banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Maaş konularında bari Türkçe konuşsanız da yıllardır içinde cebelleştiğimiz edebiyat ve matematik bir işe yarasa...

1980 yılında başladığım memurluk hayatımı 25 yıl bilfiil görev yaptıktan sonra 2005 yılında emekli olarak sonlandırdım.

Benim çocukluğum ve gençlik dönemimde doğduğum köyde bir tane emekli vardı, dedem... Dedem 1956 senesinde köyü terk ederek İzmir’e yerleşmiş. Tabi daha sonra yanına babaannemi de almış. İzmir’de aslen, Beyşehirli olan ve ambleminde atların çektiği bir araba resmi bulunan ve 1893 yılında kurulmuş olan Tuzcuoğlu NakliyatAambarı’nda gece bekçiliği yapmaya başlamış.

Dedem 1976 yılında 72 yaşında iken SSK’dan emekli oldu ve ne yazık ki ilk maaşını dahi alamadan vefat etti. Ondan kalan hakkı babaannem yaklaşık on yıl kadar kullanıp o da vefat etti. Köyümüzün tarihinde ilk emekli olan dedemdi.

Daha sonra babam 1971 yılında 1479 sayılı kanunla kurulmuş olan Bağ-Kur’a 1970’li yılların sonunda kaydını yaptırarak kısıtlı imkânlarına rağmen primlerini ödüyordu. O primleri öderken ailemizin neler çektiğini ben biliyorum. Evde bulunan bir tane ineğimizi ve buna ilaveten birkaç parça tarlamızı satarak primlerini ödüyordu babam. Cebimizde harçlığımız yoktu ama babam primlerini aksatmamak için çabalıyordu. Babama ‘deli’ diyorlardı köydekiler. “Tarla satılır da, ahırdaki hayvanlar satılır da ne idiği belirsiz yerlere para mı yatırılır durulur?” diyerek babamı eleştiriyorlardı. Sonunda, “sabrın sonu selamettir” sözü gerçekleşti ve tüm zorluklara rağmen babam 1993 yılında Bağ-Kur’dan emekli oldu.

Bu defa da köylülerimiz babamın ne kadar da ‘akıllı birisi’ olduğunu dillendirmeye başladılar. Köyde bu şekilde emekli olup da devletten maaş alan tek kişiydi babam. Evet dedem de SSK’dan emekli olmuştu ama maaşını alamadan vefat etmişti.

Babam vefat ettiği 2020 yılına kadar yani tam 27 yıl BAĞ-KUR maaşı aldı. Şimdi annem almaya devam ediyor.

Sonraki yıllarda kanunların bu konuda vatandaşlarımız lehine iyileştirilmesi ve yapılan düzenlemeler neticesinde köydeki emekli sayısı giderek arttı. Örnek olarak kocası çeşitli yıllarda İzmir’de hamallık yaparken 300-400 gün sigortalı olarak bir işte çalışmışsa ve vefat etmişse karısı kocasının askerlikte geçen süresini de hesap ettirip prim borcunu toplatıp 900 güne tamamlayıp hemen emekli olamaya başladılar. Sanırım 2006 yılında çıkan Sosyal Güvenlik Kurumlarının birleştirilmesi kanunundan önce sigortalı, yaşıyorken 1800 gün prim ödemişse emekli olabiliyor, vefat etmişse karısı sadece 900 gün prim günü ile emekli olabiliyordu. Ve babam yıllarca aksatmadan prim ödediği halde ona bağlanan maaştan çok daha fazlası 900 günlük primi olan ve emeklilik hakkı kazanan kişiye bağlanıyordu.

Rahmetli babam bu konuyu çok eleştirirdi. “Oğlum bu nasıl kanundur ki ben 16-17 sene prim ödedim 1500.00 lira maaş alıyorum, falancanın kocası ölünce 900 gün primle maaşa bağlanıyor ve benim iki katım maaş alıyor.” diye sitem ederdi. Bu mevzular şu an değil,  1990’lı yılların sonunda konuşulan mevzulardı.

Ben de 1980 yılında Türk Silahlı Kuvvetlerinde göreve başlayıp 2005 yılında emekli olunca takım tamalanıvermişti...

Şöyleki;

Köylülerimiz içinde ilk SSK emeklisi rahmetli dedem, ilk Bağ-Kur Emeklisi rahmetli babam ve ilk Emekli Sandığı emeklisi de ben oluyordum.

Ailemizde böyle bir ilkler özelliği bulunmaktadır...

2005 yılının Mayıs ayında emekli olduğumda şahsıma 970.00 lira maaş bağlanmıştı.  O tarihte asgari ücret 350.00 lira idi. Yani bana bağlanan maaş asgari ücretin 2,7 katı nispetindeydi.  Bugün şu an itibariyle maaşım asgari ücretin altında kalmıştır.

“Biz iktidar olarak, çalışanımız ve emeklimiz enflasyona ezdirmedik” sözü doğru olabilir ama siz matematiksel olarak, çalışanı ve emekliyi belki enflasyona değil ama,asgari ücrete ezdirdiniz. ‘Asgari’nin sözlük anlamı; “en az”, “minimum” demektir. O zaman siz şu an asgari ücret” dediğiniz ücrete değil, benim aldığım ücrete ‘asgari ücret’ demek durumdasınız artık.

Babamın senelerce prim ödeyip aldığı maaşın yüzde yetmiş beşini alan annem sadece ve sadece 5.625.00 lira maaş almaktadır. Hangi ‘asgari ücret’ten bahsediyorsunuz siz?

“Kök maaş”, “kümülatif artış”, “asgari ücret” gibi milletin anlamadığı ekonomik tabirlerin arkasına gizlenip kafalarını karıştıracağınıza Türkçe konuşsanız  ve matematiği işleterek bu işleri düzenleseniz de yıllardır içinde cebelleştiğimiz “edebiyat” ve “matematik” bu konuda bari bir işe yarasa olmaz mı?

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.