Bu yazımda Dünyanın en kahraman ve en hain ordusundan, Yeniçerilerden bahsedeceğim.
Osmanlı İmparatorluğu ordusu denilince akla ilk destanlar yazan Yeniçeri Ordusu gelir. Nitekim bu askeri teşkilat ‘’Avrupa’nın il düzenli ordusu ‘’ olarak anılmaktadır. Evet yanlış okumadınız. Avrupa’nın ilk düzenli ordusu Yeniçerilerdir. Şimdi ilk olarak tarihi sürecinden biraz bahsetmek istiyorum.
Osmanlı devletinde Devir 1. Murad devri idi. Eğer büyük bir imparatorluk olmak isteniliyorsa düzenli, disiplinli ve söz dinleyen bir ordunun kurulması şarttı. Sultan Murad ve devlet erkanı güzel bir ordu kurmayı başardı. Ancak bu ordu Türklerden değil yabancılardan oluşmaktaydı. Fetih edilen yerlerdeki ailelerden küçük yaştaki Hristiyan çocuklar çoğu zaman zorla alınarak Müslüman ailelere verilir ve İslam dini öğretilirdi. Ondan sonra askeri anlamda eğitilmek üzere ‘’Ocak’’ denilen yerlere verilerek eğitimi başlanır ve tamamlanırdı. Uzun ve yorucu eğitim sonucunda birer savaş makinası haline gelen bu adamlar ‘’Ulufe’’ denen maaşlar alır ve her yeni bir padişah tahta çıktığında ise ‘’Cülus bahşişi’’ adlı hediyeler alırlardı. Giysiler Mavi-Kırmızı-Yeşil olarak değişmekle birlikte ‘’Külah’’ adlı başlıklar takarlardı. Evlenmeleri büyük bir zaman yasak olsa’ da Yavuz ve Kanuni devirlerinde evlenmeler başlamış, bu evlenmeler sonucunda ise Yeniçeri ocağı hızla bozulmaya başlamıştı. Öyle’ ki 3. Murad devrinde izinsiz olarak Ocağa Müslümanlar ve olması gereken yaştan daha büyük kimselerde kayıt olmaya başlamıştı. Bu gidişat Yeniçerileri uzun yıllar sonra mahvedecekti.
Bu ordu sayesinde Kuruluş ve yükseliş devirlerinde çok savaş kazanılmıştı. Kosova Muharebesi, Varna savaşı, İstanbul’un fethi, Otlukbeli muharebesi, Çaldıran Muharebesi, Haç ova Muharebesi ve daha çok savaşlarda muzaffer oldular. Tabi ki yenilgileri ‘de olmadı değil. Ancak çoğunda en sonuna kadar savaştılar. Peki bu muzaffer ordunun İlk isyanı neden’di?
Muzaffer komutan 2. Murad tahttan çekilerek tahtı küçük yaştaki oğlu 2. Mehmet’e bıraktı. Tahmini olarak Çandarlı Halil Paşanın parmağı olduğu bu isyan genç Fatihi tahttan indirmek içindi. Tabi ki Sultan Muradın tahta tekrar oturmasından sonra ve Ulufelere buçuk oranında zam yapmasından sonra bu isyan bastırıldı. Bundan daha kanlı isyanlar oluştu. Say say bitmez. Ancak artık hadlerini aşıp kafalarına göre Padişah indirip Padişah çıkartmaya bile başladılar. Halka haraç kesip milletin ekmeğiyle oynadılar. Hainlikleri işte o zaman başladı. Peki bu askerler kimi tahttan indirdi?
2. Bayezid, 1. Mustafa, 2. (Genç) Osman, Sultan İbrahim, 4. Mehmet, 2. Mustafa, 3. Ahmet, 3. Selim ve 4. Mustafa Yeniçeriler tarafından tahttan indirilmiş padişahlardı. Kimi Osmanlı sultanı sadece tahtından olmakla yetindirildi. Bu Hain sürüsünün bazen öyle gözü dönüyordu ‘ki tam üç adet Osmanlı sultanını öldürdüler. İlki Sultan 2. ( Genç ) Osman, Tahttan indirildikten sonra işkencelere maruz bırakılarak Yedikule zindanlarında boğdurularak öldürüldü. Hatta bazıları Padişahın Tecavüze dahi uğradığını iddia edilmektedir. Tabi ki Kardeşi Sultan 4. Murad intikamını feci bir şekilde aldı. Yeniçeri ordusu tarafından öldürülen 2. Padişah Sultan İbrahim’dir. O’da önce zindana kapatılmış ardından boğdurularak öldürülmüştür. Bu gözü dönmüş artık asker demeye bile kırk şahit isteyen ordu son olarak Sultan 3. Selim’i öldürdüler. Tahttan indirilen 3. Selim şehzade Mahmut’la ( 2. Mahmut) Topkapı sarayında 4. Mustafa tarafından esir tutuluyordu. Alemadar Mustafa Paşa 3 Selimi tahta çıkarmak üzere Topkapı’ya dayanınca 4. Mustafa’nın emriyle Yeniçeriler 3. Selimi ve 2. Mahmut’u öldürmek için saraya saldırdı. 3. Selim kılıçla neredeyse doğranarak öldürüldü. 2. Mahmut ise Cevri kalfa sayesinde kurtularak Alemdar Mustafa paşa tarafından tahta çıkartılacaktır. Kahramanlıkları ve Hainlikleri ile devam eden bu ordu 2. Mahmut devrinde büyük bir operasyon ile kaldırıldı. Ocakları topa tutuldu. Esir olanlar ya idam edildi yada sürüldü. Yerine ise Asakir-i Mansure-i Muhammediyye ordusu kuruldu. Bu vakaya ise Vaka-i Hayriye denildi.
Bildiklerimi siz değerli okuyucularımla paylaşmak isterim. İnşallah başka bir yazıda Vaka-i Hayriye olayını değerlendirmek isterim. Okuduğunuz için teşekkür ederim. Vesselam.
MEVLÜT HAN ÇATALER
SEYDİŞEHİR ANADOLU İMAM HATİP LİSESİ ÖĞRENCİSİ