Siyonizm bugünlerde İslam dünyasına bakıp bir yandan da kahvesini yudumlayarak muhtemelen şöyle diyordur:
Neden durayım ki, ben tam yüz gündür Müslümanların çocuklarını katlediyorum ama onların limanlarından kalkan gemiler beni beslemeye devam ediyor. Ben tam yüz gündür Müslümanların kadınlarını katlediyorum ama onların siyasetçileri halen benimle siyasi ve diplomatik ilişkilerini sürdürmeye devam ediyor. Ben onların topraklarını işgal ediyorum ama onlar benimle ateşkes sağlayıp, her şeyi unutup normalleşmek için can atıyor.
Neden durayım ki, tam 57 İslam ülkesi olmasına rağmen bu ülkeler bırakın benim saldırılarımı durdurmayı, bırakın ticari ilişkileri kesmeyi, sınır kapılarını açıp kendi kardeşlerine gıda ve en temel insani ihtiyaçları bile ulaştırmaktan acizler. Hatta bunları dile getirenleri, benimle ticari ve siyasi ilişkilerin kesilmesini talep edenleri bile anında linç edebiliyorlar.
Neden durayım ki, ben zulmümü bombalarla, füzelerle ve silahlarla yaparken onlar benim zulmümü sözleriyle, edebiyatlarıyla, kınamalarıyla ve basın metinleriyle durdurmaya çalışıyorlar.
Neden durayım ki, ben Irak’ı işgal ettim, tam iki milyon Müslüman’ı katlettim. İki yüz bin Müslüman kadının iffetini kirlettim. Müslüman çocukları Bağdat sokaklarında köpeklere parçalattım. Tüm bunları canlı yayınlarda izleyen İslam ülkeleri ve onların yöneticileri sadece kınadılar ve uluslararası kamuoyunu harekete geçmeye davet ettiler. Sonra da her şeyi unutup yollarına devam ettiler.
Neden durayım ki, Libya’yı mahvettim, Mısır’da darbe yapıp Rabia Meydanı’nda katliam yaptım, Muhammed Mursi’yi zindanlarda şehid ettim, Suriye’yi paramparça ettim, İslam ülkelerini ekonomik krizler ve darbelerle karıştırdım. Tüm bunları çok iyi bilen İslam ülkeleri ve onların yöneticileri hiçbir şey olmamış gibi benimle tüm münasebetlerine devam ettiler.
Neden durayım ki, İslam coğrafyasındaki terör örgütlerini ben ürettim, onlara ben silah verdim, onları etkim altındaki Avrupa ülkelerinde ben korudum. Bu terör örgütlerine emir verip her gün Müslümanların askerlerini ve polislerini şehit ettim. Tüm bunlara rağmen Müslüman ülkeler kendi topraklarında bana askeri üsler verdiler. Benim uçaklarımın bu üslerden kalkıp İslam ülkelerini bombalamalarına müsaade ettiler.
Neden durayım ki, katliama başladığım ilk andan itibaren tüm emperyalist ülkeler benim yanımda saf tuttular, ABD ve İngiltere liderleri beni ziyaret edip alnımdan öptüler. Uçak gemilerini ve askerlerini benim için göndererek fiili destek verdiler. Ancak İslam ülkeleri ve onların yöneticileri her iki tarafı da sükûnete, aklıselime ve ateşkese davet etmekten başka bir şey yapmadılar.
Neden durayım ki, Netanyahu eline Tevrat’ı alıp biz bu kitabın bize vaad ettiği toprakları “Arz-ı Mev’ud’u” alana kadar ve “Yeşaya” kehanetini görene kadar durmayacağız diyerek açık açık İslam ülkelerini ve onların toprak bütünlüğünü tehdit etti. Ancak İslam ülkeleri ve onların yöneticileri çıkıp da dur bakalım senin “Arz-ı Mev’ud” dediğin bizim ülkemizin sınırlarını da ihlal ediyor diyemediler.
Neden durayım ki, 1897’de İsviçre Basel Siyonist Kongresi’nde aldığımız dört kararın üçünü de tek tek uyguladık. Sultan Abdülhamit tahttan indirilecek dedik ve indirdik. Osmanlı yıkılacak dedik ve yıktık. Filistin’de İsrail devleti kurulacak dedik ve 1948’de kurduk. En son kararımız ise Arz-ı Mev’ud’a ulaşarak Büyük İsrail devletini kurmak olacak. Bunun için de BOP projesini geliştirerek 22 İslam ülkesinin sınırlarını değiştireceğimizi söyledik. Bu konuda Irak ve Suriye’de başarılı olduk.
Şimdi ise sıra diğer İslam ülkelerindedir. Çünkü onlar, komşuları ve kardeşleri olan İslam ülkelerinin nasıl tek tek işgal edildiğine şahitlik ettiler. Gazze’de yapılan tarihin bu en büyük katliamını canlı yayınlarda izlediler. Sıranın kendilerine geleceğini bilmelerine rağmen fiili olarak harekete geçmediler. Bunca şeye rağmen bir araya gelip kendi askeri, siyasi, ekonomik ve teknolojik birlikteliklerini oluşturup hazırlık yapmadılar. Benim laftan değil, güçten anladığımı bir türlü idrak edemediler. Beni durduracak bir güç oluşturmadılar.
Şimdi size soruyorum? Siz söyleyin! Ben neden durayım? Neden bu katliamlarıma bir son vereyim? Neden “Arz-ı Mev’ud” hedeflerimden vazgeçeyim?