluluk olan “Yıkılasın. Yakılasın. Yok, olasın İsrail, Enkazını göreyim, sana ülke diyenin yüzüne tüküreyim.”Siyonist İSRAİLveonlara destek veren büyük şeytan ABD ve diğer destekçilerinin evlerine ateşler düşür Allah’ım. Ateşler düşür Allah’ım. Cayır cayır yak Allah’ım. Âmin. Âmin. Âmin.

*O zalim topluluk ve destekçilerini semavi ve arizi bela, sel, deprem, yangın gibi afetlerinle helak eyle Allah’ım, helak eyle Allah’ım. Onları bir bardak suya, bir parça ekmeğe muhtaç eyle Allah'ım. O küffarları, Tebbet sürenle muamele eyle Allah’ım.

*İlahi ya rab, en emin beldenin en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) şöyle buyuruyor. “Kâfirin mezardaki azabı, doksan dokuz ejderha iledir. Ejderhanın ne olduğunu bilir misin? Her birinin doksan dokuz başı olan doksan dokuz yılandırlar. Onu sokarlar, emerler ve üflerler. Kıyamete kadar böyle devam eder.” O azabı geciktirme Allah’ım. Şuan ver Allah’ım. Sana muhtacız geciktirme Allah’ım. Mazlumları zaferlerle müjdele Allah’ım.

Yarenlerim. Hiç şüphesiz dünya ve ahiret hayatının saadet ve felaketi, ‘KUNDAK İLE TABUT’ arasına sıkışan ölüm muammasıdır. Zira ölüm, nefis engelini aşmayanlar için acı bir musibet, vahyin ilahi sesine kulak verenler içinse, sonsuz saadetin başlangıç noktasıdır.Hatta efendimiz (s.a.v.) Hz. Aişe (r.anha) annemizden rivayete göre,  “Ani ölüm, mümin için rahatlık, facir için üzüntü kaynağıdır.” İlahi ya rab, bizleri saadetin başlangıç noktasına nail eyle Allah’ım.

         *Dostlarım, Kur’an-ı araştırın, inceleyin, Peygamberimiz (s.a.v.)’in hadisi şeriflerini araştırın, inceleyin bakınız helal lokmadan daha kıymetli hiçbir ibadetin, olmadığına şahit olacaksınız.

Çünkü helal lokma mideye girdimi, beyinde, ruhta, kalpte, hatta bütün damarlar mideden beslendiğinden dolayı,o lokma midede fokur fokur ibadet olarak kaynar. İtaat olarak kaynar. Allah ve Resulüne bağlılık kaynar. Amma mideye haram girdi mi,o haram cehennemin kendisi olduğundan dolayı, başka bir cehennem aramayada gerek kalmayıp o nefer zaten kendisine cehennemini hazırlamış olduğundan o mide bu seferde fokur fokur kaynayarak sahibi(Kulu ve kölesi)’ne bol bol günah işletir. İbadet ve taati yaptırmadığı gibi, şeytanın emrine girerek ibadetten bile nefret etmeye başlatır Allah muhafaza.

*Hayatus Sahabe kitabının meşhur yazarı olan Muhammed Yusuf KANDEHLEVİ’ye vatandaşları gelip çarşı pazarda fiyatların artışından şikâyet ederler. Merhum vatandaşları dinledikten sonra onlara şöyle cevap verir. Ey müslümanlar, insanlar ve eşyalar Allah katında iki elin mizanı gibidirler. Eğer insanın kıymeti Allah katında artarsa, eşyanın değeri düşer ve ucuzlar. Yok, eğer insanın değeri düşerse, o zaman da eşyanın değeri artıp fiyatlarda yükselir. Öyleyse Allah katında değerinizi artırın. Oda ancak iman ve salih amel ile olur. Bakınız Rabbimiz (c.c.) A’raf96’da ne buyuruyor. “Eğer o ülkelerin halkı iman edip Allah'a karşı gelmekten sakınsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluk ve bereket kapılarını açardık. Fakat onlar gerçeği yalanladılar. Biz de işledikleri günahlar yüzünden onları ansızın yakalayıverdik.”

 Maalesef; ümmet olarak bizler Kur’an ve Sünneti yavaş yavaş terk edilmemesi talimatına, emrine rağmen, birçok tepeyi terk ederek büyük bozgunluklar yaşadık ve yaşamaya da devam ediyoruz maalesef.

Öyle ki, şu çivisini çıkardığımız dünyadan Hz. Ömer (r.a.) diye bir yiğit geçti ya, işte o Ömer’e, ya Ömer (r.a.) Kâbe’nin örtüsü eskimiş niçin ipekten bir örtü ile yenilemiyorsunuz diye sorduklarında. Hz. Ömer (r.a.) cevap vermiş ey kardeşlerim dünyada hâlâ aç müslümanlar ve insanlar varken, ipek örtü neye yarar? Ya ya. Aç insanların karınlarını doyurmak Kâbe’nin örtüsünden daha önemlidir buyuruyor Hattâb oğlu Ömer (r.a.).

*Evet, işte o Ömer İslam devleti başkanı iken bir savaş sonrası ganimetleri taksim etmişti. Herkese bir parça kumaş düşmüştü. Fakat bu kumaş tek başına bir işe yaramıyordu. Oğlu Abdullah babasına bu kumaş tek başına ne benim, ne de senin işine yarar. Ben hakkımı sana vereyim de kendine güzel bir elbise yaptır der. Hz. Ömer (r.a.) oğlunun hediyesini kabul ederek ve kendisine bir elbise yaptırır. Birkaç gün sonra yeni diktirmiş olduğu elbise üzerinde iken, bir konuşma yapmak için minbere çıkar.

Ey müminler beni dinleyin ve bana uyun der. Arka saflarda biri ayağa kalkarak itiraz eder. Ey müminlerin emiri. Seni dinlemiyorum ve sana itaat da etmiyorum. Çünkü sen, Allah ve Resul’ünün yolundan gitmiyorsun der. Bunu duyan halife Ömer (r.a.) neden böyle diyorsun diye sorunca, o zat sebebini şöyle izah eder. Ganimet taksiminde, bizlerden hiçbirine elbise diktirecek kadar bir kumaş düşmediği halde, görüyorum ki, sen o kumaştan fazla almış ve kendine bir elbise yaptırmışsın. Bunu duyan Hattâb oğlu Ömer (r.a.) cemaat arasında bulunan oğlu Abdullah’ı işaret eder. Oğlu Abdullah da ayağa kalkıp durumu şöyle izah eder. Ben bana düşen kumaş payıma babama verdim o kumaş bana yetmediğinden dolayı bari babam kendisine bir elbise diktirsin diye kendisine hediye ettim dediğinde o zat özür dileyip şimdi konuş ey müminlerin emiri. Şimdi seni dinliyor ve sana tabi oluyorum dedikten sonra konuşmasına devam eden Hattâb oğlu Ömer (r.a.)’ha.

İşte o Hattâb oğlu Ömer (r.a.)’ya bir gün işveren biri yanında çalışanıyla birlikte işyerinden bir şeyler çaldı diye şikâyete gelerek ey müminlerin emiri şu işçinin kolunu kes diye şikâyette bulunur. Bunu duyan Hz. Ömer (r.a.) birde işçiyi dinleyelim sonra gerekirse hâd uygulayalım der.

Hattâb oğlu Ömer (r.a.) bu sefer işçiye sorar ey kardeşim bu adamın dediği doğru mu? Neden çaldın diye sorduğunda işçi çalmadım ya emirel müminin onun bana verdiği maaşla ancak 15 gün geçiniyordum. 15 gün ne yapacağım başkasının malını çalıp hırsız mı olayım. Alın terimi çaldığı ve bana hak ettiğimi vermediğinden dolayı aldım deyince. Hz. Ömer (r.a.) bu sefer işverene dönerek eğer bundan sonra tekrar aynı şikâyetle bana gelirsen o işçinin kolunu değilde senin kolunu keserim hırsız sensin sen. Çünkü çalıştırdıklarının alın terini çalıyorsun der. Oysa Rabbimiz (c.c.) Necm 39’da “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.”buyururken, en emin beldenin en emini olan efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) “İşçinin ücretini teri kurumadan önce veriniz.” Buyurmuştur. Ya ya.

Aziz kardeşlerim bu düzeni, bu adaleti aynı sizler gibi bende ne kadar da özlemişim. Bu düzen gelsin diye yıllarca özlem duydum. Kimseler ağlamsın. Zenginler, işverenler gülerken yaşasın. Garip gureba, fakir fukara ağlamsın. Allah’ın düzenini özlemeyenler maalesef çoktan da çok.  

*Bakınız gözlük kırılınca nereye götürürüz. Herhalde berbere götürecek halimiz yok. Onu gözlükçüye, ustasına götürür tamir ettiririz.

*Dişi ağrıyınca veterinere mi gidiyoruz hayır elbette ki dişçiyi buluyoruz. Telefonu bozulunca fırıncıya mı götürüyor. Maalesef insanlar eşyaların ustasını buldu da. Fakat kendi ustası olan Hz. Allah (c.c.)’yı unuttu. İşveren işçisini unuttu. Amir memurunu. DEVLET EMEKLİSİNİunuttu.

İşte günümüzün geneldeki sıkıntılar bu. Rabbim (c.c.) bizleri şuurlandırıp sıkıntılarımıza derman olanların sayılarını artırsın. İnşallah.

*Bakınız kardeşlerim, İslam düşüncesinde iki büyük temel kaide vardır. Birincisi “İNNEMEL UMURU Bİ MAKASİDİHA,”YANİ, kişinin yaptığı işlerin neticesi ne olursa olsun niyetine, gayretine, maksadına bakılır. İkinciside“İNNEMEL UMURU Bİ HAVATİMİHA.”YANİ, Kişinin yaptığı işlerin, yaparken niyeti, gayesi ne ise neticelerine bakılır.

Dolayısıyla mahşer gününde, sıradan bütün insanlar BİRİNCİ KAİDEYE göre yargılanacaklardır.Yaptıkları işlerin neticeleri ne olursa olsun niyetlerine bakılır, gayelerine bakılır ve öyle değerlendirilir.

***Ama idarecilerin, yöneticilerin, âlimlerin sorguları İKİNCİ KAİDEYE göre yapılır. Yani niyetleri, gayeleri ne kadar iyi olursa olsun, yaptıkları işlerin neticelerine göre hesap vereceklerdir. Çünkü onlar her türlü tedbiri almakla mükelleftirler.  Unutmayın ki, cehenneme giden yollar iyi niyet taşlarıyla döşelidir vesselam. 

Bu arada yarenlerim, Efendimiz (s.a.v.)’in kurban bayramının arefe günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dâhil olmak üzere farz namazların akabinde ((Yani Cumartesi 15.06.2024 tarihinde başlayacak olan))“ALLAHU EKBER, ALLAHU EKBER, LÂ İLAHE İLLALLAHU VALLAHU EKBER. ALLAHU EKBER VE LİLLAHİLHAMD”teşrik tekbirlerini unutmayalım inşallah Bayramlar Bayram Ola duamızla.

Yusuf ÇAKICI

Seydişehir / KONYA

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.