banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

  Basında yer alan bir habere göre Sayın Cumhurbaşkanımız Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'e “Emekliye zam yapabilir miyiz “ diye sormuş.

Anlaşılıyor ki emekli seçmenin gönlünü almanın yolları aranıyor. Peki emekli seçmene gerçekten zam yapılabilir mi yapılamaz mı sorusunun cevabına vermeden önce şu gerçekleri de bilmemiz gerekir.

Türkiye'nin bütçesinin oluşumunun en büyük faktörleri vergi gelirleri olup bu da ancak vergi gelirlerin sağlıklı toplanması ile mümkündür. Vergiler toplanırken adil bir vergi sisteminin varlığı ve vergi güvenliği ile ilgili gelişmeleri de göz ardı etmemek gerekir.

Vergi güvenliğinin sağlanması ile verginin toplanması garanti altına alınırken diğer ya da istisna ve muafiyetlerde verginin toplanmasındaki en büyük engel olarak önümüzde durmaktadır.Ancak bu istisna ve muafiyetler gerçekten gerekli midir ya da ne kadar gereklidir. Bunu da irdelenmesi ve cevap alınması elzemdir. İstisna ve muafiyetlerin varlığı vergi güvenliğinin varlığıyla paralel götürülmesi gerekir. Bir yandan istisna ve muafiyet tanırken diğer yanında vergi güvenliğinin de sağlanmış olması gerekir. Peki bizim mevzuatımıza vergi güvenliğini sağlayacak maddeler ve unsurlar var mıdır? Buna bakıldığında da eskideki uygulamaların hemen hemen hepsinin kaldırıldığını görüyoruz.

     Geçmişte uygulanmış ancak bir kısmı şu an yürürlükte olmayan aşağıda belirttiğimiz özel güvenlik önlemleri de bulunmaktadır. Bunlar : Hayat Standardı Esası, Asgari Gayrisafi Hasılat Esası, Ortalama Kar Haddi, Asgari Zirai Kazanç, Asgari Zirai Vergi, Servet Beyanı, Gider Esasıdır.

Bu uygulamalar ile devlet asgari vergiyi sınıflara göre tayin ederken giderleri de disiplin altına alıyordu. Örneğin birinci sınıf bir tacire verginin asgari miktarı bu kadar eğer araban varsa ilave ederim, yazlığın varsa ilave ederim  ; yatın varsa ilave ederim, hizmetin varsa ilave ederim ; yurt dışına çıktın ise ilave ederim gibi bir asgari rakama ulaşıp en az rakam isteniyordu. Götürü usulde mükellefleri ise derecelendirme ile asgari vergiyi talep edilirken bazı sektörlerinde gider üzerinde asgari vergi talep ediliyordu. Yine küçük çiftçi muafiyetliğinin sınırını satış tutarına bağlıyordu.

      Bu uygulamalar yüksek yargı tarafında da kabul edilmiş ve uzun süre uygulamadan kalmıştı.  Daha sonra kaldırılarak beyan esası  kabul edilmiş inceleme ve denetim yoklama ile iş götürülmeye çalışılmış sonuçta sık sık çıkarılan matrah artırımları ile denge sağlanma eğilimine girilmiştir.

     Görüldüğü gibi verginin güvenliğinin sağlanmasına yönelik yukarıdan yer alan güvenlik müesseseleri kaldırılmış ve bugün bunlar da söz edilememektedir. Bunlar kaldırılınca veri güvenliğinin sağlanmasının tek gerçek yolu olan Vergi denetim ve incelemelerinin yapılmasına kalmıştır. Ülkemizde incelemeler mükelleflerin ancak %2'lik kısımı üzerinde yapılması  mümkün olmuştur. Başka bir ifadeyle  30 yıl boyunca ticaretle uğraşmış  emekli olmuş bir  mükellef vergi incelemesine maruz kalmamış sayı milyonlarcadır.

        O zaman akla isteriz istemez şu soru gelmektedir :  Siyasi irade vergi toplama ya da toplamama konusunda hangi noktadadır?Eğer vergi toplama konusunda gerçekçi düşünüyorsa vergi toplama konusuna ihtiyaç duyuyorsa vergi güvenliği sistemini yeniden getirmeli ve denetim ve incelemelere önem vermelidir. Bunu yapabilmeye muktedir midir ? Evet  kadirdir, muktedirdir çünkü devlet egemenlik gücüne dayanarak vergiye karşılıksız ve cebir kullanarak toplama hakkına anayasamız imkan tanımaktadır. Öyleyse neden bu yapılamamaktadır işte bunun sorulması gerekir.

        Yapılan uygulamalarda görülen şudur ki mali idare denetim ve inceleme yaptığı durumlarda karşısında siyasi iktidarın kendi mensuplarını bulmakta ve mükellefe yardımcı olma,  mükellefi koruma şekli ile masumane bir davranış adı altında buna müdahil olmaktadır. Pideci ile marangoz ile mi şu ile mi bu ile mi uğraşıyorsunuz gibi. Buna da sıkça şahit olunmuştur.

        Bu sakat uygulamanın oluşmasının temel nedeni ne kadar az şikayetse o kadar iyi yönetim anlayışıdır. Ayrıca yeniden seçilecek olacak kişilerin kamu yoklamalarında göz doldurması yatmaktadır. Bunu hizmet zannetme yanılgısı yaşanırken diğer yandan mükelleflere yardımcı olunuyor izlenimi verilmektedir.

     Ancak bu adil olmadığı gibi rekabet eşitsizliğine de neden olmaktadır. Diğer tarafta en önemlisi sağlıklı bir bütçenin oluşmasının da önünde en büyük engel teşkil etmektedir.

       Denk bir bütçenin sonucunda oluşacak şartları düşünecek olursak açık vermeyen büyüteceğimiz fakirine, fukarasına, emeklisine memuruna, işçisine bakabilir ; bütçemiz savunma sanayi konusunda yeterli kaynağa sahip olur, iç ve dış güvenliği sağlamak konusunda çeşitli ekipmanları alabilecek kaynaklara ulaşabilir. Kısaca toplum olarak bir refaha ulaşabiliriz.

      Peki, millet olarak ortak çıkarlarımız müşterek paydamız bu  değil de nedir? Ayrıca siyasi  iradenin elini güçlendirecek seçmenine karşı ödev ve sorumluluklarını yerine getirmiş olmanın rahatlığıyla yeni bir seçime yelken açmasına da imkan tanıyacaktır.

    Özet olarak yazımızın başında belirttiğimiz gibi maliye bakanına sorulan imkan var mı sorusunun cevabı da işte burada gizlidir. Evet imkan vardır ; İmkan Maliye Bakanlığı'nın vergisel konuda kimsenin gözünü yaşına bakmadan hakkaniyet ölçüleri içerisinde yoklama, denetim  incelemeyi yapması ve vergi güvenliğinin yasalar ile sağlamasıdır. Vergi vermesi gereken mükelleflerin vergilerini doğru ve zamanında vermeleri sağlanmalıdır. Hiç kimse kusura bakmasın ki   cebindeki parayı seve seve isteyerek getirir maliye vergisine yatırmak istemez. Bu , insanların doğasına yaratılışına aykırı bir durumdur. Herkes çıkarını düşünmek durumundadır. Bunun sağlanması gerekir.

        Avrupa'daki insan eğer vergisini veriyorsa bizden akıllı ve bizden milliyetçi olduğu için değildir. Avrupa'daki insanlar vergi  kayıp ve kaçağının mutlak surette karşılığının olacağını, ağır müeyyidelerle karşılaşacağının bilincinde oldukları ve uygulamalarda da bunları gördükleri için bu tür yanlışların içerisinde olmuyorlar.

        Olay bundan ibarettir. Ne yazık ki ülkemizde ise vergisini vermeyenin yanında kâr kalma gibi bir durum maalesef söz konusudur. Bu konuda en büyük sorumluluksa  siyasi iradenin tutum ve davranışlarıdır.

     Sayın Bakanımızın  dik duruşu ve şu ana kadar yapılan uygulamalar ümit  vad eder gibi görünüyor  inşallah bu sorunun da üstesinde gelinir diye düşünüyoruz.

      Bizden söylemesi

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.