Belediyelerin aslı görevlerini sıralamaya çalışsak ilk sıralarda; imar, su, kanalizasyon, çevre temizliği ve şehir içi trafik düzeni gibi konular başta gelir ve diğerleri devam eder gider…
Şimdi bu konuları sırası ile değerlendirelim…
İmar;
Kentlerimiz hızla büyümektedirler. Ne yazık ki bu büyüme büyük ölçüde betonarme ağırlıklı yığınların oluşturduğu apartmanlardan meydana gelmektedir. Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan konu ile alakalı olarak “Ben dikey mimariden yana değilim, ben yatay mimariden yanayım. İnsan topraktan uzak değil, toprağa yakın olarak yaşamalıdır. Bugünün Türkiye’si böyle bir çirkinliği asla hak etmiyor. Dikey mimarinin altında yatan gerçek, az topraktan çok para kazanmaktır. Sadece beton, demir, tuğla yığınlarından oluşan o çirkin yapılar, bırakın şehirlerimizi, yaylalarımızı, kıyılarımızı dahi işgal etmeye başlamıştır”sözleri sanırım konuyu açıklamaya yetiyor. Öyle değil ml? Varsa da “rant”, yoksa da “rant...” Şu kadar arsa üzerine, yüzde kaç ile kaç tane daire sıkıştırabilirsin? İşin bütün tılsımı burada?
“Dikilsin binalar, gelsin paralar...?”
Temiz su;
Evliya Çelebin Seyahatnamesinde Seydişehir konusu işlerken; “ bol suları olan yaylak” olarak tarif ettiği bir şehrin su noktasında geldiği nokta içler acısı bir halde…
Şehrimizde, parası olanlar hazır su kullanırken, para ile su almak istemeyenler ise araçlarıyla çevre bölgelerden eve içme suyu taşımaktalar…
Seydişehir’in o kıymetli suyu ile şimdi maden yıkanmakta.
Çaltepesi’nden gelen kireç oranı yüksek suyu ise garip gruba olanlar içmekteler…
Trafik Konusu…
Otomobil, kamyon, tır, minibüs, otobüs, çekici, tanker, traktör, iş makinesi daha aklına ne tür araç geliyorsa caddelerine sokaklarına fink atılan bir şehir olduk maalesef.
Trafik sorunu çığ gibi büyümekte ve büyüdükçe de çözüm üretmek zorlaşmaktadır. Otoparkın bulunmaması ve trafik konusunda bir nizam intizam olmayınca zaten mevcut olan birkaç tane ana caddemizin her iki tarafına da araçlar park edilerek hem trafik kilitlenmekte hem görüntü kirliliğine sebep olunmaktadır. Diyeceksiniz ki; “oralara işyeri sahipleri park ediyor.” Doğru, o araçların çoğu işyeri sahiplerine aittir. Hiçbir işyeri sahibi aracı işyerinin önüne park etmekten zevk alıyor değildir. Eğer işyeri sahibi aracını oraya park etmese bu defa bir başkası araç gelip oraya park edecektir. Sabahtan akşama kadar da o araç orada kalacaktır.
Neticede, ana caddelerin sağına soluna park edilmiş araçlar yüzünden trafik sürekli tıkanmakta birde buna ilaveten orta refüjlerin kaldırılması geliş gidiş yönlerinde başıbozukluk meydana getirmiştir. Hangi aracın nereden çıkacağı nereden gireceği belli olmayan bir keşmekeşlik içine girilmiştir.
Popülist politikalar yüzünden, on yıllar önce ilçemize kurulmuş olan sinyalizasyon sistemi de düzgün çalıştırılamamaktadır.
Çevre Sorunları
Şehrin etrafında çevrili olan dalgadan bakınca bir karabulut şehrin üstünü kaplamış durumda… Yollara kırmızı çamur, kanallara kostik akıyor.Saadetler veBahçelievler Mahallesinde poşetler havada uçuşuyor. Bir türlü bitirilmeyen arıtma sistemiyüzünden kanalizasyon ve atık su vahşi bir şekilde akıyor.
Elbette bu sorunlar, bu günün sorunları değil… Ancak ortada bir sorun varsa, çözüme yönelik tedbirler de her dönemde alınmalı ve sorunun ortadan kaldırılmasına yönelik çalışmalar sürekli olarak yapılmalıdır diye düşünüyorum.
“Mega Projelerin Şehri” olan Seydişehir daha güzeli daha iyiyi hak etmiyor mu sizce de? Bunları düzeltmek bence en büyük mega projedir.
31 Martta yapılacak seçimlerde bu şehri yönetmeye talip olanlara sesleniyorum.
“Bu sorunlar bu şehrin sorunlarıdır ve çözüm beklemekteler.”