banner176

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

Osmanlı’nın çöküş döneminde Arap yarım adasında bir mezhep faaliyete geçti, Vahhabilik! Şayet bu mezhep öyle bir mezhep ki, gayri İslami çoğu şeyi yaptırıyor.

Bu dönemde çokta Nüfuzu olmayan Abdullah bin Suud, Dır’iyye’de bir kabilenin reisi idi.

Diğer yanda biraz daha Nüfuza sahip olan ve kendi uydurmasıyla oluşturduğu Vahhabiliğin kurucusu Şeyh Muhammed b. Abdülvehhab vardı.

 Şeyh AbdülvehhapDır’iyye deki kabileleri cehaletlerinden faydalanarak kendi mezhebine katmak istiyordu. İşte bu sebeple Necd bölgesindeki Dır’iyye’ye gitti ve kısa sürede halkı etkisi altına aldı.

Bunlar arasında bahsi geçen ve Suudi Arabistan krallığı hanedanının büyük dedesi olan Abdullah B. Suud’da vardı.

 Kabilesiyle birlikte bu mezhebi kabul etmişti.

 Bölgede hızla yayılan Vehhabilik mezhebi, Osmanlı için büyük bir tehdit oluşturmaktaydı.

 Bu sebeple devrin padişahı II. Mahmut bölgedeki emirlere dikkatli olmalarını bildirdi. Ancak emirler neredeyse umurlarına takmıyordu bu uyarıyı. Şeyh Abdülvehhab ve Bin Suud’un oluşturduğu ittifak gittikçe güçlendi ve silahlandılar.

Hızla Necef ve Kerbela’ya saldırdılar. İçerideki İslami ve Gayri İslami olan her şeyi yakıp yıktılar, yağmaladılar.

 Öyle ki buralarda bulunan kutsal emanetlere dahi el koyarak ganimet saydılar.

Bu azmışlar sürüsü durmayarak Mekke ve Medine’ye saldırdılar.

Kısa bir muhasaradan sonra Medine’de bulunan sahabe mezarları ve en kötüsü Hz.

Muhammed (s.a.v)’in mezarını yağmaladılar, talan ettiler.

Vahhabi inancına göre Mezarlar birer safsatadır. İşte bu yüzden bu melun hareketleri yaptılar.

 Orada bulunan kutsal emanetleri kendilerine alarak ganimet yaptılar.

Hac yolunu keserek Hacıların Hac yapmasına ’da mani oldular. II. Mahmut pek haz almadığı Kavalalı Mehmet Ali Paşa’ya emir vererek o iki elebaşının İstanbul’a getirilmesini ferman buyurdu.

 Mehmet Ali Paşa gönderdiği kuvvetler ile Vahhabi birliklerini mahvetti.

Şeyh Abdülvehhab, Abdullah bin Suud ve oğlu Faysal yakalanarak Payitaht İstanbul’a gönderildi. 

Murat Bardakçı’nın günün kayıtlarından okuduğu üzere şöyle anlatır; “Mısırdan İstanbul’a gönderilen Abdullah b. Suud ve adamlarını taşıyan gemi Haliç’e girdi, Abdullah ve adamlarının boyunlarına çifte zincir vurulmuştu.

 Abdullah ve adamları Bostancı başının hapishanesine gönderilip, Mekke ve Medine’den çaldıkları eşyalar üzerine üç gün sorguya çekildiler.

Abdullah’ı da adamlarını ’da alıp eski saraya, Eski saraya götürülüp Hünkârın huzuruna çıkarıldılar. Hünkâr, mahkûmları bir müddet dinleyip idamlarını emretti” diyerek devam eder. “ Sultan Mahmut bir on beş yirmi dakika dinlemiş ve parmağını hafif oynatmış.

 Parmak oynamasıyla Abdullah’ın başı Bostancı başı Halil ağa tarafından kesilmiş!” Ayrı olarak bu kayıtın başında “Vahhabi Melunu” diyerek başlanmıştır.

Ancak Abdullah’ın idamı her şeyi bitirmedi. Arkasından gelecek olan, İngiliz iş birlikçisi Melun Şerif Hüseyin gelecek ve Osmanlıdan Hicazı koparacaktır…

     Bu kıssadan şu çıkarılmalıdır; Bu gün İslam âlemi adına hiçbir iş yapmayan Suudi Arabistan birde biz Türklere çattı. İşte bu Vahhabi soyunun Türk düşmanlığı buradan gelir. Vesselam…

TÜM ŞEHİTLERİMİZE ALLAHTAN RAHMET DİLERİM…

[email protected]

 

 

 

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.