Yıllarca gülümseyerek ve üzülerek izlediğimiz‘Hababam Sınıfı’nı bilirsiniz. Bugünkü yazımın başlığı, kendilerine has esprileriyle işte o filme hayat veren oyuncularınınbirçoğu yazık ki aramızdan ayrılmış olan ünlü oyunun yazarı Rıfat Ilgaz’ın bir şiirinin adıdır.
Geçen gün eski dostlardan biriyle bir ucu mutlaka memleket gündemine dokunan konular üzerinde sohbet ederken hatırladım bu şiiri.
Toplumcu gerçekçi sanat anlayışının önemli isimlerinden biri olarak gösterilen Rıfat Ilgaz, sanat yolculuğuna bireysel duyarlılıkla kaleme aldığı şiirlerle başlar. 1940’lardan itibaren de toplumu ve toplumun meselelerini ele alan toplumcu sanat anlayışına yönelir. Şiir, hikâye, roman, tiyatro türlerinde yayımlanmış birçok eseri bulunan yazarın bu duyarlığını hatırladığım şiirinde de görüyoruz.
Bu şiirde şair, benimsediği düşünce doğrultusunda türlü mahrumiyetler ve meşakkatlerle hayatını şekillendirirken katlandığı acıları ve kedi ifadesiyle ‘işkenceler’i sayıp döktükten sonra şöyle bir kanaate ulaştığını belirtir son mısralarında:
“Bilsem ki kimsenin parmağı yok
Bu sürüp giden işkencede;
Kılım bile kıpırdamadan bir sabah
Çekerdim darağacına kendimi
Bilsem ki suç bende!..”
Sohbetimizde üzerinde konuştuğumuz konularda sorunların nedenleri ve çareleri üzerinde düşüncelerimizin iyice farklılaştığı bir sırada belki ortak buluşma noktaları olur umuduyla söz konusu şiirdeki gibi ‘Bilsem ki…’ ile başlayan cümleler gelmeye başladı dilime…
Sevgili arkadaşım,
‘Memleketi mahvettiler bunlar! Artık gitmeleri gerek; bir dakika bile fazla kalmalarına tahammülüm yok!’ diyorsun.
‘Yeter bunlardan çektiğimiz, biraz da şunlar gelsin!’ diyorsun.
‘Özgürlük, barış, kardeşlik…’ diyorsun.
…
Mukabil düşüncelerimi ifade ederken ‘Bilsem ki…’ edatının tuhaf bir şekilde her cümlemin başına geçmeye çalıştığını fark ettim.
Yerli yersiz ne çok duyar olduk bu gitmek, gelmek kelimelerini!
Dünya dediğimiz âlemgelimli- gidimli bir yer değil mi zaten…
Bilsem ki acele gitmesini çok istediklerinin yerine hemen gelmesini istediklerin, millet ve memleket hayrına, insanlık hayrına daha iyi, daha güzel ve daha düzgün işler yapacaklar…
Bilsem ki millet için, milletten yana, millet ile birlikte milli menfaatlerimizden, milli hedeflerimizden taviz vermeden milletin huzuru ve refahı için iş tutacaklar…
Bilsem ki Türk milletinin ABD’ye Batı’ya karşı her türlü bağımlılıktan, her türlü vesayetten ve vesayet odaklarından kurtulması, kurtarılması uğrunda yıllarca emek emek kazandıklarına dokunmayacak,bir kalemde havaya uçurmayacaklar…
Bilsem ki eli kanlı terör örgütlerinin teröre yeltendikçe elleri kırılmaya devam edilecek ve onları başımıza musallat edenlerle her zaman ve mekânda mücadeleden vazgeçilmeyecek…
Bilsem kiher karış toprağı atalarımızın kanlarıyla sulanmış ‘şüheda gövdesi’ vatan toprakları üzerinde onların emanetlerine ihanet anlamına gelecek şekilde ter ter tepinmeyecekler…
Bilsem ki Batı’nın bir ‘Aferin’i için onların rahatsız oldukları milli kazanımlarımızı yıkıp yok etme harekâtına girişmeyecekler…
Bilsem ki başörtülü analar, bacılar asla rahatsız edilmeyecek daha adil olacağını vadettiğiniz yönetiminizde…
Bilsem ki İMF denen püsküllü belanın bir daha asla adı anılmayacak…
Bilsem ki özgürlük, eşitlik, barış, kardeşlik, demokrasi gibi kavramlar istismar aracı olarak kullanılmayacak…
Bilsem ki iş tutarken millet ve memleket yararını değil dün olduğu gibi bugünde tapındıklarını bildiğimiz Batı’nın isteklerini ve yüksek çıkarlarını gözetmeyecekler…
Bilsem ki yerli milli kalkınma hamleleri daima baş tacı edilecek…
Bilsem ki...
Müsterih ol kardeşim, bil ki işte o zaman ayrımız gayrımız kalmamıştır; bir ve beraber olmuşuz. İstese de hiçbir güç bizi birbirimizden ayıramaz uğruna gerektikçe her şeyimizi seve seve feda edeceğimiz bu cennet vatan toprakları üzerinde.
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Karta/20 Mart 2023