banner202

banner203

BİST
ALTIN
DOLAR
STERLİN
EURO

banner176

Orhan Gencebay başta olmak üzere birçok sanatçı tarafından seslendirilmiş söz ve müziği Vedat Yıldırımbora’ya ait, dinleyenleri günümüzden en iyimser hesapla yarım asır öncelere götüren bu arabesk şarkının bugün de Müslüman şarkın duygu, düşünce, inanç, kültür atmosferini en iyi yansıtan bir ayna gibi olduğunu düşünürüm:

“Dert bende derman sende
Aşk bende ferman sende
Öldüren, güldüren
Her gün ağlatan kalp sende”

Yıllarca zevkle dinlediğimiz bu güzel şarkıda derdin nerede, kimde olduğuna dair görüntü son derece net. Dermanın da aynı şekilde ayan beyan ortada… Bu çok önemli bir tespit bana göre. Bir derdi olanın bunu açıkça söylemesinden daha doğal bir şey de olamaz.

Buraya kadar bir problem yok gibi görünüyor; lakin dermanın nerede olduğunu derdini bildiği kadar bilenin eksik bıraktığı bir şey var: Arama isteği, çabası, gayreti; bu konuda üzerine düşen her şey…

Bu bakımdan bir şeyi bilmenin gereği yerine getirilmedikçe bir işe yaramadığı nokta tam olarak burasıdır bütün zamanlarda ve mekânlarda.

Adamlar biliriz ki dertlerinin dermanı olacak hiçbir emek sarf etmeden sadece ‘derman sende’ demekle tüm dertlerinden kurtulup huzura ereceklerine hiç de emin olmadıkları halde inanmışlardır. Hâlbuki bu konuda izlenecek yol, yordam Mehmet Akif merhumun Fatih Kürsüsünde adlı eserinde defalarca tekrarladığı üzere bellidir:

“Bekayı hak tanıyan sa’yi vazife bilir

Çalış, çalış ki beka sa’y olursa hak edilir”

Yanisi şu: “Allah’a dayan, sa’ye sarıl…”  Emeksiz yemek olmaz, başka yolu yok!

Durum böyle iken yaptığımız en rezilce iş, sorumluluklarımızdan kaçarak işimizi derman sahibine havale etmekten ibaret olur genellikle.

Fatih Kürsüsünde hitap eden vaizin dilinden ironik bir anlatımla gözler önüne serilen bu havale geleneği ile Müslümanların yaşadığı coğrafyalarda asırlardır devam edip gelen ve bir türlü bitirilemeyen acıların, dertlerin ve sefaletlerin odağına ışık tutulur. Bu ışığın aydınlattığı sahnede cehalet kostümlü maskaralar ve maskaralıklar vardır:

        "Kadermiş!" Öyle mi? Hâşâ, bu söz değil doğru:

Belânı istedin, Allah da verdi... Doğrusu bu.

"Çalış!" dedikçe şeriat, çalışmadın, durdun,

Onun hesâbına birçok hurâfe uydurdun!

Sonunda bir de "tevekkül" sokuşturup araya,

Zavallı dîni çevirdin onunla maskaraya!

Bırak çalışmayı, emret oturduğun yerden,

Yorulma, öyle ya, Mevlâ ecîr-i hâsın iken!

Yazıp sabahleyin evden çıkarken işlerini,

Birer birer oku tekmîl edince defterini;

Bütün o işleri rabbim görür; vazîfesidir...

Yükün hafifledi... Sen şimdi doğru kahveye gir!

Çoluk çocuk sürünürmüş sonunda aç kalarak...

Hudâ vekîl-i umûrun değil mi? Keyfine bak!

Onun hazîne-i in'âmı kendi veznendir!

Havâle et ne kadar masrafın olursa... Verir!

Başın sıkıldı mı, kâfî senin o nazlı sesin:

"Yetiş!" de, kendisi gelsin, ya Hızr'ı göndersin!

Evinde hastalanan varsa, borcudur: bakacak;

Şifâ hazînesi derhal oluk oluk akacak.

Demek ki: her şeyin Allah... Yanaşman, ırgadın o;

Çoluk çocuk O'na âid; lalan, bacın, dadın O;

Vekîl-i harcın O; kâhyan, müdîr-i veznen O;

Alış seninse de, mesûl olan verişten O;

Denizde cenk olacakmış... Gemin O, kaptanın O;

Ya ordu lâzım imiş... Askerin, kumandanın O;

Ya sen nesin? Mütevekkil! Yutulmaz artık bu!

Biraz da saygı gerektir... Ne saygısızlık bu!

Hudâ'yı kendine kul yaptı, kendi oldu Hudâ;

Utanmadan da tevekkül diyor bu cürete... Ha?

Bu halimizle dertler de belaların en püsküllüleri de bizde, biliyoruz; lakin derman isterken bile Rabbimizin öğrettiği gibi yalnız O’ndan istemeyi beceremiyor; şunun hürmetine, bunun hatırına diyerek birtakım aracıları zikrederek sözde dualarımızı da sıfırladığımızı düşünüyor, şairin Hakkın Sesleri adlı eserindeki şu duasıyla bitiriyorum:

Göster, Allah’ım, bu millet kurtulur, tek mu’cize:
        Bir “utanmak hissi” ver gâib hazînenden bize!

Selamların en güzeliyle…

Hacı Halim Kartal/ 09 Ocak 2023

Yorumlar
Adınız
Yorumunuz onaylanmak üzere yöneticiye iletilmiştir.×
Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, müstehcen, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.