Genel seçimler yaklaştıkça vekil olacak kişiler açısından tansiyon iyice yükselmekte... Doğal olarak aday adayları açısından 9 Nisan tarihi, dananın kuyruğunun kopacağı tarih olacaktır.
Seydişehir'de merhaba ettiğimiz, ayaküstü konuştuğumuz büyük çoğunluk, 'Seydişehir’den vekil adayının olup olmayacağını' soruyor…
Ülkemizde halkın, partiler üzerindeki eğilimleri sandığa yansıyabilmekte fakat milletvekilliği seçiminde parti görüşlerinin sandığa tam olarak yansıdığı pek söylenemez.
Son seçimlerde seçmenin tercihinin, milletvekilli adaylarının profilinden daha çok liderlere göre değer bulduğunu, seçim sonuçlarından okuyabilmekteyiz.
Ülke genelinde Recep Tayyip Erdoğan’ın aldığı oy ile AK Parti milletvekillerinin aldığı oy arasında büyük fark oluşuyor.
….
Devam edelim. Rekor bir oy oranıyla desteklenmiş Konya'da, partiye oy veren seçmenlerin, milletvekillerine bakış açıları ve onlara olan destekleri parti ike milletvekili tercihleri kıyaslandığında, bir zıtlık oluşturmaktadır.
Bunun için anket yapmaya, derin istihbaratı bilgiler toplamaya falan hiç gerek yoktur.
Normal bir şekilde sokağa çıkıldığında karşına ilk çıkan üçlü beşli gruplarla selamlaşıp bir de siyaset mevzuu açıldığında durum çok net olarak görülebilecektir.
Bu bir muamma değil, herkesin malumu olan bir konudur.
"Bir önceki dönemde şu kadar oy aldık, diğer partilerin hepsi birleşse bile bu oy oranına ulaşmaları mümkün değildir" mantığıyla, "ceketimizi assak yine kazanırız" demekle olmuyor bu işler. İstanbul ve Ankara gibi büyükşehirlerde Karşı bloğun birleşmesi ile kaybedildi.
Siyasette her zaman iki kere ikinin dört etmediği gerçeği unutulmamalıdır…
….
Seydişehir vekil İstiyor ama nasıl bir vekil?
Halk, partiye değer katacak, müktesebatı olan vekil istiyor.
Halk, ilçesinde, ilinde sıkışmış kalmış, gücünü partiden alan değil, partiye güç veren vekil istiyor.
Bölgesine ve bölge insanına hatta ülkesine hizmet üretebilecek çapta bir vekil istiyor.
Seydişehir vekilli dönemler yaşadı ama o vekilin faydası yerine zararını gördü.
Bu nedenle artık, Ankara ve ülkede bir karşılığı olan vekil istiyor. Seydişehir'de üç dönem vekillik yapan kişinin, Seydişehir'den Ankara ya taşıdığı bir tek bürokrat yok mesela... Bunun eksikliğini gördü Seydişehir. Halk şunu soruyor; "acaba üç dönem vekillik yapan kişi Seydişehir'e hangi hizmetleri getirdi?"
"Antalya Yolu" demesin o zaten devlet politikası idi ve onun da kaç yıl sürdüğünü halk biliyor.
Yol yapımını hızlandırmaya bile etkisi olmadı.
Bildiğimiz kadarı ile arıtma tesisi, Avrupa Birliği hibe fonları sayesinde Seydişehir'e kazandırıldı. O konuda da vekilin hiç etkisinin olmadığını yakinen biliyorum.
Elhasıl, Seydişehir vekil istiyor ama önceki gibi boş vekil değil; dolu vekil istiyor.
Şehre yük olan değil; şehrin yükünü alan vekil istiyor.
Hayra engel olacak değil; şerre engel olacak vekil istiyor.
"Vekil asilin şartlarını taşımalı" diyor artık halk.
"Oy vereceğim vekil hizmet, duruş, kültür vb. açıdan bir müktesebata sahip olmalı" diyor halk.
Çünkü, "yapacak hayırlı işi olanlar kötülük düşünemezler, yapacak hayırlı bir işi olmayanlar kötülükten kendini alıkoyamazlar".
"Bunu geçmişte gördük, tekrar görmek istemiyoruz", seslerini duyuyoruz hala...
Ak parti öyle bir aday koymalı ki; partili partisiz herkes ona oy verebilmelidir...
….
Özellikle Ak Parti seçmeni bu seçimde milletvekili adaylarında büyük bir değişim beklenti içinde… Genel kanı, "mevcut milletvekilleri yerlerini korurlarsa eğer, halk tarafından sevilen, bölgesinde "ha bu kişi milletvekili olmalı" diyebileceği yeni adaylar gösterilmez ise seçmen, aynı ittifak içinde farklı adaylara oy verecektir. Bu da şu demektir: 14 Mayıs seçimlerinde Cumhurbaşkanın aldığı oy ile Ak Partinin aldığı oy arasındaki makas çok açık olacaktır…"
Seydişehir'de yerel seçimlerde bilinçli seçmen nasıl ki oy oranını %52'dan % 41'ya çektiyse, bu seferde daha aşağılara çeker.
Hiçbir parti, seçmenin 'babasının çiftliği', hiçbir lider de, aday da 'babasının oğlu' değildir.
Nasıl ki yıkılmaz armadalar yıkılmış, silinmez izler silinmiş, yok olmaz logoların yerinde yeller esiyorsa; yine yıkılır, yine silinir, yine yerinde yeller estirir bu millet.
Kimse unutmasın ki; toprağın altı nice vazgeçilmezlerle doludur? Bizim temennimiz halkın sesinin dinlenmesidir.
Dinlenmese de herkes reyinde hürdür, kendi bilecekleri şeydir.
