banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

“Gideceği limanı bilmeyene hiçbir rüzgâr yardım edemez.” demiş Montaigne

        Batılılaşma maceramız bir bakıma bizi sahil-i selamete götüreceğini umduğumuz Batı’dan esen hoyrat rüzgârlara yelken açmakla başlamıştır.

        Tanzimat, Meşrutiyet, Cumhuriyet…

        Yelkenlerimizi açmamızla hırçın dalgalarla dolu bir denizde sürüklenmeye başlamıştık. Öyle bir sürükleniş ki bastığımız yerler inanılmaz bir hızla kayıp gidiyordu ayaklarımızın altından. Artık nerede duracağımızı bile kestirmek mümkün olmuyordu.

        Hoyrat rüzgârlara yelken açarak yaptığımız türlü hoyratlıklar sonucu hayatta kalabilmek için ağırlıklarımızı ata ata varıp sığınmak zorunda kaldığımız Anadolu'da şöyle bir irkilip de gözlerimizi açtığımızda harap ve bitap haldeydik. Yaralarımızdan hala kanlar sızıyordu.

        Yolumuzun geldiğimiz bu hazin noktasında Bilge Kağan’ın sözlerini gel de hatırlama. Şöyle demişti: (Seni var kılmış, güçlü kılmış kağanının sözünü dinlemeyerek gittin) Vardığın yerde hayrın şu oldu: Kanın sel gibi aktı, kemiklerin dağ gibi yığılıp yattı; beylik erkek evlatların köle, kınalı kızların cariye oldu!…”

        Son sığınağımızda da rahat bırakmaya niyetleri yoktu düşmanlarımızın. Bu nedenle kirli ellerini bir türlü çekip gitmiyorlardı yakamızdan. Türlü yokluklar ve çaresizliklerle verdiğimiz milli mücadeleden zaferle çıkmayı başarabilmiştik; lakin atlattığımız bunca badireden sonra buralara kadar sürükleniş hikâyemizi unutarak aynı rüzgârlarla aynı rotada daha sağlam gemilerle ve fakat yol iz bilen yeni kaptanlarla devam kararı aldık.

        Yeni dönemde geçmişimizle tüm bağlarımızı kopararak kurtulabileceğimize inandı-r-ıl-dık. İnananlarımız oldu, şüphe edenlerimiz oldu, itiraz edenlerimiz oldu. Kafalar karıştıkça karıştı. Bu durum kendi kendimizle tartışmaların hatta kavgaların temel nedenlerinden biri de oldu aynı zamanda. Artık enerjimizi birbirini daha çok kırıp dökenler ülkesi olduk. Velhasıl kendi kendimizin canına okuduk.          

        İsmet Özel’in Faydasız Randevu adlı kitabında ‘Bilgeliği Beklerken’ başlıklı bir yazı vardır. Orada üç farklı insanın karakter özelliklerinden söz eder, mutlaka okunmasını düşündüğüm mükemmel bir analizdir:

         “Akılsız adam ne affeder ne de unutur;
saf yürekli adam önce affeder ve sonra da unutur;
bilge ise affeder, ama hiçbir zaman unutmaz.”
Thomas S. Szasz

İşte bu sözler, bize kendimize çekidüzen vermemiz için yardımcı olabilir. Çünkü bugünün Türkiye’sinde hepimiz hem akılsız adamın, hem de saf yürekli adamın tavrını gösterdiğimiz oluyor, hatta ülkemizdeki siyasi kamplaşma biraz da akılsız adamlarla saf yürekli adamların tutumlarını münavebeli olarak benimseyişimizden doğuyor. Lâkin batılılaşma serüvenimiz içinde bir türlü bilge kişinin tutumunu benimseyememiş oluşumuz, bizleri hep meselelerin önünde karışık kafamızla donmuş bir vaziyette bırakıveriyor.”

Her seçim atmosferinde olduğu gibi önümüzdeki seçimler münasebetiyle daha net görebiliyoruz yazarın bahsettiği siyasi kamplaşmayı.

Bir taraf her türlü hoyratlığı son derece normal kabul ederek bu memlekette darbeler dâhil yaşanmış birçok acı olay hiç yaşanmamış gibi düşünmemizi istiyor.

Mücadele ederken neticelerini umursamadan kendilerince başarıya götüren her yolu meşru görüyor.

‘Yanlış yoldan doğruya ulaşılmaz’ sözünün ifade ettiği gerçeği bile bile...

Şüheda gövdesi üstünde tepiniyor, tepiniyor, tepiniyorlar.

Affeden, ama hiç unutmayan bilge kişinin hayatla ilişkisi belli ki muhtaç olduğumuz dengeyi dışa vurmaktadır. Kendini teçhiz etmiştir. Affedebilecek kadar bilgi ve olgunlukla donanmıştır. Bu donatım, onun hiç unutmamasını da sağlamaktadır. Affeder, çünkü dünyadaki mevcudiyetini kendine yapılmış kötülüğü yaşatmaya bağlamış değildir. Kendi yanlışını veya başkalarının yanlışını tanımak, ancak bu yanlışları doğuran unsurları anlamakla mümkündür.”

Yazı şu ilginç tespitle bitiyor:

“Akılsız adam taş gibi: Suya düşerse batar.
Saf yürekli adam şeker gibi: Suya düşerse erir.
Bilge kişi yağ gibi: Suya düşerse yüzer.”

Selamların en güzeliyle…

H. Halim Kartal/ 03 Nisan 2023

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.