Filistin, İslam’ın ileri karakolu.
Filistinliler, Mescidi-i Aksa’nın şanlı muhafızları. Onlar güzide şahsiyetler. Onlar cennet fedaileri. Savaşları da onurlu, ölümleri de.
Acı ve katliamın yağdığı GAZZE. Dünyanın gözü önünde kıyameti yaşayan GAZZE.
Sizin için şimdilik kadere rıza, Hakka tevekkül ve duadan başka elimizden bir şey gelmiyor.
Bu dayanılmaz dramatik tabloları ortaya koyanlar kim?
Elbette vicdansızlık medeniyetinin temsilcileri; yani Avrupa, Amerika, İsrail, Rusya, Çin.
Dünyadaki iktidar ve güç bu bozguncu, kan dökücü insan tiplemelerinin elinde.
Adalet terazisi de bunların elinde olunca güçlüyü haklı, mazlumu haksız tartıyor.
BUNLAR GÜCÜ NEREDEN ALIYOR?
Altmış sene öncesine kadar birbirini katleden Avrupalılar anlaşıp bir bayrak altında birleşmeyi başarmışlar.
Elli iki tane devlet bir araya gelip Amerika Birleşik Devletleri’ni kurmuşlar.
Hem birleşmişler, hem de ilim ve teknikte ilerleyip “süper güç” olmuşlar.
İSLAM MEDENİYETLERİNDE İSE DURUM FARKLI
İslam dünyası bugün bela ve musibetlerle çalkalanıyor.
İslam, temeline kardeşliği koyan bir dindir.
Müslüman, güvenilen, itimat edilendir.
Öyle ise İslam Diyarı barış, kardeşlik ve huzur ülkesi olmalıdır.
Fakat öyle değil. Yetmiş üç fırkaya bölünmüş, çeşitlenmiş, farklılaşmış, birbirlerine gaddarlaşmış ve kendi aralarındaki sorunları çözememiş bir İslam coğrafyası.
Akan kan Müslüman kanı. Telef olan servet Müslümanların.
Yakılan, yıkılan yurtlar Müslüman yurdu.
Emekli bir askerin bir konferansta söylediği şu sözleri hiç unutmadım:
“Arap Âlemi iki kıymetli şeyin değerini bilemedi. Biri semadan gönderilen Hz. Muhammet, biri de yerden fışkıran petrol. Bu iki nimetin kıymeti takdir edilmeden Araplar ve İslam Âlemi ayağa dikilemez.”
Arap Birliği’ni oluşturan devletlerin nüfusu yüz milyondan fazla.
Dünyada aynı inancı paylaşan elliye yakın İslam ülkesinin toplam nüfusu bir buçuk milyarın üstünde. Toplam asker sayısı ise on yedi milyon. Hemen hemen hepsi de birbirleriyle sorunlu.
NÜFUS ÇOKLUĞU ZALİMLERİN ZULMÜNÜ ENGELLEMEYE YETMİYOR
Anlaşıp birleşemeyen Arap ve diğer İslam milletlerinin elli altı senedir İsrail’den zulüm ve katliam görmesinin sebebi bu. Zulme ve adaletsizliğe karşı ruhumuzdaki isyanı açığa döküyoruz. “Kahrolsun İsrail, yıkılsın Amerika” diye bağırıyoruz. Fakat ne İsrail kahroluyor ne de Amerika yıkılıyor.
İsrail’in nüfusu tüm dünyada yirmi-yirmi beş milyon civarında. Bu kadar az nüfusa rağmen rüşvet, hediye, faiz ve hile ile dünya siyaseti ve iktisatıüzerinde söz sahibi olmuşlar.
Asırlar öncesinden beri hedefledikleri ARZ-I MEV’UD’a yani kendilerine vadedilen topraklara (ülkemiz dahil, Fırat ve Nil arasındaki yerlere) sahip olma niyetlerini –Gazze katliamıyla- alenen ilan ettiler.
KUR’AN-İ GÖZLE BAKINCA İSRAİL’İN SONU
İsrail, Avrupa ve Amerika himayesinde kendini emniyete aldığını sansa da Allah’ın üzerlerine azap musallat etme vaadi inşallah gerçekleşecektir.
Allah İsrail’e Filistin’i ebedi yurt edinmesine asla izin vermeyecek. Allah’ın bu vaadi de Müslümanlar eliyle gerçekleşecektir. (Araf Suresi 167-168. Ayetlerin tefsirine bakılsın)
İslam Milletleri, “Müslümanlar kardeştir” ilahi fermanına kulak verecek, “Müslüman, Müslümanın kardeşidir.” diyen Hz. Muhammed’in kıymetini takdir edecek, zilletten izzete yükselten Kur'an'a sarılacaklar. Anlaşıp birleşecekler. İSLAM BİRLİĞİNİ kuracaklar ve süper güç olacaklardır.
Peygamberimiz “Müslümanlar Yahudilerle savaşmadıkça kıyamet kopmaz” buyurur. (Buhari-Müslim)
İnşallah işi kökünden halledecek bir savaşta, bu lanetli ve uğursuz kavim toptan imha edilecektir. Sonuç olarak,
İslam Âlemi Filistin faciasından ders çıkarıp ibret alıp birlik ve dayanışmayı sağlamlaştıramazsa;
Gazze’nin acıları ümmeti sızlatmaya devam edecek.
Ve zalimlerin merhamete gelmesini daha çook bekleyeceğiz.