Kendi köşesinde, kendi işinde gücünde, kendi âleminde yaşayıp giderken gerekmedikçe birbirini arayıp sormayan insanlar için düğünler ve cenazeler buluşma günleri oldu çoktandır. Aynı şehirde hatta aynı apartmanda ikamet etseler bile uzun süre birbirini göremeyenlerin bu vesilelerle görüşüp hasret giderdiklerini gözlemleyebiliyoruz.
Dün iki sebeple küçük dünyalarımızda dalıp gittiğimiz âlemlerden kısa süreliğine kafamızı kaldırarak bu tarz buluşmaların tatlı ayağına gitmemize vesile olan iki olayı bir kez daha yaşadım.
Öğleye doğru bir süre önce aramızdan ayrılan bir arkadaşımın kızları kardeşlerinin düğün davetiyesini getirdiler. İlk buruk sevincimizi bu sayede yaşadık. Yıllar önce ailece görüştüğümüz bu insanlar evimizi kızımın gönderdiği konumla bulabilmişlerdi. Biz de aynı durumdaydık babalarının vefatından sonra taziye için kardeşlerden büyük olanın evine giderken. Bu bakımdan farkımız yoktu birbirimizden.
Kardeşlerine karşı görevlerini yerine getirmenin tatlı telaşı içindeydiler. Israrımızla birkaç dakika görüşmemize razı oldular. Hızlı çekim hasret giderdikten sonra davetiyeleri bırakıp gittiler.
Şimdilerde davetiye dağıtmak için ev ev dolaşmak gerçekten zahmetli bir hal aldığı için ihtiyaç cep telefonlarına gönderilen mesajlarla halledilmeye çalışılsa da bu ayak henüz dayanıklılığını korumaya devam ediyor.
Eskiden yaz tatilleriyle birlikte düğün dernek mevsimine girildi mi evlerin vestiyerlerinde bir köşe çeşit çeşit davetiyelerle dolardı.
Bu yeni davetiye ile on üç yıl önce düğün davetiyelerindeki edebiyata da değindiğim ‘Bu Gece Düğün Dernek’ başlıklı yazımı hatırladım. Dönüp baktığımda gördüğüm şey gerçekten artık bu baş döndüren gelişmelerin yaşandığı hız çağında unutmaya başladığımız güzelliklerdi...
“Bugünlerde eve her gelişimde yeni bir davetiye ilişiyor gözüme. Eş dost düğünlerini haber veren davetiyeler… Zarfları biçimleri birbirinden güzel, oldukça zarif, mutlu bir berberliğe ilk adımı atmaya hazırlanan gençlerin bu güzel günlerinde dostlarını da yanlarında görmek istediklerini belirten çeşit çeşit çağrılar…
Davetiye deyip geçmeyelim; kimi nesir kimi şiir biçiminde ama hemen hepsinde bir çağrıyı en güzel ifade etmek amacıyla adata yarışılarak hazırlandığını düşündüren bir dil kullanılan bu davetiyelerde araştırma yapacaklar için zenginlikler bulunduğunu düşünüyorum. “Davetiye Şiirleri” gibi bir eser oluşturulabilir mesela. Belki de yapılmıştır, bilmiyorum.
Şu çağrılardaki saflığa, samimiyete ve güzelliğe bakın Allah aşkına!
Duvağımda beyaz güller
Girmesin araya eller
Allah (c.c) yazmış bizi bize
Duyuruyoruz şimdi size
Ömür boyu beraberiz
Sevgi dolu kalplerimiz
Düğünümüze sizleri de bekleriz.
Bir davetiyenin başköşesine Özdemir Asaf’ın şu dizeleri kondurulmuş:
“ Gülüş bir yanaşımdır bir öbür kişiye
Birden iki kişiyi döndürür bir kişiye
Anılarından bir kale yapıp sığınsa bile
Yetmez yalnız başına bir ömür bir kişiye…”
Kimi çağrılar mani biçiminde:
Mutluluk gele dursun
Dostlara haber olsun
Düğünümüz var bugün
Bizi sevenler buyursun
…
Amacımız yuva kurmak
Gayemiz mutlu olmak
Dileğimiz, bu mutlu günümüzde
Sizlerle birlikte olmak”
Günün akşamı bu duygularla gittiğimiz düğün, ilçemizde bir süre önce açılışı yapılan Seydişehir Millet Bahçesi’nde gerçekten de büyük ve güzel bir mekânda gerçekleşen güzel bir buluşmaydı benim için. Köyden kentten binlerce insanı bir araya getiren düğün, ilçemizin medarı iftiharı Sami Çelik’in şarkılarıylaadeta yayla şenliğine dönüşmüştü.
Ne olursa olsun hangisi olursa olsun katılmak, buluşmak halleşmek gerek. Sevinçler paylaşıldıkça çoğalır, acılar paylaşıldıkça azalırmış çünkü.
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 05 Haziran 2023