Marketler ulusal ve uluslararası ölçekli kuruluşlar olduğu için son on yılda hepsi birer heyula oldular. Oldular olmaya da devam ediyorlar…
Yeni gelişen ve değişen ekonomik değerleri fırsat bilip yasal boşluklardan da yaralandılar ve güçlerine güç kattılar. Şimdilerde kontrol edilmeye çalışılıyorlar...
Son üç yılda dünyada yaşanan pandemi süreci bunları daha da büyüttü. Bunlar da büyüdükçe şımardılar, şımardıkça büyüdüler. Zamanında yapılmayan düzenlemeler ise bunlara geniş manevra alanları sundu..
Sonuç, bunlar sazı aldılar ellerine istedikleri gibi çalıp oynadılar.
Düşünebiliyor musunuz, Seydişehir gibi 65 bin nüfuslu bir ilçede bu marketlerin şube sayısı kırkı geçmiş… Bu ne demek biliyor musunuz? Bu o ilçede küçük esnafın bitmesi demek. Bu o ilçede üretimin bitirilmesi demek…
Bu adamların satmadıkları bir şey var mı? Yok. Kırtasiye ürününden tütün da konfeksiyon, elektronik, beyaz eşya, mobilya, vs. vs… Her türlü ürün car. Oyuncak ayı bile satıyorlar. Yakında hurda toplamaya ve satmaya bile başlar bunlar.
Bunlar sattıkları ürünleri, ekmek hariç hepsini Seydişehir dışından temin ediyorlar. Her gün tırlar dolusu malzeme taşıyorlar ilçemize. Bu ilçemizin insanlarından topladıkları paraları dışarıya taşıyorlar.
Bu durumda o ilçe nasıl gelişir nasıl üretir acaba?
Sonuçta üretmeden dışarıya bağımlı olan bir sistemde fiyatlar düşer mi? Zaten piyasada istedikleri gibi at oynatan kendileri. Üst perden de konuşurlar, bam teline de dokunurlar.
Özellikle gıdada otururlar istedikleri gibi fiyatlarını koyarlar….
On yıllar boyunca hiç bir kota konmadığı için Çin'den getirilen, adı üstünde 'çöp mallar' bu ülkede on binlerce işletmeyi batırmadı mı?
Buna kimse ayanamadı, dayanamazdı. Gelen bir düğme gemisi, ülkede düğme üreten tüm işletmeleri yok etti. Gelen ufak çaplı elektronik malzeme, ucuz olması sebebiyle tüm küçük işletmeleri bitirdi batırdı.
Üretim olmayınca dışarıdan getirenler ilk önce ucuz gibi geldi ama sonradan kritik bir dönemde istedikleri gibi fiyatları beliremeye başlayınca ne oldu, enflasyona sebep oldu. Çünkü yükselen fiyatlara karşı koyacak elinde malzeme yoktu. Alacaksın ya da alacaksın… Baskacyolu yoktu.
"8 yıllık, 12 yıllık kesintisiz eğitim" diye uzun yıllar bu ülkede zanaatkâr yetişmesinin önüne geçtik. Meslek liselerini bitirdik ve yeni yeni yapılan yanlışın farkına vardık da bir nebze hatadan dönebildik. Şimdilerde, meslek liseleri ve çıraklık okulları öğrenci toplamaya başladılar…
Neticede bu günlere geldik…
Bunlar küçük esnafı bitirdiler, şimdilerde üzerlerine gidiliyor ufak ufak. Elbette bunlar da bitecek… Bunların da sanal şişkinlikleri inecek bu ortam son bulacak.
Bunlar kaçınılmaz son ama benim üzüldüğüm konu ise birileri biterken o bitişlere seyirci kalanlar şimdilerde bunlara karşı olduklarını ifade ediyorlar…
Kardeşim bu işin yasal düzenlemesi olması lazım bu adamlar istedikleri gibi her şeyi satamamalı istedikleri gibi her köşe başına market açamamalılar, sattıkları ürünlerin belirli kısmını o bölgeden temin etmeliler… vs.
Sen önceden ruhsat ver, şimdi protesto et… bundan bir şey çıkmaz . Mutlaka yasal düzenleme ile kontrol altına alınmalılar. Küçük esnaf konulmalı, üretim teşvik edilmelidir.
Bunun en güzel örneği “Torku”dur. Üretiyor ve satıyor. Bu tür kuruluşlar teşvik edilmelidir.
Bir küçük esnaf olarak, bu market meselesine oldum olası karşıyım…