Dünya Kupası! Şüphesiz, amatörden profesyonele o havayı teneffüs etmek, futbola gönül vermiş herkesin ortak hayalidir. Ligimizden de bu kupada boy gösteren oyuncular, ülkemizi kısmen de olsa temsil etme şansını kendilerinde buldular. Şüphesiz oyuncu için büyük tecrübe! Escobar kadar uç noktalara gitmesek de, dünya kupası her oyuncu için, oyununa, performansına yada yaşantısına artı katan bir kupa mı ? 2002 Dünya Kupasında aynı grupta yer aldığımız ve göze hoş gelen oyunları ile o yıl sinirlerimizi bozan, orta Amerika’nın mutlu ülkesi Kosta Rika’yı o tarihlerdeki oyunları ile hafızalarımıza kazımıştık. 2022 Dünya Kupasında Konyaspor’un stoperi Calvo’nun sempatik ve etkili oyunu ile gizli gizli tutan tek kişi olmadığımı düşünüyorum. Tabi bu destek ilk maç olan İspanya maçı ile hayal kırıklığına dönmüştü. Zorlu gruptan çıkamayarak kupadan elenmişlerdi. Calvo’da kupa dönüşü ritmini yakalayamayan oyuncular kervanına katılanlardan oldu. Halen İspanya maçında ki skorun etkisinde olabilir! Dünya kupasından sonra lige, ligimize adapte olmak bir hayli zor olsa gerek. Calvo oynadığımız 2 karşılaşmada da bariz hatalar yaparak olumsuz anlamda ön plana çıktı. Kaybedilen puanları sadece tek oyuncuya bağlamak tabi ki haksızlık olacaktır. Calvo yeniden ilk bölümde gördüğümüz oyuncu profiline dönecektir… İlhan Palut dönemini ele alacak olursak, başarının en büyük sırrı; birbirini tamamlayan oyuncular, takım oyunu ve takım ruhu diyebiliriz. Sehic’in eksikliği defans düzenini yerle bir etti. Kalecinin gollerde yapacağı bir şey var mı tartışması değil bu, defans hattıyla kalenin uyumu! Sivas maçında bunu net şekilde gördük. Giden oyuncuların yerini dolduramama! Konyasporlu neredeyse hiçbir oyuncu bireyselliği ile değil, diğer oyuncularla etkileşimi ile ön plana çıkmış oyuncular. Bu nedenle Konyaspor’dan ayrılıp aman aman bir takımda top oynayan oyuncu bulmak oldukça zor bir olasılık. Takımdayken bir çoğumuzun beğenmediği ah be şu maç tamda bunun olması gereken maçtı dediğimiz oyuncuların sayısı da eldekileri görünce artıyor. Konyaspor bahsettiğimiz özelliğine uygun olmayan oyunculardan kurtulması gerekiyor. Taraftar baskısı! Kabul ediyorum, bu yönetimin yaptığı çok güzel icraatlar var. Ancak, taraftar baskısı ile Anadolu’nun en zorlu deplasmanlarının başında gelen şehir, Milli takımımızın adeta kalesi olan şehir, nasıl oldu da 20- 25binlere oynayan takım 5-6binlere geriledi. Şu fiyat politikasını ne zaman gözden geçireceğiz derken, iş basketbola da sirayet etti. Baskı hissetmeyen takımlar, kendi oyunlarını elini kolunu sallaya sallaya uygulayabiliyor. Konyaspor Sivas beraberliği ile üst grupla alt grubun başına incecik bir çizgi çekti. Çok kritik maçlar oynayacak…
Ligin en yaşlı takımı karşısında, mücadele gücü yüksek olsa da galibiyetten başka bir şey beklemiyorduk. Olumlu tabloya bakarsak; son 8 maçta sadece 1 mağlubiyet alıp, geriye düştüğü maçlarda pes etmeden mücadeleye devam ettiklerini görürüz. Olumsuz tabloda bu maçlarda sadece 1 galibiyet alıp, öne geçtiği maçları zora soktuğunu görüyoruz. Kadro istikrarı sağlanamıyor. Formsuzluk, cezalı veya sakatlık durumlarından dolayı bir türlü tam kadro ile sahada olamamanın sorunu da bu senenin dezavantajlarından, buna bir de inişli çıkışlı grafikleri eklersek, hücum oyuncularının kilidi çözmede ne denli zorlandığının açıklamasını yaparız. Sivaspor Konyaspor’u bekleyip, sonuca gitmek isterken, Konyaspor kendi oyununu rakibe kabul ettirmek istercesine başlamıştı. Daha çok mücadele şeklinde geçen oyunda galibiyete yakın olan taraf olsak da bunu bir kez daha koruyamadık. Mihaylak saçımızı başımızı yoldurmasa şu an başka şeyler yazıyor olabilirdik! Aslında lig bittiğinde sadece istatistikler kalıyor. Sizin etkili oyununuz, yaptığınız mücadele, hakem kararları konuşulmuyor. Karşılaşmanın hakemi Amir’e atılan dirsek ve devamında verilmeyen penaltı dışında iyi bir maç yönetti diyebilirim.
Sonuç olarak; kaybedilen 2 puan olarak hanemize yazıldı. Önümüzde ki maçlara bakacağız…
Maçın sözü; Fırsat rüzgâra benzer, marifet onu geçerken tutmaktır…