Arkadaşlarımdan birinin sosyal medya hesabında paylaştığı bir şiire rastladım. Katıldığı bir programda ‘Kendi cenazemi gördüm’ esprisiyle bu şiirini okuyan 18 Kasım 2013’te vefat eden ünlü tiyatro sanatçımız, unutulmaz komedilerin sahibi Nejat Uygur’du.
Usta sanatçı, ilk kez dinleme imkânı bulduğum bu hazin videosunda özellikle cenazelerde apaçık ortaya çıkan ve artık toplanamayacak kadar dökülüp saçılmış bir yanımızı sanatçı duyarlılığı ile son bir kez daha anlatıyor, dibe vurmuş, iflah olmaz hal-i pür melalimize ayna tutuyordu.
İsmail Dümbüllü’yle birlikte tanıştığı tiyatro sanatına Alo Orası Tımarhane mi?, Aman Özal Duymasın, Benim Annem Evden Neden Kaçtı, Cibali Karakolu, Hanedan, Hastane mi? Kestane mi?, Kaynanatör, Miğferine Çiçek Eken Asker, Minti Minti, Sizinki Can da Bizimki Patlıcan mı?, Son Umudum Milli Piyango, Şeyini Şey Ettiğimin Şeyi, Şeytandan 29 Gün Evvel Doğan Çocuk gibi pek çok hikayeyi kazandıran sanatçı, yıllarca ne çok şey göstermişti güldürerek düşündürerek! İşte bu son şiiri o güne kadar tüm söylediklerinin bir özetiydi gerçekte. Çabucak unutmak, umursamazlık, vefasızlık…
Ustanın on yıl önce söylediklerine, göstermelik hallerimize bir kez değil, bin kez baksak yeridir diyor, bu şiiri ibret nazarlarımıza sunuyorum:
“Biliyorum caminin avlusunda toplanan kalabalık bana değil
Gelen ünlüleri görmek için…
‘Aa, o da burda, şu da burda!’ deyip
Beni musalla taşında unutanları görüyorum ve duyuyorum.
İmamın okuduğu Tiradını ve sormasını...
Merhumu nasıl bilirdiniz?
Bir kişinin bile benim için 'kötüydü' diyemediğini duyuyorum
Hayatımda ilk defa katıla katıla gülüyorum
Çünkü kırkım dolmadan unutulacağımı biliyorum.
Yaşlı bir selvi ağacının gölgesinde oturup
Yılların yorgunluğunu çıkarıyorum
Birden önümden sırasıyla Nisa’lar, Tolga’lar, Sadri’ler
Daha birçok sanatçılar geçiyor.
Selam veriyorum, hiçbiri görmüyor.
Sesleniyorum: ‘Anne, ben buradayım. Baba, ben buradayım.’
Sesleniyorum ama kimse duymuyor.
Eşime sesleniyorum: ‘Nerde benim yamalı elbiselerim, boyalarım?’
Çocuklarım burada beni niye yalnız bıraktınız?
Ağlıyorum, ağlıyorum, ağlıyorum.
Sonra birdenbire aklıma geliyor: Vefasızlığım
Beni onca sevenlere yaptığım vefasızlığım...
Haber vermeden,
Allah'a ısmarladık demeden buraya gelişime ağlıyorum.
Ve bende her kul gibi sevabımla günahımla
Allah'a sığınıyorum..."
Doğrusu bizim de cehaletten, türlü kötülükten, fenalıktan, zulmetmekten ve zulme uğramaktan, haksızlık etmekten ve göstermelik davranışlardan böyle samimi bir sığınmaya ihtiyacımız var Rabbimize.
Ali Şeriati’nin ‘Dua’ isimli kitabında gördüğüm şu duasıyla bitiriyorum:
Allah’ım!
“Âlimlerimize sorumluluk, avamımıza (halk) ilim, müminlerimize aydınlık, aydınlarımıza iman, tutucularımıza anlayış, anlamışlarımıza tutuculuk, kadınlarımıza şuur, erkeklerimize şeref, yaşlılarımıza bilgi, gençlerimize asalet, hocalarımıza ve öğrencilerimize inanç, uyumuşlarımıza uyanıklık, uyanıklarımıza irade, tebliğcilerimize hakikat, dindarlarımıza din, şairlerimize şuur, araştırmacılarımıza hedef, umutsuzlarımıza umut, zayıflarımıza güç, muhafazakârlarımıza perva (çekinme, sakınma) oturmuşlarımıza kıyam, donup kalmışlarımıza hareket, ölülerimize hayat, körlerimize görüş, suskunlarımıza feryat, Müslümanlarımıza Kur’an, Şiilerimize Ali, fırkalarımıza birlik, kıskançlarımıza şifa, kendini beğenmişlerimize insaf, küfürbazlarımıza edep, mücahitlerimize sabır, halkımıza öz bilinç, karar alma himmeti, fedakârlık kabiliyeti ve izzet bağışla!”
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 14 Ağustos, 2023