“Kar yağıyor üstümüze geceden”
…
Her yerde kar var. Uzun süre özlemini duyduğumuz kar yağışı yurdumuzun birçok yerinde olduğu gibi ilçemizde de devam ediyor dünden beri. Okullar tatil…
Üşüyoruz; lakin Kahramanmaraş, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Adıyaman, Malatya, Şanlıurfa, Hatay Diyarbakır gibi illerimiz daha çok üşüyor bu sabah.
Sabah 04.17’de meydana gelen büyük deprem saydığım iller başta olmak üzere birçok il ve ilçede büyük yıkımlara ve hasarlara neden oldu. Ne yazık ki yüzlerce ölü ve yaralı olduğu, yıkılan binaların enkazı altında arama ve kurtarma çalışmalarının hummalı bir şekilde devam ettiği haberleri an be an duyuruluyor.
Rabbim beterinden korusun. Milletimizin başı sağ olsun, başka acılar yaşatmasın.
Elbette el ele verilecek, acılar paylaşılacak, yaralar en kısa zamanda sarılacaktır.
En son Elazığ- Malatya depremi sebebiyle üç yıl önce yaşanan acıları bu vesileyle basınımızda yazılıp çizilenleri hatırlıyorum. Daha dün gibi…
Merkez üssü Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi olduğu belirtilenaynı bölge bu defa daha şiddetli bir şekilde zarar görmüş durumda. On ilde yıkılan çok sayıda bina olduğu belirtiliyor.
Deprem uzmanları Doğu Anadolu’daki fay hatlarından bahsediyor, her an her şey olabilir diye değerlendirmelerde bulunuyorlar.
İşte deprem gerçeğiyle daha can yakıcı bir şekilde bir kez daha karşı karşıyayız. Yani ki depremler bir şekilde kendini unutturmuyor. Unutturmuyor; lakin biz şimdilik biraz uzağımızda olduğu için mi bilmem, çabuk unutuyoruz.
Yaralar sarılıp da acıları hafiflemeye başlayıncaya kadar yazıyor, çiziyor, konuşuyor, konuşuyoruz. En çok da kuralları…
Ne yazık ki kurallardan, kanun veya yönetmeliklerden olayın vukuundan sonra konuşmak gibi garip huylarımız var ve bu huyumuzu an itibari ile değiştirebilmiş değiliz. Can çıkıyor, huy çıkmıyor.
Her olay, şu değişmez gerçeği bir kez daha haykırıyor insanlığa: Deprem değil, kurallara uygun olarak yapılmayan öldürür.
Bölgede soğuk hava ve kar yağışının etkili olduğunu hatırlatıyor muhabirler sık sık. Kızılay kan bağışı çağrısı yapıyor.
Şimdi bunları konuşmaktan çok ‘gün kardeşlik günü’ deyip acilen yaraları sarma zamanı. Elimiz neye eriyor, gücümüz neye yetiyorsa…
14 Şubat 2020 tarihli ‘Gün Kardeşlik Günüdür” başlıklı yazımda dile getirdiğim şu notlarla bitiriyorum:
Gün ortak acılarımızı yüreklerimizde hissetme günüdür; çünkü…
Çünkü peygamberimiz: “Mü’minler bir vücudun organları gibidir, organlardan biri bir zarar görürse bu acıyı diğerleri de hisseder.” Demişti.
Gün illa ki taş atacak bir şeytan arıyorsan bu taşı ilk atacağımız en şerli şeytan içimizdeki şeytandır bilinciyle hareket etme günüdür.
Gün, Elazığ depreminde bir gönüllünün zihinlerimize kazıdığı “Ben yoksam kimse yoktur!” gerçeğini nefes alıp verdiğimiz her an aklımızdan çıkarmama günüdür.
Gün ortak acılarımızı da ortak sevinçlerimizi de kardeşlik bilinciyle paylaşma günüdür.
Gün sevdiklerimizi çıkar hesapları yapmadan Allah rızası için sevme günüdür.
Gün, her günümüzü kendimize ve cümle âleme sorumluluk bilinci taşıyarak erdemli davranışlarımızı çoğaltma yarışı içinde yaşama günüdür.
Gün bizim gibi düşünmeyenleri çekiştirme, yargılama, ötekileştirme günü değil insanlığın çağlar boyu kabul edip içselleştirdiği ortak duygu ve değerlerde buluşup bu ortak duygu ve değerler etrafında bir ve beraber olabileceğimizi gösterebilme günüdür.
Gün peygamberimizin “İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olmazsınız. Ey Allah’ın kulları kardeş olunuz!” sözünü yüreklerimizde her dakikamızda, her yerde, her durumda taşıma ve gereğince davranabilme günüdür.
Gün sorumluluk bilincini kuşanarak sağduyulu bir şekilde hareket etme günü… Kuralları felaketten sonra hatırlamak hatırlamanın en acısı…Unutanların unutulmayı en acı şekilde yaşadığını unutmayalım!
Selamların en güzeliyle…
Hacı Halim Kartal/ 06 Şubat, 2023