ÇANAKKALE NEDİR?
Bugün 18 Mart…
Çanakkale Zaferi’nin 109. Yıldönümü.
Türk ve dünya tarihine damga vurmuş en önemli olaylar arasında yer alan 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi, bir milletin birlik ve beraberlik içinde verdiği şanlı mücadelenin unutulmaz hatırası olmak bakımından insanlık tarihinde eşine az rastlanır bir kahramanlık destanıdır.
Çanakkale nedir sorusuna en anlamlı cevapların şairlerimizin mısralarında olduğunu düşünürüm.
Mesela Necmeddin Halil Onan’ın ‘Bir Yolcuya’ şiiri var ki Çanakkale’yi görenler, bu şiirin Anadolu’da gezip dolaşanları dikkatli olmaya çağıran şairinin içimizi ürpertenşu dörtlüğünü ta uzaklardan bir yamaçta görebilirler. Ne güzel tarif edilmiştir Çanakkale bu mısralarda!
“Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın,
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.”
Şirin devamında tarif, ana çizgileriyle biraz daha vuzuha kavuşur:
Bu ıssız, gölgesiz yolun sonunda,
Gördüğün bu tümsek Anadolu’nda,
İstiklal uğrunda, namus yolunda
Can veren Mehmed’in yattığı yerdir!”
Mehmet Akif Ersoy’un bana göre Çanakkale Şehitleri için yapılmış en önemli abide demek olan ünlü şiirinde ise dağlarıyla, taşlarıyla ‘Bir hilal uğruna nice güneşlerin battığı’ Çanakkale, bu diyar‘şüheda gövdesi’dir.
Büyük zaferin 109. Yıl dönümünde üzerinde yaşadığımız, şairin İstiklal Marşı’mızda ‘cennet’ dediği toprakları mübarek kılan aziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle, şükranla anıyor; uğruna canlarını feda ettikleri değerlerin kadrini kıymetini hakkıyla takdir edemediğimiz için bizlere, ederlerse eğer, haklarını helal etmelerini diliyorum.
Çanakkale; kendini vatan denen büyük şemsiye altında daha huzurlu hisseden insanların ‘rezil bir istila’ hareketine karşı göğüslerini siper ederlerken ‘mübarek kanlarını döktüğü yer’dir.
Bugün, içimizde olup da kendilerini bir türlü adına vatan dediğimiz aziz ve mübarek şemsiye altında hissedemeyen, bu şemsiye ile ünsiyeti kalmamış olanlar var. Ve ne hazin ki kendilerini bu aziz vatan ve milletle aynı şemsiye altında olmaktan çok, dünkü emperyalist işgalcilerin şeytani telkinlerine ve tuzaklarına kapılarak kalbi onlarla birlikte atan; ayrılıkçı, bölücü hareketlere ucuz amelelik peşinde olan bu sefihler sebebiyle enerjimizin büyük bir kısmı yıllardır heba olup gidiyor.
Çanakkale, Çanakkale ruhu; vatan, bayrak ve hatta şehitler kendilerini bu büyük şemsiye altında olmaktan huzursuzluk duyan gafillerin pek umurunda filan olmuyor. Bunlar, dünkü İngiliz, Amerikan muhiplerinin kara sevdalıları gibi amaçlarına ulaşmak için her yolu mubah gördüklerinden her günkü eylemleri gerçekte ‘şüheda gövdesi’ üzerinde tepinmek oluyor.
Çanakkale; her yaştan 250.000millet evladının, Kınalı Hasanların, bıyığı henüz terlememiş, diplomalarını almaya fırsat bulamamış mekteplilerin, sevdaları yarım kalmış yiğitlerin ölmeden mezara konulduklarını söyledikleri son şarkıdır dudaklarında kalan…
Olmaz, imkânsız denilen nice güçlüklere imanla imkânların var edildiği emsalsiz destandır Çanakkale…
Adı ne zaman anılsa insanı tepeden tırnağa hüzne boğan bir ağıttır.
Bu nedenle aylı yıldızlı al bayrağa ‘kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü’ diyen rahmetli Arif Nihat Asya, ‘Bir Bayrak Rüzgar Bekliyor’ isimli şiirinde rengini şehitlerimizin kanından alan bayrağımız ve şehitlerimiz konusunda hepimizi saygılı olmaya, edebe davet eder adeta.
“Öpelim temizse dudaklarımız; fakat…
Basmasın toprağına temiz değilse ayaklarımız” mısralarıyla ifade eder onlar için taşımamız gereken hassasiyeti; çünkü onların şatafatlı nutuklara hele yapma çiçeklere ihtiyaçları yoktur. Şaire göre onların ruhlarını şad eyleyecek en onurlu eylem anaların dualarıdır.
Ne yapsak haklarını ödeyemeyiz. Zaten Çanakkale Şehitleri için yapılmış (yazılmış) en değerli abide olan şiirinde Mehmet Akif merhum da hafızalarımızdan silinmeyecek şekilde şöyle ifade etmiştir:
“Tüllenen mağribi akşamları sarsam yarana,
Yine bir şey yapabildim diyemem hatırana”
Cennet vatanımızı aziz ve mübarek kılan, bu uğurda en değerli varlığını ve her şeyini gözünü kırpmadan feda eden bütün şehitlerimizin ruhları şad olsun!
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 18 Mart 2024