Doğrusu işleriniz o kadar çok ki mahalle muhtarının bile uğramadığı sokağımızın yolunu siz nereden bileceksiniz.
En son altı yıl önce uğramıştınız devlet erkânıyla birlikte.
Diyarbakır’ın bir ilçesinde vatani görevini yapmakta iken teröristlerle girdiği bir çatışmada şehit düşmüştü komşumuzun oğullarından biri de daha haberi gelir gelmez o sokağa adeta bir gece seferberliği başlatılmıştı. Sabaha kadar süren bu seferberlikte oraya ulaşan yolların bozuk kısımları tamir edilmiş, çevre düzenlemesi yapılmıştı hiç unutmam.
Çünkü ertesi gün tören için devlet erkânıyla birlikte binlerce insan gelecekti akın akın. Üstelik bu trafik günlerce devam edecekti. El âlem ne derdi yoksa. Her şey gözlere eza vermeyecek şekilde düzenli ve güzel görünmeliydi. Öyle de yapıldı nitekim.
Siz bilmezsiniz beyim; gelip geçmezsiniz çünkü. Anlayacağınız bizim sokak Yaşar Kemal’in İnce Memet romanında olaylardan bir kısmının yaşandığı Çakırdikenlik düzü gibi bir yer.
İki yıldır komşu sokaklarda yeni yapılan sitelerin önünden geçen yollara dökülen sıcak asfaltın bir karışı şöyle dursun, gelip geçen araçların canına kasteden kasisler için iki kürek olsun bizim sokağa da dökülmesini beklerken daha beter bir şey oldu beyim! Şöyle ki…
Sokağımızın yolu iri bir tarla faresini yeni yutmuş yılana benzedi. Hani yılanın nasılsa yuttuğu fare incecik boğazının biraz ilerisinde sıkılmış bir yumruk gibi, topaç gibi durur ya… Sokağımızın iki tarafından bakanların bugünlerde gördüğü manzara tam da bu minvaldedir. İnanmazsanız günün herhangi bir saatinde görebilirsiniz.
Bu ucube görüntünün nasıl meydana geldiğini anlatmam gerekiyor… Vakıa yılar önce sokağımızın yolu açılırken oldukça geniş tutulmuş. Yani imarda yedi metre olarak planlanan sokak yolu birkaç metre fazla yapılmış. Bu durumu, karşı arsalardan birine ev yapılıp da çevre düzenlemesi yapılırken iş makinesi yolun nerdeyse yarısını sökerken görebildik. Meğer komşu arsanın bir bölümü 90’lardan beri gelip geçtiğimiz yolun üzerinde imiş. Şimdi evin ihata duvarı yapılınca sokağımızın yolu iki elle gırtlağı sıkılmış bir boğazı andırır oldu.
İki yıl önce sokağımızın bulunduğu mahallede kamu hizmetinin adil bir şekilde verilmediğini belirten dilekçeme bu süre içinde cevap bile verilmediğini söylesem ayıp etmiş sayılmam değil mi beyim?
Yeni komşumuzun bahçe duvarının iki yanında sokağımızın defalarca kazılan yolundan çıkarılan hafriyat yığınları var. Geçen her aracın kaldırdığı toz duman sebebiyle sıcaklardan iyice bunaldığımız günler haftalar boyu neler yaşadığımıza, neler hissettiğimize dair zerrecik bir empati yapabileceğinizi umuyorum.
Hani sorumluluk bilincinizde Mehmet Akif Merhum’un hatırlattığı
“Kenar-ı Dicle’de bir kurt aşırsa bir koyunu,
Gelir de adl-i ilahi sorar Ömer’den onu” hassasiyetinin bulunduğunu ve gündelik telaşlar içinde tamamen kaybolup gitmediğini düşünmek istiyorum.
Güzel şehrimizin bağ aralarında, zengin villalarının bulunduğu mekânlarında, daha dün yapılan sitelerin çevresinde gördüğüm yol ve çevre düzenlemesine dair hizmetlerden bu sokakta ne sebeple mahrum bırakıldığımızı bilmek istiyorum beyim.
Daha büyük ve kamu yararı bakımından daha önemli, daha görkemli işler yapıyor olabilirsiniz. Elbette yapacaksınız; lakin ben oralarda değil kendi sokağımda yaşıyorum beyim. Ortalama her vatandaşın istifadesine cömertçe sunulan imkânlardan ben de yararlanmak istiyorum.
Yolunu bilmediğiniz sokağımızın ahvaline dair daha çok şey söyleyebilirim; lakin şairin ifade ettiği gibi ‘Mani oluyor halimi takrire hicabım’.
Durumu ilgililere şifahen anlatmaya çalıştım, kendileri gelmese bile üzerinde ‘Saha Kontrol Aracı’ yazılı aracın bu maksatla görevlendirilmesinin yetebileceğini söyledim. Masa başında ekran karşısında her şeyin yolunda olduğunu ifade edilip, lisan-ı hal ile bizi bunun için daha fazla meşgul etme anlamında tavırlar gösterdiler.
Kusurumuza bakmayın beyim.
Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye vasiyetini hatırlayın böyle durumlarda.
Aynen o vasiyette buyurulduğu gibi…
“Kırgınlık, güceniklik bize; gönül almak size…”
Gene de yoğun olduğunu bildiğim işlerinizde başarılar dilerim beyim.
Canınız sağ olsun beyim!
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 28 Ağustos 2023