banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Merhabalar değerli tarih dostları.

Yazılarımı takip edenler geçmişte, Karamanoğulları Beyliği döneminde Seydişehir’e hakim olan Turgutoğulları hakkında yazdığım yazıları hatırlayacaklardır. Osmanlı öncesi Seydişehir’i anlatan bu yazılarımıza, Eşrefoğlu Beyliği ile devam ediyoruz.

1243 senesinde Anadolu Selçukluları’nınKösedağ Savaşı’nda Mogollar’a karşı aldığı mağlubiyet sonrası devlet zaafa uğramış ve Moğol İlhanlı Devleti’ne vergi vermeye başlamıştı. Mağlubiyet sonrası birbirleri ile saltanat mücadesine girişen Selçuklu sultanları ancak İlhanlıların himayesi altında sultan olabildiler ve onların kontrolü altında ancak ismen sultanlık yapabildiler (1)

Bu durumu sezinleyen, önceki yıllarda uçlara yerleştirilmiş olan Türkmen beyleri bu süreçte birer birer bağımsızlıklarını ilan etmeye başladılar.

İşte bu beylerden birisi de 1277-1282 yılları arasında Gurgurum’ da (Gökçimen) bağımsızlığını ilan eden Eşrefoğlu Seyfüddin Süleyman Bey idi. (Beyliğe adını veren Eşref Bey hakkında ne yazıkki fazla malumat sahibi değiliz. Eşref Bey ve çocukları genel olarak Sünni- Hanefi bir Türkmen beyi kabul edilir(2)) Sonraki yıllarda Süleyman Bey, Selçukların içinde bulunduğu zafiyete nispet edercesine, beyliğin merkeziniSelçuklu Kudabaad Sarayı karşısına bugünkü Beyşehir’e taşımıştır.(3)Buraya bir kaleve mimarisine hayran bırakacak güzellikte Eşrefoğlu Camii’ni inşa ettirmiştir.1301 yılında vefat etmiş ve Eşrefoğlu Camii bitişiğindeki türbesine defnedilmiştir.

Süleyman Bey sonrası beyliğin başına oğlu Mübarizeddin Mehmet Bey geçmiştir. İşte Seyyid Harun Veli’nin Horasan’dan Seydişehir’e gelerek şehri inşa etmeye başlaması da bu dönemiçerisinde olur. Bu yüzden Seydişehir’in kuruluş tarihi, Mehmet Bey’in tahta çıkış tarihi olan 1301 yılı kabul edilmektedir.

1554 tarihli Seyyid Harun Veli Makalatı’nda ifade edildiğine göre o yıllarda Seyyid Harun Veli ve yanındaki kırk kadar kişi bugünkü Seydişehir’in olduğu yere gelmiş kale ile birlikte şehir inşa etmeye başlamışlardır. Kendi beyliği sınırları içeriside başka bir kişinin kale yapmasına anlam veremeyen Mehmet Bey, Seydişehir’e önce birkaç askerini, ardından vezirini göndermiş hiç biri geri dönmeyince bu kez askerleri ile bizzat kendisi Seydişehir’e gelmiş Seyyid Harun Veli ile tanışmıştır. Seyyid Harun Veli’nin bir gönül insanı olduğunu görünce kendisine yardımcı olmuş yapılan cami, hamam gibi binalara araziler vakfetmiştir. Bu görüşmeden sonra o tarihe kadar “Süleymanşehir” olarak anılan şehre Seyyid Harun  Veli tarafıından “Beyşehir” ismi verilmiş,  Mehmet Bey’de ilçemize Seyyidin kurduğu şehir anlamında “Seydişehri” ismini vermiştir. (4)

Malakat’ta anlatılan bu hikayenin ne kadarı doğru tam olarak bilemiyoruz. Fakat Osmanlılar döneminde, geçmişten beri bozulmadan gelen vakfiye kayıtlarına göre, Beyşehir’e bağlı Köşk ve Yeltenköylerinde bulunan arazilerin gelirlerinin Seyyid Harun Veli Zaviyesine vakfedildiğini görmekteyiz.(5) Bu sebeple anlatılanların doğru olma ihtimalini daha yüksek buluyorum. Ayrıca Mübarizeddin  Mehmet Bey,  Mübarizeddin yani “İslamiyetin yayılması için savaşan” ünvanının hakkını verircesine din adamlarına ayrı bir hürmet ve sevgi göstermiş Mevlana’nın torunu Ulu Arif Çelebi’yi Beyşehir’e davet etmiş ve Beyşehir’de Mevlevihane açtırmıştır (6)

Bu sebeple Seyyid Harun Veli’ye karşı müsamahakâr ve yardımcı olması da olağandır.

Mübarizeddin Mehmet Bey’in 1322 yılında ölümünden sonra yerine oğlu II. Süleyman Bey geçmiştir.Ne varki saltanatı uzun sürmemiştir.O yıllarda Konya’yı Karamanoğulları’nın elinden alan Moğol Valisi Timurtaş Anadolu’yu istediği gibi idare etmeye başlamış kendisini Mehdiilan etmişti. Bu durum Eşrefoğlu Süleyman Bey ve Hamidoğlu Dündar Bey tarafından İlhanlı Hükümdarı Ebu Said Bahadır Han’a şikâyet edilmiştir. Affedilerek tekrar Anadolu Valisi yapılan Timurtaş,  bir süre sonra Türkmen beylikleri üzerine yürümüş ve Beyşehir’e de girmiştir. Vaktiyle kendisini şikayet eden Süleyman Bey’e ağır işkencelerde bulunmuş  ardından Beyşehir Gölüne atarak öldürtmüştür (9 Ekim 1326) (7)

Bu acı olay sonrası Eşrefoğlu Beyliği ortadan kalkmış, beyliğin elinde bulunan Beyşehir, Seydişehir, Akşehir gibi şehirler Moğol Valisi Timurtaş’ın eline geçmiştir. Fakat bir yıl sonra Timurtaş Mısır’a kaçmış ve orada öldürülmüştür. Bundan sonra Beyşehir ve Seydişehir Hamitoğulları Beyliği’nin idaresine girmiştir (8)

Hamitoğulları döneminde Seydişehir’i ise bir sonraki yazımızda ele alacağız.

Yeniden görüşmek dileğiyle…

 

Muhammed Kemal Erdem

İnstagram /Twitter: eski_seydişehir&eski_konya

 

Dipnotlar;

  1. İsmail Hakkı UZUNÇARŞILI, Anadolu Beylikleri ve Akkoyunlu Karakoyunlu Devletleri, TTK, 2019, Sf. XII
  2. Mehmet Akif ERDOĞRU, Türkiye Tarihi Beylikler Dönemi, Atlantis Yayınevi, 2015, Sf.67
  3. Tuncer BAYKARA,Eşrefoğulları ve Yörede Gelişen Türk Şehir Hayatı, Uluslararası Orta Anadolu ve Akdeniz Beylikleri Sempozyumu -1 (11-13 Eylül 2014) Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2018, Sf.488
  4. Cemal KURNAZ, Makalat-ı Seyyid Harun, TTK, 1991, Sf. 44/51
  5. Mehmet Akif ERDOĞRU, Osmanlı Yönetiminde Beyşehir Sancağı, IQ Kültür Sanat, 2006,Sf.271
  6. Hüseyin MUŞMAL, Eşrefoğullarından Günümüze Beyşehir Kent Merkezinin DemoğrafikGelisimi, Uluslararası Orta Anadolu ve Akdeniz Beylikleri Sempozyumu -1 (11-13 Eylül 2014) Necmettin Erbakan Üniversitesi Yayınları, 2018, Sf.609
  7. Ahmet DEMİR, Anadolu Türk Beylikleri Tarihi, Kamer Yayınları, 2018, Sf. 110
  8. Mehmet ÖNDER, Seydişehir Tarihi, Seydişehir Bel. Yayınları, 1986, Sf 22

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.